Bebeğin gelişimi hemen hemen tamamlanmış ve doğum için her şey uygundur. Bebeğin ortalama ağırlığı 3400 gramdır ve boyu 52 santimdir.
Saçları ve tırnakları uzamaya devam eder. Her iki cinste de meme uçları oluşmuştur. Vücudunu örten verniks azalmıştır, bir miktarı görülebilir. Bebeğin bedeninin % 15’i yağdır. Yağ tabakları ısısını korumasına yardımcı olur. Ayrıca bebeğin bedeninin % 60-70’i sudan oluşmaktadır.
Doğumda ilk ağlama sesi ile bebeğin akciğerleri hava alarak oksijenle dolar. Dış ortama uygun kan dolaşımı akciğerlerden de geçerek temizlenen kanı bütün vücuda yönlendirir. Bebeğin rengi pespembe olur.
Doğumdan sonra akciğerleri halen gelişmeye devam eder, sürfaktan üretimi sürer, akciğerdeki hava kesecikleri açık tutulur.
Kız bebeklerinin doğum sonrası birkaç gün içinde adet görür şekilde kanamaları olabilir. Bu durum, gebelik esnasında anneden geçen hormonların bebeğin rahmi üzerinde yarattığı etkinin doğum sonrası ortadan kalkması ile ortaya çıkar dolayısıyla anne açısından korkulacak bir şey değil, aksine normal bir durumdur.
38 ve 42. haftalar arası bebeğin normal zamanında doğum haftalarıdır. Bebeklerin ancak % 5 kadarının doğumu 40. hafta dolmasına rağmen gerçekleşmez. Annenin düzenli kasılmaları yani doğum ağrıları başladığında hastaneye başvurmaları gereklidir. Burada ilgili bölüme alınarak muayeneleri yapılır, bebeğin kalp sesleri dinlenilir, annenin tansiyonu ölçülür, genel durumu değerlendirilir, kasılmaların sıklığı, süresi ve kuvvetine bakılır. Vaginal muayene ile bebeğin başının kemik çatıya girip girmediği, rahim ağzı açıklığının ne kadar olduğu, bebeğin içinde bulunduğu suyun gelip gelmediği, yani su kesesinin açık olup olmadığı ve kemik çatının doğuma uygun olup olmadığı ve daha doğrusu bu bebek için uygunluğuna bakılır.
Ultrason ile bebeğin kilosu, pozisyonu, kafa çapı, amnios mayi gibi değerlerine yeniden bakılır. Boynunda kordon olup olmadığı dikkatlice anlaşılmaya çalışılır. Son kilosu tahmin edilir.
Fetusun kalp atışları, sancıları ve kalp atışlarının değişiminin sancılar ilişkilerini değerlendirmek için anne kardiyotokografi aleti (rahim kasılmaları ve bebek kalp seslerini kaydeden araç) ile izlenir. Böylece bebeğin iyilik hali ve normal doğum olabileceği anlaşılmaya çalışılır.
Normal doğum olabileceğine karar verilir, sezaryen için şimdilik bir neden belirlenmez ise anne odasında izlenmeye alınarak belli aralıklar ile hem anne hem de bebeğin muayeneleri yapılarak, bebeğin kalp sesleri ve rahim kasılmaları değerlendirilerek işlerin yolunda olup olmadığına bakılır.
Doğum sürecinde doğum ekibi en üst düzeyde dikkatle bu süreci yönetmelidir. Çünkü, bu süreç dinamik bir eylem sürecidir. Yani, bulgular her an değişebilir, anne veya bebekle ilgili bir problem her an ortaya çıkabilir. Dolayısıyla gerekli yardımın hemen yapılabilmesi bu problemin o an belirlenmesine bağlıdır.
Unutulmamalıdır ki, doğum eyleminde hem anne hem de bebek yani iki can ekibe emanettir ve ikisinin de sağlıkla doğum eylemini tamamlaması görevleridir.
Sancılar çekilirken babanın odada olmalı ve anneye destek vermelidir.
Doğum sonuna uygun aralıklarla bebek kalp atışları dinlenir, rahim ağzı açıklığı kontrol edilir. Rahim ağzı açıklığı yaklaşık 10 cm’e ulaştığında doğum gerçekleşmektedir.
Rahim ağzının açılma hızı ilk doğumda sonraki doğumlara göre daha yavaştır (1,5-2 saatte 1 cm açılması normaldir).
İlk doğumda 4 cm. rahim ağzı açıklığı saptanmış anne adayının doğumu 12 saate kadar uzayabilir. Sabırla bu sürecin geçmesi beklenmelidir. Doğum dikkatle izlem ve sabırla gerçekleşir. Rahim ağzının tama yakın açılması sıralarında anne adayının ıkıntılı ağrıları başlar, makata doğru bebek başı baskısını anne hisseder. Artık doğumun sonuna yaklaşılmıştır ve anne doğum masasına alınır.
Anne doğum sürecinde hekiminin önerilerine uymalıdır. Örneğin, kasılmalar arasında derin nefes alması önerillir, bu bebeğin yeterli oksijen almasına ve doğum eylemine dayanmasına destek olur. Son kasılmalarda da annenin ıkınması, karın kaslarının eyleme katılarak bebeğin başının çıkmasına yardım etmesi istenir, kasılma aralarında yine uygun şekilde nefes alınmalıdır. Doğum anne ve hekiminin ekip çalışması ile rahatça gerçekleşebilir.
Kuvvetli bir iki kasılma ve annenin ıkınması ile bebeğin başı çıkımda görülür ve doğar. Hekim, bu esnada çıkımda yırtık olmaması için başın doğumunun kontrollü olmasına yardımcı olarak perineyi (çıkım bölgesi) korur. Çoğunlukla ilk doğumlarda gerekli olan ve sonraki doğumlarda da lazım olduğunda yırtılmayı engellemek için çıkımda başın çıkmasını kolaylaştırıcı kesi (epizyotomi) yapılır. Kesi öncesinde bölgeye lokal anestezi uygulanmalıdır. Baş çıktığında hekim önce bebeğin ağzındaki salgıları temizler, ilk gelecek kasılmayı bekler, bu şekilde bebeğin solunum yolundaki sıvıların boşalması sağlanır ve omuzların doğması için bebeğin hangi yöne döneceği görülür. Nazikçe baş tutularak bebek doğurtulur. Bu sıralarda bebeğin sesi ortalığı ayağa kaldırır “kim çıkardı beni o rahat yerimden” fırçasını atmaktadır. Göbek kordonu uygun aletlerle tutularak kesilir, böylece bebek anne bağlantısı artık ayrılmış olur.
Bebek, annenin karnı üzerine yatırılıp anne kokusunu alması, ten teması sağlanır. Bu işlemler bebeğe emniyettesin demektir. Doğum ortamı bebeğin üşümemesi için uygun sıcaklıkta olmalıdır. Bebek kurulanır, ısıtılır, giydirilir ve bu esnada çocuk hekimi ilk muayenesini yapmakta keyfinin yerinde olup olmadığını değerlendirmektedir.
Kadın doğum hekimi ise halen rahmin içerisinde bulunan bebeğin eşinin rahim duvarından ayrılıp- ayrılmadığını kontrol edip ayrıldı ise eşi çıkarır. Doğum yolunda yırtık olup olmadığını kontrol eder. Plasenta yeni eş çıktıktan sonra yırtılmış ise epizyotomi yeri dikilerek düzeltilir. Anne yatağında izlenmeye alınır. Dünyaya merhaba diyen bebek süslenip hazırlanarak annesine de merhaba demek için annenin odasına getirilerek ten teması sağlanır.
Doğumun konforlu şekilde geçirilmesinin en önemli şartı annenin ağrı duymaması ya da en az ağrı duymasıdır.
Bunun için annenin ağrı duymamasını sağlayacak çeşitli seçeneklerimiz vardır.
Genel anestezi
Normal doğumda en son seçenek olmalıdır. Annenin bilinci ve ağrı duyusu geçici olarak ortadan kaldırılır. Anne kendiliğinden nefes alamayacağı için hekim solunumu uygun araçlar ile sağlar.
Lokal anestezi
Normal doğum sürecinde en son aşamada başın doğmasına yakın hekim çıkım bölgesine (perine) ve özellikle epizyotomi yapılacak bölgeye uygular. Böylece epizyotomi açılırken ve sonrasında tekrar onarılırken annenin acı hissetmemesi sağlanmış olur.
Epidural anestezi
Bu yöntemide belden omurgalar arasından girilerek ince bir iğne ile omurilik zarının etrafına anestezi ilacı verilir. Ek olarak, bu aralığa bir ilaç uygulanabilecek bir sistem (kateter) yerleştirilir. Bu kateter yardımı ile ek dozlar verilerek gebenin ağrı duymaması sağlanır. Ağrıları azalan anne adayı kaslarını kullanmaya devam edebilir. Bu sayede doğum sancılarını hissetmez, ancak doktorun yönetimi ile uygun zamanlarda ıkınıp bebeğini normal yolla doğurabilir. Epidural anestezinin zamanlaması önemlidir. Normal doğumda rahim kasılmaları düzenli hale geldikten sonra ya da rahim açıklığı 4 cm’e ulaştığında epidural anestezi uygulanmalıdır. Kasılmalar düzensiz ise veya erken dönemde takıldığında kasılmaların durmasına neden olabilir. Yine epidural anestezi ıkınma gücünü azaltabilmekte, bebeğin çıkış aşaması uzayabilmekte ve bazen vakum kullanılması gerekli olmaktadır.
Sezeryan ile doğumdan sonra kateter genellikle 24 saat sonra, normal doğumdan sonra ise hemen çekilebilir.
Epidural anestezi kanama bozukluğu olan hastalarda, antikoagülan tedavisi alanlarda, uygulama bölgesinde enfeksiyonu olanlarda, trombosit pıhtılaşma hücreleri düşüklüğü olanlarda ve uygulama bölgesinde aşırı darlık olan uygulanamaz.
Spinal anestezi
Daha çok sezaryen için uygulanır. Epidural anestezi uygulanmasına benzer ancak anestezi ilacı direkt omurilik sıvısına verilir. Böylece ağrı duyusu ortadan kalkar ve istemli çalışan kaslar geçici olarak duyarsızlaşır. Anneler ciltlerine dokunulduğunu, soğuğu ve sıcağı hissetmeye devam ederler. İstemli kaslar uyuştuğu için anne adaylarının ıkınma şansı yoktur. Bu yüzden spinal anestezi ile normal doğum olmaz.
Kombine spinal ve epidural anestezi
Sezaryen ile doğumlarda sık uygulanır. Epidural ve spinal anestezi yöntemleri birlikte kullanılmaktadır. Spinal anestezinin cerraha uyguladığı avantajları epidural anestezinin anneye sağladığı konfor ile birleştirir.
Doğum esnasında uygulanacak anestezi yöntemlerinin her birisinin artı ve eksileri vardır. Burada yöntem için anne gerekli bilgileri anladıktan sonra karar vermelidir.
Epidural ye da kombine anestezi uygulamalarında o bölge sinirlerine çok nadiren zarar verilebilir, beyin omurilik sıvısı dışarı kaçabilir ve annede zorlayan baş ağrıları olabilir. Buna karşılık, genel anestezi sırasında annenin bilinci açık değildir. Epidural ye da kombine anestezi uygulamalarında annenin bilinci yerindedir ve doğuma katılabilir. Doğum anında bebeğin sesini duyabilir, bebeğini görebilir ve bebeğine dokunabilir. Yani bebeğin dünyaya geldiği anın tadını çıkarır. Genel anestezide verilen ilaçlar kana karışır ve bu sayede göbek kordonundan geçerek çok az da olsa bebeği etkiler. Epidural ye da kombine anestezi uygulamalarında verilen ilaçlar kana karışmazlar ve bebeğe etki etmezler.
Epidural ye da kombine anestezi uygulamalarında anne uyanık olduğundan kendisi soluk alabilir, genel anestezide gerekli olan solunum cihazına ihtiyaç duymaz.
40 hafta olduğu halde doğmayan bebeklerin izlenmesi daha sıkı olmalıdır. Bebeğin rahim içinde iyilik hali devam ediyor ise, doğum için 42. haftaya kadar beklenebilir. Bebeğin gerçek haftasının hesaplanmasında adet düzeni yani geç geç adet olunması ve bağlı olarak geç yumurtlama olması da dikkate alınmalıdır. 41. hafta doldurmasına rağmen halen doğum gerçekleşmezse bu duruma ‘günaşımı’ denir. 40. haftadan sonra, hekim anne ve bebeği sık aralıklarla muayene ederek anne ve bebeğin sağlığını değerlendirir. Her kontrolde NST ve bebeğin sularının incelenmesi için ultrason yapılır. Plasentada yaşlanma gözlenebilir, bu durumda bebeğe giden kan da azalacağından bebeğin suyunda da azalma oluşabilir. Bulgularda bozulma görüldüğünde doğum derhal gerçekleştirilmelidir.
Annenin en önemli görevi bebek hareketlerine dikkat etmesidir. Bebeğin hareketlerinde azalma çok önemli bir belirtidir. Anne ve bebeğin kilo alımının durması , bütün bu bulgular göz önüne alınarak doğum kararı verilir. Önemli olan sağlıklı bebek ve sağlıklı anne ile doğumu bitirmektir.
41. hafta sonunda bebek hala doğmamışsa hekim rahim ağzı açıklığını, bebeğin kalp atışlarını, amniyos mayini değerlendirerek ya suni sancı ile normal doğumu denemeye veya direkt sezaryene karar verir. Bebeğin rahim içinde kilo alması durmuş ve iyilik testlerinde sıkıntı belirtisi oluşmuş ise sezaryen ile hemen doğurtulması daha uygundur. Gün aşımında yani 41. gebelik haftasından sonra ani bebek ölümü riski artar. Bu yüzden doğum mutlaka gerçekleştirilmelidir. Amnios mayii azalması ile bebeğin kordonu sıkışabilir, bebeğe giden kan azalarak sıkıntıya girer, mekonyum dediğimiz dışkısını yapmak zorunda kalır, bebek bu mekonyum parçalarını akciğerlerine çekebilir ve bebekte doğumdan sonra ciddi akciğer sorunları oluşabilir.
282 gün ortalama ömrü olan Plasenta yaşlanma belirtileri ile bebeklerde kilo alımı durur veya kilo kaybı oluşabilir. Çalışma süresi daha uzun olan plasentası olan bebekler gün geçtikçe kilo alır ve iri bebek (4000 gramdan ağır) oluşabilir.
Anne emzirme ile bilgileri edinmiş olmalıdır, gerekirse bebek hemşiresinden destek almalıdır. Kolostrum denilen ilk anne sütü bebeğe mutlaka emzirilmelidir. İlk altı ay sadece anne sütü bebek için yeterlidir. Çocuk doktoru önermedikçe mama desteğine başlanılmamalıdır. Doğumdan sonraki 48 saate kadar anne sütü gelmeye ve giderek bollaşmaya başlar. Süt için bol sıvı almalı, stresten uzak durmalı ve sık sık dinlenilmelidir.