Çocuklar birçok yöntemle öğrenirler; bunlardan biri de gözlemdir. Çocuk, etrafında olan bitenden, televizyonda, internette, oyunlarda gördüklerini de öğrenip taklit eder. Burada gördüklerinin iyi veya kötü olduğunu tek başına değerlendirmekte zorlanır. Genellikle gözlemledikleri davranışlara verilen tepkileri öğrenir ve uygular. İzlediği bir çizgi filmde ya da bir dizide gördüğü şiddet onun için öğrenilebilir ve uygulanabilirdir. Özellikle bazı çizgi filmlerde yoğun şiddet görselleri olduğunu hepimiz biliyoruz.
Şiddetin bu kadar kolay uygulanabilir olduğunu ve bununla ilgili bir yaptırımın olmadığını düşünen çocuk kendi çevresinde kolayca şiddet uygular. Özellikle kendilerine yakın hissettikleri, sevdikleri modellerde gördükleri davranışlardan daha fazla etkilenirler. Ailesinden şiddet gören çocuk okulda da şiddet ve zorbalığa en çok başvuranlardan olur. Uygulanan şiddetin yaptırımının olmadığı durumlarda ise çocuk cezasız kaldığını görürse kendi de daha kolay bir şekilde şiddete yönelebilir.
Sosyal öğrenme kuramının savunucularından Albert Bandura’nın ünlü Bobo Doll deneyi de çocukların gözlem yoluyla şiddeti nasıl öğrendiklerini çok güzel açıklar.
(Bandura, araştırmalarından birinde kullandığı bir deneyde saldırganlık davranışının gözlem yoluyla öğrenildiğini gösteren sonuçlar elde etmiştir; Çocukların katıldığı bu araştırmada bir yetişkin Bobo Doll adı verilen havayla şişirilmiş, zıplayabilen bir bebekle oynar ve oynarken bebeği tekmeleyerek, vurarak, kötü sözler söyleyerek saldırganlık gösterir. Çocuklar, modeli sadece izlemektedirler. Bir süre sonra çocuklara Bobo doll ile oynamalarına izin verildiğinde, onların da gözledikleri saldırganlık davranışlarını yaptıkları, bununla da yetinmeyip daha da geliştirdikleri görülmüştür. Bir grup çocuk şiddet gösteren modelin cezalandırıldığını, bir diğer grup ödüllendirildiğini, en son grup da tepkisiz kalındığı versiyonlarını izlemişlerdir. Elde edilen araştırma sonuçlarına göre saldırganlık davranışı; Model ödüllendirildiğinde, Çocuk modeli önceden tanıyorsa, Çocuk model ile aynı cinsiyetten ise artmaktadır. Modelin cezalandırıldığını izleyen grupsa daha az saldırgan davranışta bulunmuştur. Model alarak saldırganlık göstermesinde, bireyin, öfke, sıkıntı, hayal kırıklığı ve benzeri duygular içinde olması gerekmemektedir. Sadece bunu izlemesi yeterli olmuştur.)
Hepimiz biliyoruz şiddet her yerde, sokakta, evde, okulda televizyon ve internette. Bunlardan çocuklarımızı sakınmak neredeyse imkansız. Çocuklar böyle görüntülere maruz kaldıklarında, onlarla şiddet, saldırganlık ve bunun doğurabileceği sonuçlar hakkında mutlaka konuşmalıyız. Çocuklar şiddeti gözlem yoluyla olduğu gibi yaşayarak da öğrenirler. Arkadaşını, ailesinin ya da öğretmeninin şiddetine maruz kalan çocuk gücünün yeteceğini düşündüğü kişilere şiddet uygulamaktan çekinmez. Onun düşüncesine göre bu sadece yapabilecek güçte olmayla ilgilidir.
Küçük çocukların oyunlarının büyük bir kısmı da şiddet içerir. Arabaları yarıştırmak yerine çarpıştırmak ya da hayvanları, figürleri birbirleriyle savaştırmak ve hep kazanan tarafta olmayı istemek tipik bir çocuk oyun tarzıdır. Çocuklarımız bu tür oyunlar oynamak istediğinde onlara engel olmak yerine bunu şiddeti konuşmak için fırsat olarak değerlendirebiliriz. Saldıran ve maruz kalanın neler hissettiğini anlayabilmesi için onu konuşmaya teşvik etmeliyiz özellikle duygular üzerinden konuşmasını sağlamak çok faydalı olur. Oyunda şiddet uygulayan ve maruz kalan figürleri hisleri ve düşünceleri üzerinden sırayla konuşturarak bunu gerçekleştirebiliriz. Böylelikle, çocuk iki tarafında hislerini, yaşadıklarını anlayabilir. Her zaman için çocuklarımızla çözüm alternatiflerini ve bunların artı ve eksilerini tartışmalıyız. Örnek olarak, arkadaşına çok kızıp vuran bir çocuğa ona vurduğunda onun ve arkadaşının neler hissettiğini, kızgınlığının vurunca geçip geçmediğini, bu sorunun daha farklı nasıl çözülebileceğini konuşmak durumu anlamasına yardımcı olur.