Hani daha çiçeği burnunda evliyken ne zaman yavrulayacağımızı sorar ya eş dost. Yavrularız, daha süt kuzu çatalla kaşıkla tanışmadan ikinci yavruyu ne zaman kucağımıza alacağımız sorgulanır. Bir türlü tatmin olmaz o eş dost nedense. Evlilik sürekli yavrulamayı gerektirir sanki. Samimiyet derecesine göre kâh nazikçe konu değiştirir, kâh tıslayarak tersleriz bu takepkâr güruhu. Öyle ya daha lohusa cinleri bile dağılmamıştır kafamızdan. Hayat tepetaklak olmuştur ve evet bir çocuk yeterdir. Bir daha asla başa dönülmemelidir. Varsındır bebemiz kardeşsiz büyüsündür. Nasıl olsa kuzen boldur, arkadaş çocukları pek çoktur.
Ama kazın ayağı öyle değildir işte! Birinci bebek kolayladıktan sonra nereden geldiği belli olmayan o nefis bebek kokusu tüter ana kişisin burnunda. Baba kişisinin de kulağında “bab-ba, bab-ba” nameleri çınlar ne hikmetse. O vakit çiftler korkarlar başa dönmeye. Özellikle anne kişisi hamilelikten tut emzirmeye, uykusuz gecelerden tut ek gıdaya geçişe kadar zorlukla atlattığı tüm engelleri düşünerek burunda tüten kokuyu derhal kışkışlar. Zira evin neşesi artık sabaha kadar uyumakta, yemeğini ittire kaktıra da olsa kendi yiyebilmekte (yemese de çok dert edilmemekte) ve kreşe/okula gittiği için enerjisini, aktivite arzusunu dışarıda yaşayıp eve yorgun gelmektedir. Haliyle de ebeveynlerin işi kolaylaşmıştır. Tekrar bir canlıyı bu kıvama getirmek ana-baba için zulümdür.
Bu noktada, ikinci bebesini kucaklamış bir anne olarak, bebek özlemi ile kıvranan ama bir türlü cesaretini toparlayamayan ebeveynler için tecrübelerimi paylaşayım dedim. Paylaşayım ki bebeler kardeşsiz kalmasın, ana-babalar bebek hasretiyle yanıp tutuşmasın! Bir nevi amme hizmeti, buyurunuz:
1- Benim gibi hamile olmayı seviyorsanız, bu süreçten keyif alıyorsanız ne ala. İkinci kez bu şansı yakalamak her şeye değer! Yok eğer hamilelik zor geçiyorsa ve bu aşama yüzünden bırakın bebeği, zigotu bile kafanızda canlandıramıyorsanız müjde! Hamilelik ilki gibi uzun sürmüyor ve daha ne olduğunu anlamadan bitiveriyor. Siz birinci bebenin peşinden koşarken, çalışıyorsanız, bir yandan da işe yetişmeye uğraşırken o caanım hamilelik bir anda geçiveriyor. “İkincinin nasıl büyüdüğünü anlamadım” ekolü daha bu safhada başlamış oluyor.
2- İlk doğumdan sonra böğrünüze çöken lohusa cinleri bu sefer yakınınızdan geçmeyecek! Çünkü lohusa cinlerini misafir edecek kadar yer olmayacak böğrünüzde. Bir yandan ufaklığı emzirirken diğer yandan meraklı ve kıskanç bir numara kucağınızda kendine yer açmaya çalışırken hain cinler bu neşeli ortamda bulunmak istemedikleri için defolup gidecekler.
3- Mastit, meme ucu çatlakları, emzirme sorunları, “sütüm yetmiyor” psikozları, “doyuyor mu?” endişeleri mazideki yaralar olarak kalacak. Size sadece her ortamda ustaca memeleri açıp emzirmek ve bu işin keyfini çıkartmak kalacak. Üstelik emzirme konusundaki ustalığınızın şanı da taze anneler arasında yürüyüp gidecektir.
4- Sudan çıkmış balık misali yukarıdaki iki maddede yer alan dertlerle uğraşırken birinci bebekte farketmediğiniz bir dolu cilve ve şirinlikle aklınız başınızdan gidecek, yeniden bebek kokusu teneffüs ederek bol bol sarhoş olacaksınız.
5- Ek gıdaya geçiş süreci gayet “kendiliğinden” ve kolay olacak. İlk macerada doktor “yoğurt tattırın” dediği zaman yoğurt mayalama konusunda bir tez yazabilecek kadar çok okuyup pratik yapmıştınız değil mi? Bu sefer doktorun start vermesine bile gerek kalmadan sofradaki hazır yoğurdu cüceye tattıracak, çorba aşamasına geçildiğinde ise internette ilim ve irfan yapmadan, içgüdüsel bir şekilde anneanne tarifleri yapıp, afiyetle minişinize yedireceksiniz.
6- Yeni anneler arasında popülerliğiniz artacak. Tek bebeli analar çocuklu hayatın zorluklarından dem vurup sızlanırken size hayranlıkla iki çocukla nasıl idare ettiğinizi soracaklar. Siz de haleti ruhiyenize göre kâh onlardan daha çok sızlanıp deşarj olacaksınız, kâh “Ay ne var ayol, çocuk oyuncağı” diye kestirip atıp, egonuzu şişirireceksiniz. Her iki şekilde de yeni yetme anaların göz bebeği olacaksınız!
7- Daha rahat, daha “larj” bir insan olacaksınız. Daha önceleri bir bebenin dağıttığı oyuncakları sürekli toplamak sureti ile bir yığın vakit harcarken iki bebenin dağınığı karşısında pes edip durumu lehinize çevirecek, onlar oyuncak dağında debelenirken kahvenizi yudumlayıp, telefonda lak lak yapabileceksiniz. Sen sağ, ben selamet!
8- Randevulara, toplantılara gecikmeniz, cevapsız çağrıları görmemeniz, doğumgünlerini unutmanız daha bir hoş görülecektir. Herkes size iki bebeli olmanızdan dolayı anlayış mı gösterir, acır mı bilinmez ama gerçekten kimse unutkanlıklarınızı pek dert etmeyecektir.
9- Artık kendinize hiç vakit ayıramadığınız için vaktin kıymetini iyice anlayacaksınız. Bir yandan da çocuklar büyüyünce yapılacaklar listesi oluştura oluştura hayal gücünüzün enginliklerini keşfedeceksiniz. Pollyanna’ya fark atmak için bir sebep daha!
10- Ufaklığı büyüğe emanet edip keyfinize bakabileceksiniz. Bunu daha tecrübe etmedim, anlatanların yalancısıyım, bizim cüceler henüz pek yanlız bırakmaya gelmeyecek kadar küçükler, ama beraber oynama çağı gelince çok rahat edecekmişiz, dört gözle bekliyorum o günleri.
İşte sevgili ikinci bebek hayali kuran ama ödü kopan sevgili ebeveyn, bir solukta bu işten korkmamak için 10 sebep saydım sana. Nasıl, büyütecek bir şey yokmuş, değil mi? 😉
ahaha cok fena gaz verme yazısı olmuş hocam bu
Kardeş hayatboyu candır yoldaştır…
Birinci çocuk büyürken çok okuyup araştıran anneler için ikinci çocuk bilginin kullanımında optimizasyonu sağlıyor, ya Itır’ım…
Ben de iki çocuklu olmakta en çok bu üstümüze gelen larj’lık durumunu seviyorum. A senaryosu B senaryosu şeklinde değil gelişine güzel yaşanıyor. Güzel yani…
Evet çook hassas ve çoook can alıcı bir konu.Hiç bir yorum yapmadan 2. çocuk birinciye bir hediyedir diyebilirim. Yani 2. çocuk için şansları ve şartları zorlamak gerekir diye düşünüyorum sırf birinciyi düşünerek. Geç yaşıma rağmen gayet rahat, gayet keyifli bir hamilelik geçirdim. Bir kere bile midem bulanmadı, bir kere bile aşermedim.Doğumdan bir gün önce markete gidip el kol dolu eve dönebilecek kadar iyiydim. Hele hele 9 ay boyunca hem yakın çevremin hem yolda sokakta hiç tanımadıklarımdan gelen ilgi alaka özen gayet iyiydi.Tamı tamına 40 hafta sürdü bu süreç ne bir hafta eksik ne bir hafta fazla. Bebek desen öyle zor ya da çok sıkıntılı, gazlı, ağlak bir şey değildi.Ama gelgelelim şu an sorsalar ki soranlar oluyor yok istemem derim. Demek ki 2. bebeğin kaderi sadece hamilelik süreci ya da bebek bakımının zorluklarından ibaret bir şey değil?????
Başın sıkıştığında her daim arayabileceğin bir doktor olması da işleri kolaylaştırıyoru da eklersek tamam olacak:)
Eline sağlık, çok hoş yazmışsın…
Hakikaten pozitif yaklasim. Ben hala 2,5 yil boyunca gunde ortalama 3 saat uykuyla (araliksiz her gun ve ara ara toplam 3 saatten bahsediyorum) yasam surmeyi yeni unuturken, bu kadar pozitif dusunemiyorum. Dusunebilene ve ayni carka girebilene helal diyorum. (madde #6)
Ah benim kahraman kızım ne de güzel yazmışsın. Genç olup üçüncüyü bile doğurasım geldi