Birçok evde yeni eğitim yılı hazırlıkları başlamışken, Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı yeni düzenlemelerle her yıl olduğu gibi kafaları karıştırmayı başardı.

Geçen yıla 4+4+4 ile başlamıştık, sonrasında serbest kıyafet konusundaki tartışmalar ile yıl sonunu getirmiştik. Bu yıl SBS sisteminin kaldırılması ve yeni sınav sistemi, Ortaöğretim yönetmeliğindeki değişiklik…

Eğitimde yapılan düzenlemeler için bu zamana kadar tüm bakanların söylediğine benzer açıklamalar, yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı tarafından tekrarlandı. Bakanın yaptığı açıklamaları dikkatle dinledim.İşin özü diye söze başlayıp uzun açıklamalarda bulundu. Bu arada çocukların kendisin iyi anlayacağını ve bu anladıklarını büyüklerine anlatmalarını istedi.

Keşke Bakan Avcı’nın söylediği gibi işler kolay olsaydı. Çocuklar anlatabilseydi büyüklerine, yaşadıklarının onlar için ne kadar çekilmez olduğunu. Eğitim konusunda ülkedeki en yetkili kişi olan Nabi Avcı’nın söyledikleri aslında önemli.

“Ben öğretmenlere ve velilerinize söylüyorum, çocuklarınızı biraz rahat bırakın. Dershane, okul, özel ders, test, bunlarla boğmayın diye ama dinletemiyorum siz biraz daha baskıyı artırın.” demek istiyor. Aslında bu konuda bence en mağdur olan kesim ebeveynler, sürekli değişen bir eğitim sisteminin içinde çocukları için en iyisini yapmak adına çabalayıp duruyorlar.

Yeni sistemde müfredat önemli deniyor sanki daha öncesinde değilmiş veya sınav soruları müfredattan sorulmuyormuş gibi. Müfredatın tüm Türkiye’de eşgüdümlü gitmesinin sağlanacağını ve gerekirse telafi sisteminin devreye gireceğini belirtiyor bakanlık. Hem okullar arasındaki hem de yöresel farklar müfredatın eşgüdümlü gitmesi konusunda çok önemli bir kırılma noktası. Okulların bu konuda denetlenmesi ve telafi dersleri yapılması bana çok gerçekçi gelmiyor. Aslında zaten gerek de olmuyor. Okulların noksanlarını tamamlamak için özel ders, etüt ve dershane mekanizmaları devreye giriyor. Okullardaki hantal mekanizmanın yanında zaten dershane ve diğer alternatifler öğrencilere daha cazip geliyor. Bu noktada çaresizlik içinde kalan veliler sunulan tekliflerden birini ya da birilerini maddi durumlarının el verdiği ölçüde değerlendiriyorlar.

Düzenlemeler, eğitimcilerin eğitimini, kurumların niteliklerini artırmak ve eğitimdeki eşitsizliği ortadan kaldırmak noktasında uzun vadeli olmadığı sürece çocuklarımızın ve biz, velilerin işi zor gözüküyor.