Advertisement

Yazar: Balbal

Kolaycı annenin otizm günlüğü 04

Solda Güneş Yükseliyordu… Bu seriye başladığımda, kısaca değinmiştim. Koca sene çalışmaya esir olup, yılın birkaç haftası bize kalan tatillerde göçülecek yerleri gezerek hedef noktayı araştırdığımızdan… Güney, listemizde hiç yoktu aslında. İkimizin de soy ağacı Karadeniz sularını işaret ediyordu ama ortak noktamız olan Meriç’te buluşuyorduk. Maki ya da güneşten kör olmuş gözlerin önünde alabildiğine serilmiş mavi bize “çöl”ün başka bir formu gibi geliyordu sadece. Tabii bu, başka bir yere hedef almışken, yolda tanıştığımız birinin bizi Geyran’a yönlendirmesine ve içimdeki o her şeyin hala en iyisini isteyen kafayı kendimle beraber götürmemem gerektiğini anlayana kadardı. Listenin ilk sırasındaki Istranca’nın yeşilliğine ve bereketli...

Devamı…

Kolaycı annenin otizm günlüğü 03

Kendi İşini Kendi Görmenin Kolaycılığı: Otizme Giriş Küçük yaşamımızı kurarken hayatımızdan kademeli olarak eksilecek konular olduğunu düşünmüştük. Güç ve kazanç kapısı olarak bilgi, günlük hayatı yorumlamak adına politika, kendi alanımızı belirlemek adına sahiplik, vb. Çünkü küçük yaşama geçişin sadece evdeki eşya sayısını azaltmakla ilgili olmayacağını biliyorduk. Kimilerinin “orada kafanız rahattır.” dediği  durumdu bu. Öyle olacağını umuyorduk. Birkaç yıl gerçekten bu konuların ve benzer başka konuların hayatımızda ne kadar silikleştiğini gördük. Başkasının arazisine tavuğunu salmak harp konusu fakat kendin istediğin zaman başkasının evine çat kapı yapabilirsin. Gece ya da gündüz. Misafir evinizin kapısını aniden açılabilir ve bu çok normal bir...

Devamı…

Kolaycı annenin otizm günlüğü 02

Kendi İşini Kendi Görmenin Kolaycılığı: Küçük Ev “Sıkıntıdan intikam alıyoruz” Bize “Orada (köyde) sıkılmıyor musunuz?” sorusunu yöneltenlere P. Sollers’in Sabit Tutku‘sundan alıntı yaptık önceleri. Azıcık uzaktan, şehirden köye bakınca zaman uçsuz bucaksız görünüyor değil mi? “Zamanın altınını” bozdurup bozdurup yiyoruz gibi… Evet, bizim gibi işi ve şehri bırakıp, köye yerleşmişseniz parayı zamana çevirmeyi başarmışsınızdır. Şimdi kendi işinizi kendinizin görmenin vakti gelmiştir. Gelirken hesap basitçe şudur: İhtiyacım olanı almak için çalışacağıma, ihtiyacım olanı yaparım. Hiç de fena düşünülmemiştir. Kendi zamanınızın efendisi olmaya hazırsınızdır; zaman ipleri sizin elinize verirse… Bizim kendimize ayırdığımız ilk gerçek mesai barınma konusu ile başladı. Arazimiz bir...

Devamı…

Kolaycı annenin otizm günlüğü 01

Başlarken, nereden gelmiştik? *** Merhaba, Annelik ile yan yana gelmesi çok mümkün olmayan “kolay” kelimesini kullandığımın farkındayım. Hele gelişim basamaklarını sizin desteğiniz olmadan atlayamayan bir çocuğunuz olduğunda. Zaten bu yazı da bunları kolaydan yapmanın formülünü veremeyecek; yazan bile böyle bir formül var mı, emin değil. Ama her şey işte bu kolaycılıkla başladı, daha basit bir hayatı aramak ile. Her şey başlamadan önce, herkesin yaptıklarına benziyordu yaptıklarımız. Tam zamanlı bir işim ve tam zamanlı işine çok yoğun çalıştığı için hafta sonları bile ancak ek mesai konulmadığında vakit geçirebildiğim bir eşim vardı. Bununla beraber, çocukluğum şehrin tenha ve hâlâ yeşil bir...

Devamı…

Uzunçorap'a e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.