Birçok yeni anne, bebeğinin nefes alıp almadığını kontrol etmek için bulduğu her fırsatta başını göğsüne yaslıyor. Kimileri ise biberonu yeterince sterilize edip etmediğinden endişeli, çünkü bebeğin her an herşeyden mikrop kapabileceğinden korkuyor. Nortwestern Medicine tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre anneler obsesif-kompalsif davranışlar göstermeye işte böyle başlıyor.
Araştırma 2 hafta ila 6 ay arasında bebek sahibi annelerin obsesif-kompulsif davranış belirtileri gösterme oranlarının, nüfusun geriye kalanına göre yüzde 11 daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu davranışların bir bölümü ise doğum sonrası depresyondan kaynaklanıyor.
Bu dönemde annenin bu dönemdeki en büyük korkuları -bebeğini yaralamak, bebeğin herhangi bir kaynaktan mikrop kapma ihtimali- eğer üzerinde durulmazsa yerleşik bir hal alarak obsesif-kompulsif bozukluğa neden olabiliyor araştırmaya göre.
Araştırmacı Dana Gossett, “Bu endişelerin bir kısmı belli bir ölçüde annelik pozisyonuna hazırlanma aşamasının bir sonucu olarak görülebilirler. Örneğin temizlik ve hijyen belli ölçüde annenin yeniden öğrendiği alanlardır ve başlangıçta buna ilişkin endişelerin görünür olması normal karşılanabilir. Ancak bir türlü bir rutin bulunamıyor ve davranışlar düzelmiyorsa endişelenmeye başlamak gerekir. Çünkü anneliğe uyum süreci gerçekleşmemiş, endişeler yerleşikleşmiş demektir” diyor.
The Journal of Reproductive Medicine’in 2013 Mart-Nisan sayısında yayınlanan araştırmanın bulgularının bununla da kalmadığını söylüyor bir diğer araştırmacı Emily Miller, obsesyonun niteliği hakkında da daha çok fikir sahibi olabildiklerini anlatıyor:
“Obsesyon istenmeyen ama tekrar eden hayaller ve düşüncelerdir, anksiyeteye neden olurlar. Kompalsiyon ise bu obsesif düşüncelerin sizi zorladığı davranışlardır. Bu tür davranışları bir ritaüle benzetebiliriz. Obsesyonun neden olduğu endişe halinden kurtulmayı sağlarlar. Ancak gene de bir rasyonel yaratarak obsesyondan kurtulmaya yetmezler.
Obsesif-kompalsif bozukluk stres altında tetiklenebiliyor. Bu nedenle de gebelik ve lohusalık gibi stresli durumlar, mevcut bozuklukların iyiden iyiye görünürleşmesine neden oluyor.
Araştırmaya göre anneler arasında en yaygın obsesif-kompalsif bozukluk kir ve mikroplara ilişkin. Yeni annelerin bir bölümü bebeklerinin dokunacağı her şeyi tekrar tekrar sterilize etmeye çalışıyorlar. Kimileri ise her an kendi bebeklerine zarar verebilecekleri endişesinden kurtulamıyorlar. Miller bu durumun çok acı verici olduğunu söylüyor, çünkü “Anne bebeğe bir kastı olmadığının farkında, ancak gene de kendini ona zarar verebileceği korkusundan kurtaramıyor.”
Lohusa depresyonu esnasında obsesif-kompulsif semptomlar gösteren kadınlar, hayatın diğer alanlarında gayet normal görünebiliyorlar. Bu nedenle de söz konusu davranışların bir şekilde geçeceği düşünülüyor. Ancak kimi zaman geçmiyor, daha da önemlisi bu endişe ve davranışlarının ne kadarının normal ne kadarının patolojik olduğunu kestirmek de pek mümkün görünmüyor.
Araştırmaya katılan 461 annenin, yaklaşık yarısı altıncı ayın sonunda bu türden endişelerle daha barışmış görünüyorlar. Bir başka deyişle bebekleri henüz iki haftalıkken endişelendikleri pek çok meseleyi hallettikleri anlaşılıyor. Gossett, obsesif-kompulsif davranışların bebek büyüdükçe artmasının normal kabul edilemeyeceğini söylüyor ve bu durumda mutlaka bir uzmana danışılması gerektiğini kaydediyor.
Araştırmaya katılan ve obsesif kompulsif semtoplar gösteren kadınların yüzde 70’inin depresyon belirtileri de gösterdiklerine dikkat çekiyor ayrıca Miller. Obsesif-kompulsif bozukluklar, gebelik sonrası depresyonuyla bir araya geldiğinde işler iyice karışmaya başlıyor. Miller bu noktada iki temel yaklaşım olduğunu hatırlatıyor:
“Bu konudaki yaklaşımlardan biri gebelik sonrası depresyonun zaten var olan depresyonun ortaya çıkmasından ibaret olduğunu söylüyor, diğer bir yaklaşım ise başlı başına bir depresyon türü olduğunu. Bizim araştırmamız da ikinci yaklaşımı destekler nitelikte. Ve bu dönem anksiyete ile birlikte obsesif-kompalsif sempotmların ortaya çıktığı büyük bir depresif epizod olarak karşımıza çıkıyor.”
Kaynak: ScienceDaily
Not: Özetlenerek çevrilmiştir.