Uzun yıllar çeşitli otellerde yöneticilik yapan Refika Kadıoğlu 1999 yılından beri çeşitli oluşum ve girişimlerle Laz kültürünün kayıt altına alınması, korunması ve yaşatılması için çalışmakta. Kadıoğlu halihazırda 2006 yılında kurulan, başta Laz kültürü ve Doğu Karadeniz bölgesi olmak üzere toplumsal çalışmalar yürüten Gola Kültür, Sanat ve Ekoloji Derneği’nin başkanlığını, Yeşil Yayla Festivali’nin koordinatörlüğünü yürütmekte ve 2005’te doğan oğlu Şina’yı büyütmekte.
Kaç yaşında anne oldunuz? Planlı mıydı?
33 yaşında anne oldum. Planlama derken?
Öğrendiğinizde ne hissettiniz, yakınlarınıza ne zaman, nasıl söylediniz?
Garip bir duygu bu… 2 aylık olana kadar söylemedik. Anneme telefonla; diğer yakınlarımıza; karşılaştıkça söyledik.
Hamilelik nasıldı?
Enfes… Bak o dönem harikaydı. Bel ağrılarıyla büyümüş bir çocuktum. Anne olmam riskli diye tanımlanmıştı. Tam tersine ağrısız, zıp zıp bir hamilelik yaşadım. Hem de 25 kilo alarak…
Onu ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?
Tanıdık geldi… 🙂 Gördüğüm an; hemşirenin kucağında gelip; mememin sert bir şekilde hemşire tarafından tutulup onun ağzına verildiği ana da denk gelir. 🙂 Çok tanıdık ve hep varmış gibi sıcak bir duygu…
Evde altları kim değiştirir(di)?
Ben. Babasının yapmadığı tek iş bu.
İsme nasıl karar verdiniz? Ne oldu?
Lazca olsun istedik. Lazca kelimeler ve sesler erkek ismine pek tınlamıyordu. 5 ada ulaştık. Ve Türkçesi çok iyi yazar bir arkadaşımıza anlamlarını söylemeden sorduk? Kulağa en keyifli gelen bu dedi. Ve ŞİNA oldu oğlumuzun adı. İyi anılmak kökünden geliyor; saygın anlamını temenni ederek koyduk.
İş ve sosyal hayatınız nasıl etkilendi?
Hemen daha çok çalışmak gerektiğini anladık. Otelciliği bıraktım. Oğlumu 27 ay emzirdim. Uzun zamandır yapmayı planladığımız bazı sosyal projelerimizi hayata geçirerek; bir sosyal-ekonomik alan oluşturduk ve Şina’yla beraber çalıştık/çalışıyoruz. Birol’la (babası) beraber vakit geçirmelerimiz azaldı. Alışınca dengeye oturttuk. Biraz çocuğu olan ailelerle buluşmalar başladı. Yaşıtlarımızın çocukları büyük. Büyük çocuklarla büyüdü oğlumuz. Okulla beraber; onun yaşıtlarının aileleri ile kaynaşmalara geçtik.
Nasıl bir anne olacağınızı düşünüyordunuz? Oldu mu?
Bir annelik tahminim yoktu. İçgüdüleriyle hareket eden; biraz anarşist ruhlu bir kadındım. Öyle de bir anne oldum. Denenmiş hikâyelere kulak verdim. Uygulamadım. İçgüdülerim genelde beni yanıltmadı. Doğduğundan beri oğlumun ne dediğini duymaya çalışıyorum.
Eş-dosttan giysi/oyuncak aldınız mı?
Aldım. 20 yıllık oyuncaklar, benim bebekliğimden kalma battaniye… İlk bebek sepeti (sahibine geri verdim)… Sonra yatağını ödünç aldım. Aynı yatakla büyüyen 4. bebekti oğlum. Aynı yatak; hâlâ bebek büyütüyor…
Bebeğinizin bakımına kimler yardım etti?
Yakın arkadaşımın annesi ile başladık (Sevim teyze). Kırk gün bize gelip giderek feyz verdi. Sonraları annem ve iki görümcem… Harika kadınlar ordusu; Hatice, Güler ve Nazmiye 🙂
Kendinizi annenizle kıyaslasanız?
Ben çocuğumu görüyorum, duyuyorum…
Kendi tarifiniz bebek/cocuk yemekleri varsa anlatsanıza.
Tereyağ eritilir. Mısır unu karıştırılarak kavrulur. Kavurma işleminin sonuna doğru toz şeker eklenip, kavurmaya devam edilir ve soğuk süt katılarak mama haline getirilir. Geleneksel bir mama 🙂
Çocukla beraber hayatınızda ve sizde neler değişti?
Evli olduğumu o zaman anladım 🙂 Bir çocuğun büyümesine yakından tanıklık etmek; kendi çocukluk sorularıma cevap bulmama yaradı. Bazen canım sıkıldı, bazen sevindim. Şimdi ise; gerçek büyümeye yaklaştığımı hissediyorum. Kendimi daha güzel buluyorum. Tanrısal gücün paylaşımı denebilir. Daha güçlü de buluyorum. Oğlum vesilesiyle dünya çocukları için yapacak daha çok şey olduğunu hissediyorum.
Çocuğunuzla beraber neleri yapmaktan zevk alıyorsunuz?
Birlikte seyahat etmekten, uyumaktan, şimdilerde; şarkı söyleyip, dans etmekten…
Cocuğunuzun sevmediğiniz huyu?
Kaybetmeye hiç tahammülü yok. Kolay mutsuz oluyor. Ve hemen gözyaşı! Dilerim gerçek hayat çok canını yakmaz.
Deneyimlerinize dayanarak annelere ve adaylarına önerileriniz var mı?
Öneri? Önce şunu söylemeliyim: Her çocuğun kullanma klavuzu gelirken beraberinde geliyor. Hiçbir model birebir işe yarıyor olamaz! Refikaca iki laf edersem; etrafta ne kadar çok çektiğini anlatan kadınlar ordusu var. Bu orduyla savaşmak zor. Ben şöyle yaptım. Kaçtım! Neler çekeceğimi söyleyen herkesten kaçtım (bazen annemden bile).
Ve bebeğimizin cinsiyetini öğrenmedik. Bu eşsiz deneyimi çok tavsiye ediyorum. Bu dayanılmaz merak; insanı 9 ay boyu heyecanla ayakta tutuyor. Ve sevdiğiniz adam; kulağınıza yaklaşıp, bir oğlunuz/kızınız olduğunu söylüyor… Hem çocuğumuzu renklerin ezberlerine hapsetmedik hem de anne karnında cinsi yönergeler yapmamış olduk. O; kendisi olarak doğdu. Bu önce insan olma özelliğine de destek atar diye umuyoruz.
Annelik neymiş?
Sorumluluk… Yeniden başlamak…