1. Kalabalığa, hasta ziyaretçilere, öpücüklere, ilgisiz babalara.
2. “Bırak ağlasın, kucağa alışır” fikrine ve zikrine.
3. Sarılık diye zırt pırt kanının alınmasına.
4. Özel dekore edilmiş, tekstile ve ıvır zıvıra boğulmuş bir odaya.
5. Hamur gibi yoğurulup, çeşitli kılıklarda fotoğrafının çekilmesine.
6. Oyuncağa.
7. Anne sütü dışında bir içeceğe, yiyeceğe, vitamine. (gerekli durumlar hariç elbette)
8. Aşırı soğuk ya da aşırı sıcak ortamlara, eve kapatılmaya, kırk kat giydirilmeye, yorgana, yastığa.
9. Alt açma mobilyası ve arkadaşlarına. Kıpırdamaya başlar başlamaz işe yaramaz oluyor o yüksek eşya. Her yerde alt değiştirme becerisini kısa zamanda kazanacaksınız zaten.
10. Dev bebek eşyası çantasına. (Bir çantaya ihtiyaç var tabii ama bu iş için satılanların hem kendisi ağır hem omuza takıldığı için kullanışsız. Eğilip doğrulurken düşer, bebekle beraber taşımak zor. En iyisi bebek slingle öne, sırta da hafif bir sırt çantası.)
11. Yıkama, yağlama, paklama, yumuşatma, nemlendirme vs. için bilumum kimyasal içerikli şişelere.
12. 20 kilo ağırlığında, ikinci el araba fiyatında pusetlere.
13. Gürültüye alışsın diye çok sesli ortama.
14. Tüllü, çiçekli, boncuklu, fermuarlı, yetişkin kıyafeti kesimli giyeceklere. Pijama-kıyafet ayırımına. Ayakkabıya. Zıbına (çok kullanışsız). Eldivene (kesin hemen tırnaklarını dokunsun kendine yavru), bornoza, hastane çıkışı takımına.
15. Çok bilmiş büyükannelere, komşu teyzelere, eltilere, görümcelere; kısacası yurdum teyzelerine (Onlarla asla tartışmaya girip keyfinizi kaçırmayın. Her dediklerine hı hı deyip, güvendiğiniz doktorunuzu dinleyin.)