Advertisement

Yazar: Konuk Yazar

Selen Doğan: Yaşlı kızlar bandosu

Annesinin karnına düştüğünde ömrünce başına neler geleceğini bilseydi kız çocuklar, doğmaya heves ederler miydi? Daha doğmadan başlayan ayrımcılığın ihtiyarlıkta da soluğunu enseden çekmeyeceğini görebilseydi, oradan çıkmak isterler miydi? Yerkürenin dört bir bucağında milyonlarca kız çocuk, dünyaya geldiğine pişman, çilesini dolduruyor. İhmal ve istismar ediliyor, ayrımcılığa uğruyor, türlü türlü şiddete maruz bırakılıyor, değersizleştiriliyor, yok sayılıyor ve yok ediliyor. Yani, evlendiriliyor, zorla çalıştırılıyor, cinsel ilişkiye zorlanıyor, eve kapatılıyorlar. Eğitim hakları ellerinden alınıyor, çalışmalarına izin verilmiyor, oyun ve eğlence nedir hiç bilmiyorlar. Onlar bu gezegenin yitik kızları. Bazıları şanslı doğuyor, bazıları kader diye öğretileni ters yüz etme gücü buluyor, yani bazıları kozasını...

Devamı…

Köyde interseks bir çocuk olmak

Anadolu’da, Türkiye’nin herhangi bir köyünde interseks olmak nasıl bir şey bilir misiniz? Ben bilirim o acıları, lakaplar takılan bir çocuk olmayı, bir anneye sorulduğunda çektiği ah’ı. Bir zamanlar hiç Türkçe bilmeyen benden dinleyin. Sanırım 5 veya 6 yaşındaydım, köyün birkaç kadını ve annemin beni tutup zorla yatırarak, ağlamalarım ve feryat figan çığlıklarım arasında birer doktor edasıyla apış arama bakıp ellediklerini, yorumlar yaptıklarını hatırlıyorum. “Bak şurada, yeri belli. Açarlar Allah’ın izniyle” diyerek anneme teselli veriyorlardı. Annem de “Amin. İnşallah” diyerek minnettarlıkla katılıyordu onlara. İlk defa bir parçamın öcü olduğunu, kötü olduğunu algılıyordum, zihnimle o bölgem arasında iletişim başlamıştı. Günlerce yaşlılardan korkarak...

Devamı…

Aydın Engin: Üşüdüm bile diyememiş bir bebek…

E-postama dün bir e-mektup düştü. Tek cümlelik bir mektup: “Her konuda kalem oynatıyorsun ama kalemin Van’da açlık grevi yapan depremzedelere bir türlü değmiyor.” Bu kadar. Ne süslü bir cümle, ne yardım çağrısı, dayanışma dileği, ne kaba bir suçlama. Apaçık, itirazı mümkün olmayan bir saptama… Gel de utanma… Haberim yoktu diyemem. Vardı. Mazeret filan aramak da yakışıksız olur. Günü birlik siyaset üstüne yazmanın şehvetine kapılırsan olacağı budur. Bu da bana ders olsun… * * * Havalar sonbaharda alışık olmadığımız kadar soğuyuverince henüz yaz alışkanlıkları taşıyan biz “Batı Anadolu” insanları nasıl da zorlandık değil mi? Alelacele gardıroptan kazaklar, kalın fanilalar, çoraplar...

Devamı…

Paulo Freire: Ezilenlerin Pedagojisi

  Brezilyalı Öğretmen Paulo Freire, kült kitabı Ezilenlerin Pedagojisi‘ni sürgünde yazmıştı. İlk baskısı 1968′de Portekiz’de yapıldı. Sonra Türkçe de dahil pek çok dile çevrildi. Freire, tüm hayatı boyunca, 1997′de 76 yaşında kalp krizinden ölünceye kadar dünyanın pek çok ülkesinde çocuklara, gençlere, yetişkinlere, üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, akademisyenlere ders verdi. Onlara öğretti, onlardan öğrendi. Basitçe, kapitalist eğitim sisteminin bizleri eğitmediğini ama öğüttüğünü gösterdi. “Başka bir eğitim mümkün” dedi. Freire’nin 1987 yılında Küba’yı ziyareti sırasında Jiribilla dergisine verdiği bir söyleşiden eğitimin politikası üzerine kısa bir bölüm: “…İnsan ne tür bir müfredatla, ne tür bir programla karşı karşıya olduğunu görünce kendi kendine nasıl...

Devamı…

Dalma Maradona: Tanrının Kızı

Küçük bir kızken, şu fanatizm meselesine pek aklım ermezdi. Normal bir hayatımız vardı. Babam bazen okula beni almaya gelirdi. Kız arkadaşlarım sık sık bizim eve oynamaya gelirler ama babamın ne iş yaptığını bile bilmezlerdi. Arada bazı babaların buluşup benim babamı görmeye geldikleri de olurdu ama öyle başka bir dünyadan gelmişler gibi değil. Bir keresinde babamdan beni alışveriş merkezine götürmesini istedim. O böyle bir şeyi duymak bile istemiyordu. Ağlamaya başladım, kapris yaptım, beni götürmek istememesinin kötü bir şey olduğunu düşünüyordum. O kadar ısrar ettim ki, sonunda kabul etti. Alışveriş merkezine girmemizle beraber inanılmaz bir kargaşa başladı. Çığlıklar, koşuşturmalar… İnsanlar çıldırmış...

Devamı…

TRT’ye ve Süper Dadı’ya mektup

Sayın TRT Yetkilileri, Pedagoji Derneği olarak size yakında yayına girmiş olan Süper Dadı programı hakkında fikir bildirmek amacıyla yazıyoruz. Dernek olarak çocuğun olduğu, çocuğa dair planlamaların yapıldığı her programı dikkatle inceliyor ve uzman görüşlerini toplayarak programın üreticileri ve yayıncıları ile paylaşıyoruz. TRT’nin TRT Çocuk ve TRT Okul ile çocuklara yönelik attığı olumlu adımları memnuniyetle takip ediyoruz. Süper Dadı projesinin annelere çocuklarını eğitmede yol göstermek niyetiyle hazırlanmış olduğunu biliyoruz. Bizzat psikolog eşliğinde, ailelere çocuklarının sorunlarına doğru yaklaşım sergilemeleri öğretmek amacıyla yola çıkmış bir program olduğunun farkındayız. Şüphesiz ülkemizde çocuğun eğitimine dair atılacak çok adım vardır. Sizlerin atmış olduğu bu adım,...

Devamı…

2013 Eylül ayı kadın cinayetleri gerçekleri

Eylül ayında 18 kadın kardeşimizi daha kaybettik. Haftalardır yeni demokrasi paketi ile Türkiye’de pek çok şeyin değişeceğini iddia eden Başbakan’ın ne demokrasi paketinde kadınların adı vardı, ne de eylül ayı boyunca o kadar kadın ölürken gündeminde. 18 kadın kardeşimiz daha kendi hayatlarına karar vermek istediği için öldürülürken AKP hükümeti kadın düşmanlığına devam etti. Devlet, kadın düşmanlığını büyütmeye devam ediyor Gezi Direnişi ile birlikte devlet şiddetinin meşrulaştırılması ile doğru orantılı olarak, kadına yönelik şiddet de artmaya devam ediyor. Eylül ayında öldürülen kadın kardeşlerimiz öldükten sonra bile işkenceye uğradı. Devlet eliyle yayılan kadın düşmanlığı, aylardır demokratik haklarını kullanmak isteyen kadınlara yönelik...

Devamı…

Ceylan'ın gözlerini, Berkin'in yüzünü unutma!

İsimler vardır anımsatır birbirini: Ceylan Önkol, Medeni Yıldırım, Berkin Elvan… Öldürülen çocukların annelerinin sözleri, soruları kısadır ve alabildiğine de ağırdır: “Ceylan’ımın kime zararı vardı? Neden öldürüldü? Ben şimdi kızımın ölümüne neden olanı nasıl bulacağım? Kime hesap soracağım? Sadece hayvanları otlatıyordu. Başka bir suçu yoktu. Daha 12 yaşında ve onu paramparça olmuş bir şekilde gördüm. Ben buna nasıl dayanacağım? Kızımızın hesabını kim kimden soracak? Neden çocuğum durduk yere öldürüldü? Ceylan Önkol 28 Eylül 2009’da Lice’de öldürüldü. Güvenlik gerekçesiyle savcının ve uzmanların gitmediği olay yerinde, Abalı Karakolu’nda bir imama ve köylüye verilen kamerayla çekim yaptırıldı. Saatlerce yerde kalan Ceylan’ın cansız bedeni...

Devamı…

Ces'et yemiyoruz!

1 Ekim Dünya Vejetaryen Günü. Sevgililer Günü gibi bilinmiyor ama vejetaryenlik popüler değil ki günü olsun! Bir ‘etyemezliğe giriş’ yazısı bu. En azından vejetaryenlik ‘uzaylı’ bir sözcük olmaktan çıkabilsin… Vejetaryenlik (etyemezlik) basitçe ‘bitkisel beslenme’ olarak tanımlanabilir. Kesinlikle et ve (tavuk suyu gibi) etten elde edilen besinleri tüketmiyoruz. ‘Bitkisel’in içinde, doğadan toplayarak elde edebileceğimiz her şey olduğu için, sanıldığı gibi aç kalmıyoruz. Yaptığımız şey hayvan öldürmemek ve cesetlerini yememek! Süt ürünleri ve yumurta tercihe bağlı tüketiliyor. Vejetaryen yaşam biçimi çok eski zamanlardan beri var olmasına rağmen (Pisagor gibi ünlü filozofların da vejetaryen olduğu tartışılıyor), ‘vejetaryenlik’ olarak adlandırılışına ilk olarak 1839’da,...

Devamı…

Mutlu Tönbekici: Her meyvede bir çocuğun parmak izi var

11 yaşındaki oğlunuzdan veya kızınızdan istediğiniz tek şey kirli tabağını çeşmenin yanına götürmesi. Bulaşık makinesine bile koymasın. Yeter ki sofradan kalkarken elinde bir şeyle kalksın ve sembolik de olsa “yardımcı” olsun… Ama onu bile yapmıyor değil mi? Ya unutuyor ya omuz silkiyor ya da inatlaşıyor… Derin nefes alıp sakin kalmaya çalışıyorsunuz. Bağırınca “psikolojisi bozuluyor” zira… *** Bu ülkede iki ayrı gezegen var biliyorsunuz değil mi? Bir tarafta çocuklarının kıllarına zarar gelse dünyayı yıkan anne babaların olduğu bir gezegen bir tarafta ise 10 yaşından itibaren sabahtan akşama tarlada çalıştırılan, ev işleri yaptırılan, kardeşlerine baktırılan, 12’sinde evlendirilen çocukların olduğu bir gezegen…...

Devamı…