Lewis Hine-Sanayi Devrimi işçi çocukları foto-röportajı üzerine

Buhar makinesinin bulunmasıyla başlayan sanayi devrimi hem ekonomik, hem sosyal yaşamda büyük ve önemli değişimlere sebebiyet vermiştir. Geleneksel üretim biçiminin yok olmasıyla fabrika üretiminin egemen olmaya başlaması, kapitalist sistem ve daha fazla kazanma arzusu, ucuz olan çocuk emeğinden büyük oranda faydalanılmasına yol açtı. Para yanlısı bu sistem, yani kapitalizm, çocukları idealize edip, mükemmeliyetçilik ilkesiyle birlikte tek tip insan modelini ve yaşam tarzını oluşturur. Beden ölçüleri, modern hayatın yarattığı kaygılar ve insan ilişkilerine kadar her şeyi kontrol etme çabasıyla hareket eder. Fabrikaların üretmiş olduğu materyaller adeta sistemin yansımasıdır, ama aynı zamanda toplumun yanılsamasıdır.

Gelelim çocuk emeğinin kullanılmasına, bu kullanımın eski çağlardan günümüze kadar varolduğunu hepimiz biliriz. Sanayi devrimin başlamasıyla birlikte çocuk iş gücünde artışın farkındayız. İngiltere’nin bu yöndeki girişimleri birçok ülkeden daha fazladır.

Ünlü sanatçı, Lewis Hine, sanayi devriminde çocuk iş gücünün kullanımını eleştiren foto-röportaj serisiyle belgelemiştir. Birçok sanat eserinde olduğu gibi, büyük ve önemli değişimlere yol açan bu seri, tarihe damgasını vuran en önemli sanat çalışmaları arasında yer almıştır.

Lewis Hine, yaşadığı dönemin sorunlarını, işçi sınıfını, göçmenleri, çalışan çocukları ve savaşını belgeleyen en önemli sanatçılarındandır. Lewis’in çabası boşa gitmedi ve çocuk emeğinin korunmasında önemli katkılar sağladı.

Hine, Ulusal Çocuk Emeği Komitesi için yaptığı belgeseller nedeniyle ölüm tehlikesi atlatıyor, tehdit ediliyor, saldırıya uğruyordu.

Lewis, çektiği birçok sanat eserinde estetiğe önem verdi. Fotoğraf nasıl çekilir, hangi yöntemle çekilir bunun kurgusunu iyi bilmektedir. Yani Lewis, zaman ve mekânla sınırlı olan ayrı varlık, insan tenine onun anlamına uygunmuş ve idea da bu ayrı varlıkta tam olarak gerçekleşmiş gibi görünür, bu belli ideada ise genel olarak bir idea eksiksiz gerçekleşmiştir. Böyle bir nesne anlayışı, ideanın ayrı bir nesnede hiçbir zaman tam olarak ortaya çıkmayacağı konusunda bir imgedir. Ama bu imgenin altında bir gerçek saklıdır, belirlenmiş bir ideanın kendisi bir ölçüde ayrı bir nesnede gerçekleşir. Altında bir gerçeklik saklayan bu ideanın oluşu ayrı bir güzelliktir.

Çocuk emeği üzerinde dizginsiz sömürünün kamuoyu tarafından bilinmesini istemeyenler Hine’yi engellemeye çalışıyordu. Fakat bu inadı bana günümüz Türkiye’sinden bakıldığında bile bir umudu çağrıştırıyor. “Büyük” devlet adamlarının, modern ulus devlet adı altında göstermiş oldukları şiddet, çocukların üzerinde önemli sonuçlar doğruyordu. Türkiye, bu devletlerden bir tanesiydi. Modern kaygıların insanlara baskılanması sonucu makineleşmeye yol açan bu sistem, çocuklar üzerinden bütün bir toplumu etkiliyordu.

Çocuklar, toplumun temelini oluşturur. Bir sistemi değiştirmek istiyorsan ilk aile yapısını sonra eğitimi sonra toplumu değiştirirsin. Aile yapısını değiştirmekteki en büyük kıstas, çocuklardır. Eğitimde de bu olgu pek fark gözetmemekte. Sanayi devrimindeki işçi çocuklarının günde 12 saat çalışmasıyla şu anki çocukların çalışmasını bağdaştırılmasa da durumun o zamandan pek de bir farkı yok. Türkiye’de bugün birçok çocuk istismara uğruyor. Çoğu ebeveyn de buna sesini çıkarmıyor.  Sosyal medyanın getirmiş olduğu yeni özdeşleşme biçimlerinden bir tanesi olan imza kampanyaları ise artık sadece çocuklara değil, insan, hayvan ve doğa istismarlarındaki hak arayışları için bir umut oluyor. Sen de artık buna sessiz kalma!

***

Yusuf Özal Çelik’in yazısı kaosgl.com‘da yayımlanmıştır.