Ateşli havale (Febril konvülziyon) nedir hangi çocuklarda ateşli havale görülmektedir?
Febril konvülsiyon diğer adıyla ateşli havale, beynin ateşe bağlı olarak ani ortaya çıkan fonksiyon kaybıdır. Febril konvülsiyon beynin iltihaplı bir hastalığı olmadan vücudun herhangi bir yerindeki ateşli hastalık nedeniyle karşımıza çıkar. Takriben çocukların %5’inde altı ayla üç yaş arasında daha nadir olarak da 6 yaşın sonuna kadar ateşli havale görülür. Ateşli havalenin en sık görüldüğü yaş ise 2 yaş civarıdır.
Ateşli havale geçiren çocukların %25’inde yakın aile bireylerinde de ateşli havale hikayesi vardır. Bu nedenle kalıtımsal faktörlerin de ateşli havale oluşumunda rol oynadığı bilinmektedir.
Ateşli havale neden olur?
Herhangi bir enfeksiyonun başlangıcındaki hızlı ateş yükselmesi sırasında vücutta ortaya çıkan farklı maddelerin beyin üzerine etkisi sonucunda ateşli havale ortaya çıkmaktadır. Sıklıkla enfeksiyonun başlangıcındaki bu hızlı ateş yükselişi sırasında havale ortaya çıktığı için ailelerin büyük bir kısmı havale öncesinde ateşi fark edememelerinin şaşkınlığını yaşamaktadırlar. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları, ishal veya orta kulak enfeksiyonları sırasında ateşli havale görülebilmekle birlikte vücutta ateş yükselmesine neden olan diğer hastalıklar da ateşli havale nedeni olabilir. Ancak çocukların bir kısmında ateşin hızlı yükselmesi sırasında değil ateşin yüksek olarak seyrettiği dönemde de ateşli havale görülebilir.
Ateşli havale sırasında çocukta ne görülür? Ateşli havale ne kadar sürer?
Havale sırasında çocuk bilincini kaybeder ve buna eşlik eden solunum bulguları olabilir. Ayrıca çocukta vücut kaslarında kasılma veya gerilme ya da gözlerde bir tarafa dönme görülebilir. Genellikle bu nöbetler; tüm vücut kaslarını tutan ve vücudun gerildiği bir kasılma döneminin ardından tüm vücutta ardı ardına ortaya çıkan kasılma atakları (generalize tonik klonik) şeklinde görülür. Bu sık görülen nöbet türünün dışında; vücudun tonusunun kaybolduğu ve çocuğun olduğu yere yığıldığı (atonik), tüm vücudun gergin ve sürekli bir şekilde kasıldığı (tonik) veya ardışık kasılma ataklarının (klonik) tek başına görüldüğü nöbetler şeklinde de kendini gösterebilmektedir. Bu konvulsiyonların büyük kısmı 3-5 dakika arasında sürerken nadir olmayarak 10 dakikadan uzun süren nöbetler de vardır. Bazen bu nöbetler çocuğun bilinci yerine gelmeden arka arkaya tekrarlayan nöbetlerin görüldüğü veya uzun sürdüğü “status” adı verilen özel klinik tablo ile de karşımıza çıkabilir. Status durumu klinik olarak önemli bir durum olup etkili bir müdaheleyi gerektirir. Konvülsiyon sonrasında ise çocuklar sıklıkla yorgun bir şekilde bazen saatlerce sürebilecek bir uykuya dalarlar.
Ateşli havale sırasında ebeveynler ne yapabilir?
Nöbet sırasında kasılmalar oluştuğundan; aile, çocuğu vücudunun ve uzuvlarının çarpmaya bağlı olarak yaralanmayacağı yumuşak bir örtü üzerine yatırmalı ve nöbetin sonlanması beklenmelidir. Çocuğun nöbet sırasında tutulması, ağzının, el ve ayaklarının açılmaya çalışılması, suni solunum uygulamaya çalışılması, yardımdan ziyade çocuğun yaralanmasına ve zararına neden olan davranışlardır. Ülkemizde sık yapılan uygulamalardan biri de çocuklara havale sırasında soğan, sarımsak, alkol, kolonya, amonyak gibi şeylerin koklatılmaya çalışılması ve çocuğun hırpalanarak kendine getirilmeye çalışılmasıdır. Bunların havalenin önlenmesine veya çocuğun daha çabuk kendine gelmesini sağlamaya yönelik etkileri yoktur. Günlük hasta pratiğimde sık gördüğüm şeylerden biri de bazı ailelerin tüm bilgilendirmelere rağmen ille de çocuğa havale sırasında müdahele etmeye çalışmalarıdır. Bu yapıdaki aileler için önerilecek en makul şey konvülsiyon (havale) sırasında çocuğu yan çevirerek çocuğun akan tükrüklerinin ağızda birikmemesi ve solunum yoluna kaçmamasının sağlanmasıdır.
Fiziksel müdahale dışında ailelerin çocuklarına yapabileceği bazı şeyler de vardır: Çocuğun ateşini düşürebilmek için çocuğun solunum yollarına gelmemesine dikkat edilerek ılık su altında yıkanması veya çocuğun vücudunun ılık suya batırılmış ıslak süngerle silinmesi bunlardan bazılarıdır. Ayrıca bu sırada makattan ateş düşürücü fitil de kullanılabilinir. Bunların dışında eğer hastayı takip eden doktor tarafından makattan (rektal yoldan) havaleyi durduracak bir ilaç uygulaması önerilmiş ise havalenin başlangıcından üç dakika sonra bu uygulamanın yapılması gerekir. Yine üzerinde durulması gereken nokta, bu tarz bir ilacın 3 dakikadan önce makattan uygulanmamasıdır. Havale sırasında havalenin uzun sürmesini önleyebilecek böyle bir ilacın uygulanmasından sonrada havalenin durması için iki üç dakika geçeceği de unutulmamalı ve “ben ilacı yaptım neden bu havale hemen durmadı” telaşına kapılmamalıdır. Bu sürenin sonunda da devam eden havaleler tüm ateşli havalelerin az bir kısmını oluşturmakla birlikte önemli bir durumun da habercisidir.
Havale sırasında çocuğun nasıl bir havale geçirdiğinin aile tarafından gözlenmesi ve havale başlangıcından itibaren ailenin soğukkanlılığını muhafaza ederek havalenin süresini tespit etmesi önemlidir. Tecrübelerim ateşli havale süresinin ailelere özellikle de annelere gerçekte olduğundan çok daha uzunmuş gibi geldiği yönünde. Bu yüzden gerek ilaçların uygulama zamanı gerekse daha sonraki dönemde doktorun doğru bilgilendirebilmesi amacıyla ailelerin saniyeli bir saate havale başlangıcında bakmasını mutlaka öneririm.
Ateşli havale sonrası çocuğun bir hekim tarafından mutlaka muayene edilmesi gereklidir. Bu muayene ile özellikle beyin zarları iltihabının (menenjit) olup olmadığı tespit edilmeye çalışılır. Birden fazla ateşli havale geçiren çocukların ailelerinde zaman içinde bir kanıksama veya rehavet oluşabilmekte ve çocuk ateşli havale sonrası doktora götürülmemektedir. Bu büyük bir hatadır ve bazen telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir. Bu yüzden isterse çocuk 10. ateşli havalesini geçirsin çocuğun ateşinin nedenini saptamak için çocuk mutlaka bir hekime götürülmelidir. Özellikle 10 dakikanın üzerinde süren nöbetler üzerinde daha büyük bir önemle durulması gerekmektedir. Ancak nöbet süresi derken çocuğun nöbet sonrası olan uzun süren uyuklama döneminin kast edilmediği, sadece vücutta olan kasılmaların tanımlandığı unutulmamalıdır.
Ateşli havale tekrarlama sıklığı nedir?
Ateşli havale geçiren çocukların büyük kısmı sadece bir kez ateşli havale geçirir. Ateşli havale geçiren üç çocuktan birinde ise ateşli havale birden fazla tekrarlar.
Eğer anne babadan birinde ya da kardeşlerde ateşli havale geçirme hikayesi mevcutsa veya ateşli havale ilk bir yaş içinde geçirilmişse veya çekilen beyin elektriksel aktivitesini gösteren EEG’de (elektroensefalogramm) konvülsiyon geçirmeye artmış yatkınlık var ise konvülsiyon geçirme riski yüksektir.
Ateşli havale geçirenlerde daha sonra sara (epilepsi) hastası olma riski nedir?
Ateşli havale geçiren çocukların %3-4’ünde yedi yaşına kadar olan dönemde epilepsi gelişme ihtimali olduğu söylenebilir. Tüm popülasyonda epilepsi sıklığının %1 olduğunu düşünürsek ateşli havale geçiren çocuklarda ilerleyen yıllarda sara (epilepsi) hastası olma ihtimalinin düşük olduğunu görürüz.
Ateşli havale geçiren bir çocuğun ilerleyen yıllarda epileptik olma ihtimali; eğer yaşamın ilk yılı içinde febril konvulsiyon geçirilirse veya nöbet 4 yaşından sonra ortaya çıkmışsa artmaktadır. Eğer febril konvulsiyon geçirme sıklığı fazla ise veya bir enfeksiyon sırasında birden fazla ateşli havale atağı olursa ya da bir ateşli havale 10-15 dakikadan uzun sürerse veya EEG’de uzun süre devam eden anormal bulgular varsa da çocuğun ilerde epileptik olabilme şansı artmaktadır.
Bu tek tek ifade edilen risk faktörlerinin kaç tanesinin febril konvulsiyon geçiren çocukta bulunduğuna bağlı olarak ilerde çocuğun epileptik olma ihtimali %15’ e kadar çıkabilmektedir.
Ateşli havale nasıl önlenir?
Ateşli havalelerin tekrarının önlenebilmesi amacıyla değişik önerilerde bulunabilmektedir. Çocuğun ateşinin fazla yüksek olmadığı dönemde yani 38C civarında iken ateş düşürücü ilaçlar veya soğuk kompresle düşürülmesi önerilir. Ancak ateşli havaleye genetik yatkınlığı olan çocuklarda bu önlemlerinde yeterli olamadığı bilinmelidir.
Çocuk nöroloji uzmanı, çocuğun muayene ve tetkikleri sonrasında eğer gerek görürse her vakanın kliniğine göre değişen diazepam, midazolam, lorazepam uygulaması, ağızdan fenobarbital veya valproik asit verilmesi gibi çeşitli ilaç uygulamalarından bir tanesini önerebilir.