IMDB: Puanı 8.6

IMDB linki: http://www.imdb.com/title/tt0245429/

İşte aslında beni böyle abuk subuk isimli bir köşeyi yazmaya götüren film budur. Miyazaki denen adam 1941 doğumlu Japon’un teki.

Bilen biliyor, hayranları var. Ben geç öğrendim. Miyazaki’nin sinemanın dobişkolarından olduğunu anlamak geç ama keyifli oldu. Bir de zatın, meslek hayatında biz 40 yaş üstüne çok tanıdık gelecek bir “Heidi” fenomeni var. Amca yönetmeni değil ama artistik bir şeyler yapmış.

Miyazaki’nin oğlu Goro da film yapıyor; hatta Ursula’nın Yerdeniz Öyküleri’ni anime yapmak gibi bir çılgınlığa kalkışmış. Meraklıların ilgi duyabileceği ağır bir film, bu köşe için çok uygun değil ve Japon animesini semaya taşıyan baba Miyazaki’nin yanında zayıf kalıyor. (Oğul Miyazaki’nin filmi için Masis Üşenmez’in yazısı burada)

Miyazaki’nin diğer önemli filmlerini de yazacağım ama hepsini birden çocuklar için değerli kılan şey, gerçekten düşgücü için ilaç olması. Seri olarak izlendiğinde, Komşum Totoro’daki, Mononoke’deki, Naushika’daki ortak noktaları farkettikçe benim Koppa (12 pH) ayrı bir keyif aldı. Küçük pH’lı seyirciler için ebeveyn desteği şart. Altı yaş altına karmaşık gelebilir. Yalnız başlarına izlememeleri hayırlı olabilir. Ancak bundan izlememeleri gerektiği sonucu da çıkarılmamalı. Çocuğunuzun algı kapılarını açınız efendim. Filmi kendiniz izleyiniz, sonra da onunla izleyiniz. Küçük Prens’i, Alice’i tam anlayamaz bazı çocuklar ve bu anlayamamalar onların gelişimine katkı sağlar. Beyin çözemediği formüllerle boğuşarak gelişen bir kas gibidir. Küçük karmaşalar onu geliştirir.

Koppa (profil resmimde ensemde duruyor) ile kısa sürede Miyazaki ve Stüdyo Ghibli hayranı olduk ve peşpeşe izlemeye başladık. Şu ana kadar altısını devirdik ama oğlan doymuyor.  Miyazaki’nin kurduğu Ghibli, efsane anime ‘Ghost in the Shell’in 2. versiyonunun da yapımcısı.

Bu film IMDB’de her listede mutlaka yer alma özelliğine sahip. Yapım yılı 2001’den öncesini kapsayan farklı kategorilerde en iyi filmler listesinde mutlaka yer alıyor. İnsanlar sevmiş. Ben bayılıyorum. Mesela IMDB’nin en iyi 250 listesinde 156 bin oyla 46. sırada. (Merak edene: Birinci sıradaki 1994 yapımı The Shawshank Redemption 728 bin kişinin oyuyla birinci olmuş. IMDB kullanıcılarından aldığı oylarla. Yoksa Ruhların Kaçışı birinci filmden defalarca fazla hasılat yapmış)

Hikayeye gelince. 10 yaşındaki Chihiro anne ve babasıyla yeni evlerine yerleşmek üzere arabalarıyla seyahat ederken (Komşum Totoro da neredeyse aynı biçimde başlar) baba yolu kaybeder. Karşılarına çıkan tünelden geçtiklerini kendilerini terk edilmiş bir panayır yerinde bulurlar. Hava kararmaktadır. Chihiro’nun annesi ve babası boş tezgahların arasında buldukları açık büfeye saldırırlar. Büfe sahipsizdir; paramız var, öderiz diyerek yemeklere abanırlar. Küçük kız yemeye yanaşmaz. Annesi ve babası domuza dönüşürler. Chihiro yardım aramak için yakındaki şatoya girer. Burası yüzsüz ruhların yıkandığı bir hamamdır. Kız çocuğu, Haku adında bir çocuğun yol göstermesiyle orada çalışmaya başlar. Amacı patron cadıya ulaşmak ve domuz ağılına atılmış anne babasını kurtarmaktır.

Sanırım filmin teması “açgözlülük insanı domuza çevirir”. Fakat aslında cesaretin övgüsü bu; çocuklara yol gösteren bir övgü. Büyü, büyürken kendi yolundan git, anne babanı sev ama örnek alma.

Film 2003’te en iyi animasyon oskarını ve Altın Ayı’yı aldı. Ayrıca Cahiers du Cinéma’da yılın en iyi 10 filminden biri olarak gösterildi. Filmden bir diyalogla bitirelim:

“Bu domuzların hangilerinin annenle baban olduğunu bilebilecek misin?”