Advertisement

Güncel

Sanatçı ebeveynler çocuklarını nasıl görüyor?

Fotoğraf, resim gibi sanatın farklı dallarından başarılı 12 sanatçının gözünden kendi çocuklarını yansıtan birbirinden ilginç 12 eseri derleyerek bu soruya cevap aramaya çalıştık. Peki, sizce sanatçı ebeveynler çocuklarını nasıl görüyor? Londra merkezli sanatçı Chantal Joffe, ailenin tek çocuğu olan kızının yalnızlığını gözler önüne sermiş. Eser adı: Esme’nin yedinci doğum günü Rob Reynolds, suluboya ve guaj çalışmasında dört aylık oğlunun uyandığı anı resmetmiş. “Etrafımda bir yenidoğanın olması sanatı yeniden düşünmemi sağladı.” diyor Reynolds. Eser adı: Bir yaz günü Marcel Dzama. Baba Dzama, bu çalışmasında Raymond Pettibon ile işbirliği yapmış. Oğlunu bir kaptan olarak resmetmiş. Eser adı: Zaman su gibidir, fakat ben denizdim...

Devamı…

“Açık Ders”ler 19 Nisan’da başlıyor

Boğaziçi Üniversitesi, bilimsel konulara ilgi duyan herkes için “Açık Ders”lere başlıyor. Beşiktaş Belediyesi’nin işbirliği ile düzenlenecek ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından verilecek olan “Açık Ders”ler, Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak yapılacak. Boğaziçi Üniversitesi’nin sosyal, beşeri ve fen bilimlerini kapsayan Açık Ders adı altında halka açık seminer dizileri 90 dakika sürecek. Bu sürenin yaklaşık 50 dakikası öğretim üyesi sunuşuna, 40 dakikası ise katılımcılarla gerçekleştirilecek soru-cevap bölümüne ayrılacak. Açık Dersler, 2016 Bahar döneminde, Prof. Dr. Cem Say’ın “İnsan ve Makine Beyinlerinin Sınırları” başlıklı semineri ile 19 Nisan tarihinde başlayacak. Say, seminerinde bilgisayar biliminin kurucusu olarak kabul edilen, ünlü matematikçi...

Devamı…

Alternatif Okullar Karenin Dışında Çocuk Kampları için kayıtlar devam ediyor

2015 yazında çocuk kampları düzenlemeye başlayan Alternatif Okullar, 2016 yazında da çocukların biricikliğine değer verilen bir “toplulukta” keyifle vakit geçirmesi için Antalya Olimpos ve Çıralı’da kamplar düzenlemeye devam ediyor. Çocukların ve yetişkinlerin karar alma süreçlerinin bir parçası olduğu, açık iletişimi temel alan bu kamplarda çocukları eğlenceli ve öğretici etkinlikler bekliyor. Çocukların ve ebeveynlerin doğayı hissedebileceği, doğadaki malzemelerle sanat, teleskopla yıldızları izleyebileceği, beraber şarkılar söyleyip müzik yapabileceği, atlarla iletişim kurup bolca yürüyebileceği ve yüzebileceği keyifli günlerin programı çoktan hazırlanmış. Çocukların keyifli vakit geçirmesi için el işi sanat, müzik materyallerinin yanına ip üstünde yürüme, yürüme çubukları, yürüme takozları, teleskop, trambolin vb. materyalleri...

Devamı…

Çocukları özgür bırakın!

Dünyada her iki çocuktan birinin açık havada geçirdiği sürenin bir mahkumun gün içerisinde dışarıda geçirdiği süreden daha az olduğu ortaya çıktı. 10 ülkeden 12.000 ebeveyn ve yaşları beş ila 12 arasında değişen çocuklar ile yapılan ir araştırma, çocukların neredeyse üçte birinin günde sadece 30 dakika ve daha az bir süre açık havada vakit geçirdiğini gösterdi. Araştırmanın sonuçları, Amerika’da “Çocukları Özgür Bırakın” adlı bir projeye de ilham oldu. Çocuk gelişiminde serbest oyunun önemini vurgulayan projenin kısa filminde Amerika’nın Indiana eyaletindeki bir cezaevinde proje için gönüllü olan mahkumlar açık havada geçirdikleri her anın kendileri için ne kadar değerli olduğundan bahsediyor. Gününün...

Devamı…

Ekvador’da bir dayanışma hikâyesi: Nueva Esperanza Okulu

Ekvador’un eski sakinlerinden Puerto Cabuyal Topluluğu geçimlerini balıkçılık ve tarım faaliyetleriyle sağlıyor. “Dört yıl öncesine kadar içimizde okuma yazma bilen kimse olmadığı için okulumuz yoktu. İlk okulumuz küçük bir kulübedeydi, fakat zaman geçtikçe öğrenci sayısı arttığı için kulübe yetersiz gelmeye başladı. Biz de yeni bir yapı inşa etmeye karar verdik. Okul inşa edildikten sonra çocukların öğrenme sürecinde büyük değişiklik gözlemledim. Bizim toplumumuzda, çocukların her gün içine atlayıp denize açılarak yeteneklerle dolu yeni dünyalar keşfedebileceği tekne şeklinde bir okula sahip olması harika bir şey.” diye anlatıyor öğretmenleri. Topluluğun bulunduğu alanın yakınlarındaki okulların çoğu dikdörtgen şekilli betonarme binalar olarak göze çarpıyor....

Devamı…

Eşcinsel ebeveynlerin çocukları anlatıyor

Gabriela Herman beş yıl boyunca Amerika’yı dolaştı. LGBTQ ebeveynlerin çocuklarını fotoğraflayarak ilginç bir projenin yaratıcısı oldu. “Annem eşcinsel, bu gerçeği açıkça dile getirmek epey zamanımı aldı.” diyen Herman için annesinin kimliğini kabul etmek oldukça zor olmuş. “Kardeşlerim de aynı duyguları hissediyordu.” Herman, eşcinsel ebeveynlerin çocuklarının oluşturduğu COLAGE adlı bir topluluk ile iletişime geçti. Benzer çocukluk hikayeleriyle karşılaştı. Hope, New York’ta iki babasıyla birlikte geçirmiş çocukluğunu. “Arkadaşlarımın ailelerini, teyzelerimi ve amcalarımı görürdüm ve insanların anne diye adlandırdığı ve benim sahip olmadığım bir şeye sahip olduklarını bilirdim. Öz annemi ve ailemi merak ediyordum ama çok fazla üzüldüğümü hatırlamıyorum. Ebeveynlerimin benim güçlü bir...

Devamı…

Festivalde çocuk mönüsü: Adama ve Talihsiz Sophie

7-17 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek 35. İstanbul Film Festivali, “Çocuk Mönüsü” kategorisinde çocuk sinefillere iki film ile göz kırpıyor. Adama 12 yaşındaki Adama, Batı Afrika´da, etrafı dağlarla kuşatılmış küçük bir köyde yaşamaktadır. Ağabeyi Samba ortadan aniden kaybolduğunda Adama hiç düşünmeden yollara düşerek onu aramaya karar verir. Bu yol onu Avrupa´ya kadar götürür; ancak tarihin dönüm noktalarından biri kapıdadır, takvim yapraklarında 1914 yazmaktadır. Adama cepheye varır. Amacı ağabeyini kurtarmaktır. Ancak yolculuğun gidişatı baştan aşağı değişmiş gibidir. Simon Rouby´nın Avrupa Film Akademisi ödüllerinde En İyi Animasyon dalında aday olan filmi gerçeklik tarafından örselenen, şiirsel bir yolculuğun masalı. 10 yaş ve üstü...

Devamı…

Selfie çubuğuyla bir annenin bir günü

– Yoruldum, çok zorlanıyorum. – Bebeğine göz kulak olmaktan başka bir şey yapmıyorsun, nasıl yorgun olabilirsin ki? Aramızdaki konuşma böyle sonlanmıştı. Arkadaşım haklı sayılırdı, hiçbir şey yapmıyordum. Haftanın beş günü erken uyanmak ve işe gitmek için sıkış tıkış bir metroda yolculuk yapmak zorunda değildim. Bitmek bilmeyen trafik çilesine de katlanmıyordum. Ofis işleriyle uğraşmam da gerekmiyordu. Evdeydim, evet ve hiçbir şey yapmıyordum! Ne büyük bir zevk! Öyle mi? Gerçekten öyle mi? Belki de sadece sıkılmaktan yorgun düştüm. Doğum iznimi kullanıyorum. Hemen hemen her günüm birbirinin aynı. Gerçekten hiçbir şey yapmıyorum, öyle mi? Peki, bütün gün ne yapıyorum? İşte, bir selfie...

Devamı…

Kaybolan çocukluğu geri getirmek için ne yapabiliriz?

Çocuklarımın, çocuklukları olsun istiyorum. Çocuk gibi yaşadıkları, nefes aldıkları, ağaçlar arasında koşup oynadıkları, gökyüzünü seyre daldıkları bir çocuklukları olsun. Çünkü biliyorum ki gelecek ancak böylesi sağlam bir temelle onlara sağlam bir hayat sunabilir. Çocuklarımı evde eğitiyorum. Her gün dünyanın onLar için hazırladığı paketi yavaş yavaş açmalarını izliyorum. Ama elbette hayatın başka alanlarından da etkileniyorlar. Medyadan, toplumdan… Çocukluğun yavaş yavaş ortadan kaybolduğunu izlediğimiz bütün o alanlardan… Peki bu gerçekten istediğimiz bir şey mi? Hayır, ben çocukluk fikri ortadan kalksın istemiyorum. Çocukların iyiliği için, çocukluğu muhafaza etmek durumundayız. Ayrıca çocukluk toplumun ve dünyanın iyiliği için de gerekli. Çocukluğu yeniden talep etmek...

Devamı…

Pippi Uzunçorap ile başlayan bir anaokulu serüveni: Taka Tuka Land

Berlin Teknik Üniversitesi mimarlık öğrencilerinin üçüncü projesi olan “Taka-Tuka Land” anaokulu, çocukların hayalgücünden ilham alarak Susanne Hofmann rehberliğinde geçici bir yapının yeniden yaratılmasıyla oluşturuldu. Konsept tasarımı 2005 yılında başlayan ve 2007 yılında tamamlanan, interaktif ve iletişimsel iç mekanları ve çok fonksiyonlu cephesiyle dikkat çeken anaokulu, Astrid Lindgren’in unutulmaz karakteri Pippi Uzunçorap’ın Taka-Tuka’da yaşadığı maceralardan ve çocukların bu maceraları yorumlayışından esinlenerek tasarlandı. Çocukların günlük oyun rutinlerini de göz önünde bulunduran mimarlık öğrencileri, anaokulunun geçici eski yapısını limonataların aktığı sonsuz bir ağaca dönüştürdü. Geniş pencerelerdeki kristallerin öğle güneşiyle birlikte ışıl ışıl bir iç mekan yarattığı ve sarının baskın bir renk olarak kullanıldığı anaokulu...

Devamı…