Alper Gencer, 1980 Van doğumlu.
Kitapları ve kısa filmleri olan şair, yönetmen, hekim. 2005 yılı Varlık Dergisi ‘Yaşar Nabi Nayır’ şiir ödülünün sahibi.
Çalışmaları, Dergâh, Varlık, Yasakmeyve, Kitap-lık,Merdivenşiir, Derkenar, Bachibouzouck, Poetik Har(s), Kırklar, Çağlak, Yolcu, Hayal, Yeni Zamanlar, Lamure, Kırknar, Sefine, İhtiyar, İtibar gibi dergilerde yayımlandı. Bir blog‘u var.
Çay, Üsküdar, Datça, muhabbetsever, iyi komşu.
Ali Hüsrev’in ve Fatma Sedef’in babası.
Kaç yaşında baba oldunuz? Planlı mıydı?
27 yaşında baba oldum. Evlenmenin bizzat kendisi çocuk sahibi olmaya vesile bir eylem planıydı bizim için. Zaten evlendikten hemen bir sene sonra teşrif etti oğlumuz.
Öğrendiğinizde ne hissettiniz, yakınlarınıza ne zaman, nasıl söylediniz?
Öğrenir öğrenmez bütün yakınlarımıza söyleme ihtiyacı hissettirecek kadar taşkın bir duyguydu. Kimin nesi oluyorsa o şekilde müjdeledik. Büyüklere “torunun geliyor”, kardeşlere ve dostlara “yeğenin geliyor” diye…
Eşinizin hamilelik süreci sizin açınızdan nasıl geçti?
Hamilelik sürecinde hiçbir sıkıntı yaşamadık. Eşim için anatomik adaptasyonla at başı gidiyordu duygusal değişiklik. Bende ise içerideki tekmeledikçe hayret, dışarıdaki (eşim) tekmeledikçe onun hormonal stresine itidalle karşılık vermek gibi bir mücadele vardı. İkimiz de hayretin uçarılığına dünyevi stresler uyduruyorduk. Ne olduğunu pek de anlayamadığımız bir yeniye karşı eskimiş taraflarımızla biçare idik.
Onu ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?
Hekim olmam münasebetiyle doğuma girdim. Eşimin karnının ortasından kesilmesinin şokunu atlatana kadar pek gördüm de denilmez. Ama akıllara ziyan, gönüllere sığmayan bir karşılaşmaydı diyebilirim.
Evde altları kim değiştirirdi?
Eşime bu soruyu sordum ve dedi ki: “Cevapla da ne olduğun ortaya çıksın!”. Cevaplıyorum: %99 eşim, %1 ben (dipnot 1: İstatistikler eşime aittir. / dipnot 2: Çocuğum doğduğunda beyin cerrahisi bölümünde çömez asistandım. / dipnot 3: Üste çıkmaya değil, altta kalmamaya çabalıyorum. / dipnot 4: Kuyunun dibindeymiş gibi hissediyorum. / dipnot 5: Ama ya Yusuf isem?)
İsme nasıl karar verdiniz? Ne oldu?
İki isimde hemfikirdik. Bir tanesi ondan, bir tanesi benden konusunda anlaştık. Benim aklımdan geçen isim Ali’ydi. O “Ali” deyince benim de elime hocam Hüsrev Hatemi’ye vefa borcumu ödemek ve ömür boyu onu oğlumun ismiyle hatırlamak fırsatı geçmişti. Kaçırmadım.
Kariyeriniz ve sosyal hayatınız nasıl etkilendi?
Vaktimin tamamına yakınını işte geçirdiğim için, “kariyerimden oğlum nasıl etkilendi?” diye tersyüz etmek lazım bu soruyu. Bir süre o mesafeyi kapatmakla geçirdim vaktimi. Yetiştim sayılır. Ama daha iyi olabilirim.
Nasıl bir baba olacağınızı düşünüyordunuz? Düşündüğünüz gibi oldu mu?
Bırakın babalığı benden adam bile olmazdı ama nasıl olduysa babalık nasip oldu. Her şey düşünmediğim gibi oldu. Ama gerçekten ben öyle çok da gelecekle düşünmem. Çok hayal bol sükut getirir. Ben karşılaştıkça düşünüyorum.
Eş-dosttan giysi ve oyuncak aldınız mı?
Eşin dostun giysi ve oyuncak almasından biz bir süre hiçbir şey alamadık. Bu eş-dost yok mu eş-dost!
Bebeğinizin bakımına kimler yardım etti?
Anneanne bu işin raconundandır. Hatun kısmı annesiyle rahat eder. İnsanlar sinirlendikçe geri dönüş garantisi olan bir sevgiye doğru avaz avaz bağırmak istiyorlar. Lohusa depresyonu derler, majör bir depresyon vardır, malum. Bir yandan lohusa olup, bir yandan nefsini terbiye etmek zor zanaat!
Kendinizi babanızla kıyaslasanız…
Ebeveynler parkta konuşurken hemen yanlarındaki çimlerden fırlayan büyük ve kırmızı bir tabelada, ünlemli münlemli, şöyle bold bir uyarı olmalı: “Lütfen anneleri ve babaları birbirleri ile kıyas etmeyiniz!”. Kıyas bu hususta haram bence!
Kendi tarifiniz bebek ve çocuk yemekleri varsa anlatsanıza…
Ben bu soruyu eşime sorup size sonra dönsem? Çünkü bende: “biz ne yiyorsak çocuk da onu yiyor işte!”den gayrı bir şey yok. Onda tarif vardır.
Çocuğunuzla beraber hayatınızda ve sizde neler değişti?
Her şey değişti ve herkes bundan bahsetmişti.Ama yine de buna gerçekten inanacağınız ana kadar beklemek lazımmış. Ne kadar açık yazarsak yazalım anlayamayacaklar, belki büyük yazarsak birazcık da olsa hissettirebiliriz: “HER ŞEY DEĞİŞTİ!”.
Çocuğunuzla beraber neleri yapmaktan zevk alıyorsunuz?
Biz muhabbet etmeyi severiz, ikimiz de birbirimizin şahsından zevk alıyoruz.
Çocuğunuzun sevmediğiniz huyu?
Çocuklarımın sevmediğim hiçbir tarafı yok. Bence çocuğun huyuna bakılmadan her tarafı sevilir.
Deneyimlerinize dayanarak babalara ve adaylarına önerileriniz var mı?
“Hi! My name is Alper, I am an addict!” diye başlayayım o vakit. Bağımlılık haline dönüştürmeyelim çocukla ilişkimizi. Çocuk, hayatımızı merkezileştirme operasyonu değildir. Daha çok sevebilmektir.
Babalık neymiş?
Üç Hürel’den gelsin bakalım: “Bin defa ölüp de hiç ölmemekmiş”