Aile planlaması; ailenin sosyo-ekonomik durumuna göre istediği kadar, istediği zaman ve istediği aralıklar ile çocuk sahibi olmasının sağlanmasıdır. Her iki yol toplumdaki çiftlerin bakabileceği kadar çocuk sahibi olmak hakkının ailelere sunulmasını amaçlar. Aile planlaması ile; anne ölümleri azalır, düşükler ve düşüğe bağlı anne ölümlerini azalır, bebek ölümleri azalır, doğurganlık oranı azaltılır, sağlıklı doğum yaşı, sağlıklı doğum aralığı sağlanır ve çocuk sağlığına olumlu etki yapar.
Türkiye Aile Planlaması Derneği’nin araştırmasına göre Türkiye’de 2003’te yüzde 74 olan doğum kontrol yöntemi kullanma oranı 2007 yılında yüzde 62’ye düştü. Araştırmaya göre 18-45 yaş grubundaki her iki kadından sadece birisi modern doğum kontrol yöntemini kullanıyor. Araştırmaya göre kadınların yüzde 38’i hiçbir yöntem kullanmıyor. Türkiye’de rahim içi araçlar yüzde 19 ile en yüksek oranda tercih edilen korunma yöntemi. Rahim içi araçları yüzde 16 ile kondom, yüzde 12 ile geri çekilme yöntemi, yüzde 9 ile doğum kontrol hapları izliyor. Kadınların yüzde 18’i ise doğurganlık döneminde en az bir kez kürtaj yaptırıyor.Şu kesinlikle bilinmelidir ki ; kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir!
Peki doğum kontrol yöntemleri nelerdir?
Seçilecek yöntem kadının yaşı, eğitimi, cinsel aktivite durumu, genel sağlık durumu, gelecekteki çocuk isteği ihtimali ve sosyal statüsüne göre belirlenmelidir.
Doğum kontrol yöntemleri:
Modern yöntemler:
1-Geçici yöntemler: Hormonal yöntemler (doğum kontrol hap ve iğneleri), bariyer yöntemleri (diyafram, kondom), rahim içi araçlar, sperm öldürücüler (vaginal uygulanan köpük vb.)
2-Kalıcı yöntemler: Kadında tüplerin bağlanması, erkekte sperm kanallarının bağlanması.
Geleneksel yöntemler: Geri çekme, takvim yöntemi, emzirme.
Doğum kontrol hapları:
Doğum kontrol hapları beyinde yumurtalıkları uyaran hormonları baskılayarak, rahim ağzındaki salgının yapısını değiştirerek, rahim içerisinde bebeğin yerleşebileceği tabakayı incelterek ve tüplerdeki hareketleri değiştirerek etki gösterir. Daha önce kullanılan haplarda 50 mikrogram östrojen bulunduğu için birçok yan etki görülebilmekteydi, ancak şu anda piyasada olan 35 ve 20 mikrogram içeren haplarda yan etki oranı minimale inmiştir. Genel olarak etkinliği %94 ile %97 arasındadır, ancak oluşan gebeliklerin büyük bir bölümü yanlış kullanıma, yani hap alımının unutulmasına bağlıdır. Kurallara uygun olarak kullanıldığında etkinliği %99’un üzerindedir
Yan Etkiler: İlk kullanıldığında görülen baş ağrısı, bulantı-kusma gibi yan etkilerinin dışında en önemli yan etkisi kanda pıhtılaşma riskini artırmasıdır. Yapılan çalışmalarda toplar damarlarda pıhtılaşma riskinin 3-7 kat arttığı gösterilmiştir. Ancak 7 kat arttığı düşünüldüğünde bile bu 100.000 hap kullanıcısında ek olarak 18 hastada toplardamarlarda pıhtılaşma görülmesi anlamına gelmektedir ki bu da ihmal edilebilecek bir oran olarak kabul edilmektedir. Ayrıca pıhtılaşma daha çok buna ailevi bir eğilimi olan hastalarda olmaktadır. Bu nedenle böyle bir aile öyküsü yok ise rahatlıkla kullanılabilir.
Doğum kontrol hapları için öne sürülen bir diğer yan etki de kalp krizi ve inme sonucu oluşan felçlerdir. Ancak yapılan çalışmalarda sigara içmeyen ve tansiyonu normal olan kadınlarda böyle bir risk artışına rastlanmamıştır.
Meme Kanseri: Yapılan çalışmalarda doğum kontrol hapı kullananlarda meme kanseri riskinin % 20-30 oranında arttığı ve bu artışın ilaç bırakıldıktan 10 yıl sonra kaybolduğu görülmüştür. Ancak bu kanserler genellikle daha iyi seyretmekte ve memenin sadece bir bölgesinde lokalize kalmaktadır. Bu nedenle hapların meme kanserine neden olmadığı, ancak zaten başlamış olan kanser gelişimini ortaya çıkışını hızlandırdığı düşünülmektedir.
Kilo Alımı: Özellikle düşük doz östrojen içeren haplarda bu yan etki minimal olup, ihmal edilebilecek düzeydedir.
Yararlı Etkiler:
Doğum kontrol hapları yumurtalık kanserlerini %40-80(ort.%50) oranında azaltmaktadır.
Genel olarak her 1 yıllık kullanım için % 10-12 oranında azalma olmakta ve bu koruyucu etki ilaç bırakıldıktan 15-20 yıl sonrasına kadar devam edebilmektedir.
Rahim kanseri riski % 50 oranında azalmaktadır.
Rahim ve yumurtalık enfeksiyonları azalmaktadır.
Memede iyi huylu hastalıkların(fibrokist) sıklığı %30-50 oranında azaltmaktadır.
Adet ağrıları, adet kanamasının miktarı azalmakta, dolayısı ile kansızlık görülme sıklığı azalmaktadır.
Rahimde myom oluşma sıklığı azalmaktadır.
Yumurtalıkta kist oluşumu, vücutta sivilce görülmesi azalmaktadır.
Vücut kemik kitlesinde artış ve kırıklarda azalma olmaktadır.
Barsak kanseri riskini azalttığına dair veriler bulunmaktadır.
Romatoid artrit adı verilen romatizmal hastalıkların görülme sıklığında azalmaya yol açtığına dair yine veriler bulunmaktadır.
Aşağıdaki durumlarda doğum kontrol hapları kullanılmamalıdır:
Tromboflebit ve tromboembolik hastalık, serebral damar hastalıkları, koroner arter hastalıkları, karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluk, meme kanseri, estrojene bağlı olduğu düşünülen tümörler, teşhis konulamayan anormal vajinal kanama, gebelikte tıkanma sarılığı geçirenler, doğumsal hiperlipidemi, şişmanlık, sigara içen 35 yaş üzerindeki kadınlar kesinlikle kullanmamalıdırlar.
Bununla birlikte; şeker hastaları, hipertansiyon, miyom, epilepsi, orak hücreli anemi durumunda hekim kararı ile ve kontrol altında kullanılabilirler.
Sonuç olarak doğum kontrol hapları 35 yaşın altındaki bütün kadınlarda güvenle kullanılabilecek ve en çok tercih edilmesi gereken yöntemlerden bir tanesidir. Ayrıca 35 yaşın üzerinde olmasına karşın sigara içmeyen kadınlarda menopoz dönemine kadar rahatlıkla kullanılabilir. En düşük doz östrojen (20 mikrogram) içeren hapların etkinlik olarak diğerlerinden bir farkı yoktur, ancak bu hastalarda ara kanama görülme olasılığı biraz daha yüksektir.
Doğum Kontrol Hapı Kullanırken Gebelik Oluşursa
Doğum kontrol hapı kullanırken istenmeyen bir gebelik oluşursa ve fark edilmeden ilaç kullanımına devam edilirse bebekte bir sakatlık görülme şansı %2-3 arasındadır. Bu oranda aslında normal bir gebeliğin riskinden çok yüksek sayılmaz.
Doğum Kontrol Hapı Kullananlar Hangi Testleri Yaptırmalıdırlar?
Tansiyon takibi, tam idrar testi, meme muayenesi, karaciğer muayenesi, jinekolojik muayene, vaginal smear testi (rahim ağzı kanser tarama testi), karaciğer fonksiyon testleri, açlık kan şekeri ve gerekirse glukoz tolerans testi.
Rahim İçi Araç (Spiral)
Rahim İçi Araç (RİA) veya daha sık olarak spiral adı ile bilinen ve dünyada korunma tercihi olarak en sıklıkla kullanılan bu araçlar; hem spermleri öldürüp tüplere geçişlerini engelleyerek hem de her şeye rağmen tüplerde oluşan döllenmiş bir yumurtanın rahim içine yuvalanmasını önleyerek etki ederler.
Günümüzde plastikten yapılmış, bakır ilaveli rahim içi araçlar en ideal olan ve en çok kullanılanlardır. Bunların dışında progesteron hormonu ilaveli rahim içi araçlar da vardır. Adet kanamasının hemen sonrasında veya kadın gebe olmadığından kesin eminse herhangi bir günde doktor tarafından rahime uygulanır.
Aktif vaginal enfeksiyonu olanlara takılmamalıdır. Rahim içi aracı olanların yıllık doktor muayenesi olması gerekir. Hiç doğurmamış olanlar ve çok eşliler için fazla önerilmemektedir. Rahim içi araca bağlı olarak kadınlarda; aşırı adet kanamaları, ara kanamalar, kasık ağrıları görülebilir. Progesteron hormonu içeren rahim içi araçların, standart olanlara üstünlüğü kanama problemlerine yol açmamasıdır.
Rahim içine yerleştirildiği andan itibaren RİA, burada yabancı bir madde olarak algılanır ve bölgede “enflamasyon” denilen bir reaksiyon oluşturur. Bu reaksiyon rahim içine ulaşan spermlerin etkisiz hale gelmesini sağlayarak gebeliği önler.
RİA’lar takılır takılmaz korumaya başlar ve çıkarıldıkları andan itibaren koruyuculukları biter. Koruyuculuk süresi değişkendir. Bu süre genellikle 5-10 yıl arasında olmakla birlikte, etkinliği arttırmak için ve koruyuculuğu garanti altına almak için spirallerin 5 yılda bir değiştirilmesi uygundur.
Koruyuculuk oranları oldukça yüksektir; ancak hiçbir yöntem gibi %100 değildir. Kullanan 100 kadından bir yıl içinde biri gebe kalır.
İlk doktor görüşmesinde dikkatli bir sorgulama ve jinekolojik muayene yapılır. Gerekirse smear alınır. RİA kullanılmasına engel teşkil edecek bir durum yoksa takılacak gün belirlenir.
Kimler İçin Spiral Uygundur?
Son 12 ay içinde pelvik iltihabi hastalık, gonore ve klamidya enfeksiyonu geçirmemiş olanlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar için yüksek risk grubunda olmayan kadınlar,emziren anneler (doğumdan 40 gün sonra takılabilir), daha önceden en az bir doğum yapmış, rahim ağzında yarası ve adet düzensizlikleri olamayan kadınlar, sigara kullanımı ya da başka tıbbi veya sosyal nedenlerle doğum kontrol hapı veya diğer hormonal yöntemleri kullanamayanlar, yüksek etkili, uzun süreli ve geri dönebilen bir yöntem arayanlar için spiral uygun bir korunma yöntemidir.
Hangi Durumlarda Spiral Uygulanmaz?
Spiral kullanımının önündeki en büyük engel bilinen ya da şüphe edilen bir gebelik varlığıdır. Ayrıca geçirilmekte olan veya geçirilmiş bel soğukluğu veya klamidya türü pelvik enfeksiyonu olanlar, son 3 ay içinde endometrium enfeksiyonu veya enfekte bir düşük rahatsızlıkları geçirmiş olanlar, çok sayıda cinsel eşe sahip olanlar, bağışıklık yetmezliği, AIDS, Lösemi gibi hastalıklar sonucunda vücut direnci (bağışıklık sistemi) düşük kişiler, kalp kapakçık hastalığı (bakteriyel endokardit riski) olanlar, nedeni belisiz adet düzensizliği olanlar, rahmin yapısal anomalileri olanlar (çift rahim, bölmeli rahim, küçük ve kısa rahim, rahim içi myom, rahim ağzı darlığı), şiddetli adet sancısı veya adet kanaması olanlar, bakır alerjisi olanlar, kontrol altına alınmamış serviks veya vajina enfeksiyonu olanlar, bilinen ya da şüphe edilen serviks veya endometrium kanseri olanlar, PAP smear sonucu ‘nun normal olmaması “Diatermi” adı verilen ısı tedavisi uygulanan kadınlarda RİA takılması doğru değildir. Çünkü tedavi sırasında ısınan bakır endometriumda kalıcı hasara neden olabilir. Vücutta tehlikeli miktarlarda bakır birikimi ile karakterize, nadir görülen genetik geçişli bir hastalık olan “Wilson Sendromu” varlığı da RİA uygulanmaması gereken bir durumdur. Spirallerin en büyük dezavantajları enfeksiyonlara yatkınlık yaratmalarıdır. Ancak uygun kişilere takıldıklarında enfeksiyona nadiren neden olurlar.
RİA’nın Avantajları
Uzun süreli ve geri dönüşümlüdür, koruyuculuk oranı çok yüksektir, maliyeti çok düşüktür, acil korunma amaçlı da kullanılabilir, etkisi hemen başlar, çıkartılmasıyla birlikte sona erer .
RİA’nın Dezavantajları
Sadece deneyimli bir uzman tarafından takılıp çıkartılabilir, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı hiçbir koruma sağlamaz , kanama düzensizliklerine neden olabilir, uygulanması diğer yöntemlere göre biraz daha ağrılıdır.
Özel Durumlarda Doğum Kontrol yöntemlerinin Kullanılışı
Menopoz Öncesi Yaşlarda:
Menopoz öncesi dönemde adet düzensizlikleri özellikle de adetlerde gecikme sıklıkla olmaktadır. Adet düzensizlikleri yaşansa da gebelik olasılığı hala devam etmektedir. Bu nedenle bu dönemde de etkili bir doğum kontrolü yöntemi uygulamak gerekmektedir. Uygulanabilecek en iyi yöntem rahim içi araçlarını kullanılmasıdır.
Spiral uygulandıktan sonra tam olarak menopoza girene kadar spiral kalmalıdır. Doğum kontrol hapları eğer sigara içilmiyorsa, 35 yaşından sonra menopoza kadar kullanılabilir. Bu dönemde kullanılan doğum kontrol hapları, sizi aynı zamanda kemik erimesine ve yumurtalık kanserlerine karşı da koruyacaktır.
Bu dönemde uygulanabilecek diğer yöntemler ise prezervatif kullanımı, tüplerin bağlanması, vazektomi, cilt altı implantları ve aylık/üç aylık depo iğnelerdir.
Doğum Sonrası Gebelikten Korunma
İster sezaryen ister normal olsun; doğumlardan sonra vücudun toparlanması için genel olarak en az bir yıl süreyle yeni bir gebelik önerilmez. Ancak bu bir yıl içinde vücut tam olarak kendini toparlayabilir.
Emzirmeyenlerde 3 hafta, emzirenlerde ise 3 aydan sonra korunma olmadığı durumlarda gebelik şansı vardır. Doğum sonrası korunma yöntemleri içinde en uygun yöntemler “spiral, prezervatif (kondom) saf progestin içeren doğum kontrol hapları ve üç aylık depo progestin iğnelerdir.
Klasik doğum kontrol hapları hem estrojen hem de progestinleri içerir. Progestinlerin anne sütüne her hangi bir zararları olmazken estrojenler anne sütünü azaltır. Bu yüzden emzirme döneminde doğum kontrol hapları önerilmez.
İlişki Sonrası Acil Korunma (Acil Kontrasepsiyon)
Acil kontrasepsiyon (acil doğum kontrolü) kontrolsüz ilişki sonrası gebeliği önlemek için uygulanan yöntemleri içerir. Ancak hiçbir zaman unutulmaması geren bir nokta; “acil kontrasepsiyonun bir acil durum yöntemi olup kesinlikle bir aile planlaması yöntemi olmadığıdır.
Acil Kontrasepsiyon Yöntemleri: Hormonal acil kontrasepsiyon, (yüksek doz östrojen kullanımı, östrojen+progesteron birlikte kullanımı, yalnızca progesteron kullanımı )
Postkoital (ilişki sonrası) ilk 5 gün içinde spiral uygulaması
Kürtaj hapları: Mifepriston (RU 486) ve Gemeprost (her iki ilaç da ülkemizde henüz bulunmamaktadır).