Doğru eğitimcilik adına kendini sürekli yenileyen, müzik ve sahne sanatları ile iç içe bir eğitimci olan Ayşe Aközden’le çocuklar ve müzik eksenindeki söyleşimizi editörümüz Berk Sayan gerçekleştirdi.
Doğumdan sonra çocuk müzikle nasıl ilişkilendirilmeli?
0-1 yaş arasında muhakkak klasik müzik dinletilmeli. Dinletilen müziğin, özellikle bu yaş aralığında, çocuğa rahatlık vermesi ön planda tutulmalıdır. Evrensel olanı tercihimizin sebebi, yöresel müziklerde tınıların çok sert olması ve çocuğu rahatsız etme ihtimalinin çok yüksek olması. Bizim müziklerimiz çocuğa çok haşin ve sert gelebilir. Çocuğun ses aralığı re ve la sesleri arasındadır, bizim türkülerimiz sekiz a yukarıda sekiz a aşağıda, yani arasında uçurum var diyebiliriz. Türkü ya çocuk kulağına uygun hale getirilmeli ya da yeni türküler yazılmalı.
Klasik müzik öneriyorsunuz ancak örneğin; barok dönem eserleri tezatlıktan beslenir ve sürekli yükselip alçalan bir yapıya sahiptir. Bu da çocuk kulağını rahatsız etmez mi?
Bach’ın, Mozart’ın, Beethoven’ın çocuklar için müzik albümleri vardır. Özel olarak hazırlanmış albümlerdir bunlar. Müzikteki tüm sertlikler ayıklanarak, en yumuşak parçaların seçimiyle derlenmişlerdir. Tür belirtmek gerekirse, çocuklara galoplar dinletilmeli. Galoplar, valsler, minuetler…
Peki anaokullarında verilen müzik eğitimi hakkında ne düşünüyorsunuz?İngilizce bir şarkı ezberletip adına müzik eğitimi deniyor.
Bu başlı başına bir yanlış. Ama o öğretilmesin bu öğretilsin demekle de bir yere varılmıyor. Bu sorunu çözmek için iyi eğitilmiş öğretmenler lazım. Ben, bu sayının Türkiye’de 500’den fazla olduğunu sanmıyorum. Ama bunun suçlusu öğretmenler değil, öğretmen adaylarına eğitim verecek kurum yok. Bu bahsettiğim 500 kişi de sanmayın eğitimini Türkiye’de aldı. Parasını vererek yurtdışında eğitim görmüşlerdir çoğu.
Çocuğun müzik eğitimi konusuna dönersek, 1 yaşından sonra müzik eğitimi nasıl ilerlemeli? Çocuğa bir enstrüman eğitimi vermek, müzikal bir yeti kazandırmak için neler yapılmalı?
Bu dönemde benim anne babalara tavsiyem çok güzel ksilofonlar, metalofonlar ve çok güzel ritmik davullar var, çocukların narin ellerine uygun. Ebeveynler, işe çocukları için onlardan bir tane edinerek başlayabilirler. Ancak burada asıl önemli nokta, “al işte yavrum, oyna” demek değil. Ebeveynlerin çocuğa elindekinin bir oyuncak olmadığını hissettirmesi ve müzik aletine değer verilmesini sağlaması lazım.
Bu nasıl sağlanır?
Dediğim gibi, al bakalım çocuğum deyip iki gün sonra oyuncak sepetinin içine atılmamalı müzik aleti. Örneğin; akşam aile fertleri olarak bir odada toplanıp 15-20 dakika kadar bu aletle müzik yapmaya çabalamak, çocuğu teşvik etmek, onu dinlemek çok önemli. Hem müziğin bir üretim işi olduğunu anlaması hem ondan keyif alması açısından bunun yapılması çok önemli. Hem de bir arada olmanız çocuğun, müziğin birlikte yapılan bir iş olduğunu anlamasını sağlar. Böyle yaparsanız biz aldık da kırdı bir kenara attı, aman hocam kafamızı şişirdi gibi dertleriniz ortadan kalkar. Çocuğun müziği oyun olarak görmemesi ancak bu şekilde sağlanabilir.
Çocuk ne zaman bir sanat ürünü ortaya koymaya başlayabilir sizce?
Çocuk her döneminde ortaya bir ürün koyabilir çıkardığı seslerle. Ben verdiğim eğitimden bahsederek açıklarsam; üç yaşından sonra eğitim almaya gelen çocuklarla, şarkı söyleme, melodi çalma, ritim ve dans olarak sınıfı dörde bölerek ve her çocuğun istediği departmanda kendine yer edinmesini sağlayarak çalışmalar gerçekleştiriyorum. Bunu bütün bir yıla yayıyoruz. Bu şekilde, sürekli bir proje üzerinde birlikte çalıştığınız zaman çocuğun sınıfta kendini yalnız hissetmesi ve dersten sıkılması ortadan kalkıyor. Sonunda çocuklar bir ürün ortaya koyuyor ve müziğin kolektiflik duygusunu da kazanıyor. Düşünsel olarak birden fazla parçayı bir araya getirerek bir bütün oluşturmayı da öğreniyorlar.
Çocuğun müzik eğitiminde ebeveynin çocuğu yönlendirmesi ne kadar doğru?
Çocuğun ne yapması gerektiğine anne babanın karar vermesi çok yanlış. Doğru eğitimcilerin elindeki çocuk zaten yolunu bulur. Bir çocuk sağlam müzik kulağına mı sahip, sporcu mu olacak, iyi mi koşuyor bunlar öğretmenin dikkatini çeker ve o yönlendirme, öğretmenin önerisiyle gerçekleşir. Tabii sıkmadan, dayatmadan, örneğin 15 günde bir gerçekleştirilen çalışmalar olabilir. Hep yaşana geldiği gibi anne evde kafa dinlesin, öğremenin cebi dolsun diye hiçbir şey vermeyen ve nakitten önemlisi vakit çalan sözde eğitimlerin tümüne karşıyım.
Peki, çocuğunun müziğe ilgisini gören ve erken yaşta çocuğunu herhangi bir eğitim kurumuna göndermemiş ebeveynler ne yapmalı? Kime danışmalı?
5 yaşından itibaren piyano ya da kemana başlatabilirler çocuklarını. Çoğu aile gitar sevdalısı olduğundan bunu özellikle belirtmek isterim; çocuğun omurları 12 yaşına kadar kemikleşmediğinden gitar çalarken vücudun aldığı şeklin çok sağlıklı olmadığı biliniyor. Bu yaşa kadar tercihen keman ya da piyano eğitimi alınması doğru olur. Profesyonel destek almak istiyorlarsa konservatuarların kapıları her zaman açık bunun da bilinmesi lazım.
Son olarak, lafı geçmişken piyano hem çift el kullanımı hem de eğitim sürecinde kazandırdığı armoni bilgisi ile diğer enstrümanlardan bir adım önde mi duruyor sizce de?
Beynin sağ ve sol lobunu çalıştırması açısından piyano çok değerli. Keman ya da gitarda da çift elinizi kullanıyorsunuz belki ama ikisinden ortak bir ses çıkartıyorsunuz. Fakat piyanoda iki farklı ses çalıyorsunuz ellerinizle ve bunların bir bütün olması lazım. Uyumlu olması lazım. Senkronize olması lazım.
Bir başarı öyküsü: Ben Notre Dame de Sion’da çalışırken, erkek öğrenciler de okula alınmaya başlandı. Dünya güzeli bir erkek çocuk geldi. 12 yaşlarında. Nasıl afacan… Görmelisiniz sürekli tak tuk işi gücü ritim tutuyor. Annesini davet ettim okula. Dedim ki bu çocuğu ritim eğitimi veren bir okula götürün, yazdırın bateri çalmayı öğrensin. Annesi kalakaldı, dedi ki: “Hocam ne diyorsunuz dersler hep zayıf, bir de oraya giderse bundan ümidi keselim biz.” Ben de dersleri dört olmazsa, sınıfta kalırsa gelecek sene eğitim masraflarını karşılayacağımı söyledim. O çocuk sonra okul birincisi oldu, ardından Galatasaray Üniversitesi’nde üniversite eğitimi gördü. Şimdilerde ise onu Pinhani’de davul çalarken görebilirsiniz. (Hami Ünlü)
Bir eğitimci olarak sizinle hemfikirim.. Toplumun ve eğitimcilerin bu konuda eğitilmesi gerekli. Insanın bir makine olmadığı anlaşılmalı ve eğitimin çocuğun hamuruna göre yönlendirilmesi gerekli.
ablacığım seni ne kadar sevdiğimi ve takdir ettiğimi biliyorsun.Çok öpüyorum.
hocam harika bir söyleşi müziğin bir çocuk için önemini nasıl da güzel anlatmışsınız aslında biz bunları sizden bire bir olarak öğrenecektik te ahhhh bazıları utansın ne diyeceğimi bilimiyorum sizin gibi bir cevherden faydalanmayı bilmediler ya işte bu yüzden ben herkesin eğitimci olabileceğine inanmıyorum. Onlar ancak olsa olsa iyi bir ticaretçi olurlar ki bu da eğitim alanındaki en büyük terördür….hocam sizi çok seviyorum görüşmek üzere ayrıca bizleri hatırlayıp bu güzel söyleşiden haberdar ettiğiniz için binlerce teşekkürler….Kendinize iyi bakın Türkiye’nin ve Türk çocuklarının ve Türk öğretmenlerinin sizin gibi eğitimcilere çok ihtiyacı var sevgiler…
Müziğin çocuklar üzerindeki etkisini ve toplum için müziğin önemini bu yazıya da bir kere daha görmüş olduk. Her ebevynin bilgi alması gereken bir konuya değinmişsiniz. Müzikle ilgili konferansları ve seminer düzenlemenizi talep ediyorum hocam, emin olun bu tür seminer ve konferanslara katılacak ilk kişilerden biri ben olucam çünkü sizin bilgi denizinizden ufak bir bilgi de alsam bizim için harika olur. Görüşmek dileğiyle, sizi özleyen öğrenciniz…