10 yıl. Bir aksilik çıkmaz ise, doktorlar, bir şey doktoru olabilmek için 10 yıl okuyorlar. 20 yaşında girip hayatlarının yüzde 50’sini daha okulda geçiriyorlar. Misal, ben uyku tulumunda yaşar, o partiden bu partiye koşarken yaşıtım tıp öğrencileri kadavra kesip biçiyorlardı.

Bu bana inanılmaz geliyor. 10 yıl. Her gün kenara bir litre su koysalar 3,5 ton suları olur.

İlaç kongreleriyle tatil yapıp bol keseden ilaç yazarak herkesi birden memnun eden bir namussuz değilseniz bu eğitim 10 yılda bitmez de. Hep oku, hep takip et.

Bu kadar da değil. Doktorlar pek çok alanda insan evladının zor katlanacağı görüntüler, kokular, bağırtılara şahitlik ediyorlar. Üstelik bilumum ölüm / yaralanma ve sairden de sorumlu tutulmak, dayak yemek, tehditler… -Ki işin bu kısmı uçak kazalarından Newton’u sorumlu tutmaya benziyor.

Bu koşullar altında doğal olarak karşımızda nevrotik bir meslek grubu var. Hayatla oynayan bir insan türü.

Şunu demeye getireceğim: Bizlerle ilişkilerinin iktidar barındırmasını, kendiliğinden bir sıfır önde başlamalarını kısmen kabul edebiliyorum. Ama bu kadar. Sonrasında genellikle işler karmaşık hale geliyor.

Doktor seçmek, herkesin önemsediği birşey. Ama nereye kadar? Bir noktadan sonra bulduğumuzun iktidarına teslim olmuyor muyuz?

Bu yüzden kim her ne kadar önemsiyorsa daha fazla önemsemelidir.

Bir de hemen anlamak zor. Öksürene “öksürüyor bu”yu ben de derim. İşler karışınca çıkıyor ortaya doktorun kalitesi.

Çocuk doktoru seçmek daha da zor. Çünkü doktorun sadece iyi bir doktor olması yeterli olmuyor. İyi birisi olması, çocukları sevmesi, özellikle yenidoğan için anneyi rahatlatabilir olması da gerekiyor.

Ben kendi notlarımı yazıyorum.

Hamilelik esnasında başlayın çocuk doktoru arayışına. Ve doğmadan gidip görüşmekte fayda var.

Muhakkak diğer hastalarını bulun konuşun. Bulunurlar, bulununca hemen konuşurlar merak etmeyin. İnternetteki yorumlara çok güvenmeyin. Diğer anne babalara aklınıza gelen herşeyi sorun. Ama temel olarak günün her saatinde ulaşıp ulaşamayacağınızı öğrenin.

Pek çok çocuk doktoru ulaşılabildiğini iddia eder. Ama bir kısmı telefonunu açmayabilir, geri aramayabilir, probleminizi önemsiz bulup “şimdi bunun için mi aradın bu saatte” imasını ses tonuna sızdırmış olabilir. Müthiş konforsuzdur bu durum da. Bunları öğrenin.

Doktorun sakin yaradılışlısı makbuldür. Ama şüpheyi elden bıraktığı an kötü doktor olur.

Doktor dediğin her şeyi biliyormuş gibi yapmaz. Yüksek sesle tartışır. Kendini garantiye almak için görüşünü saklamaz. Size de akıl danışır. Kafasındaki doğrulara göre değil önündeki duruma göre karar verir.

Matematik hekimlik için şarttır. Ama hekimlik, matematik bir süreç değildir. Yaratıcılık, tecrübe, sezgi ve güncel bilgi gerektirir.

Bu kadarını başlamadan anlamaya olanak yok. Ama huylanırsanız doktorunuzu değiştirin. Her türlü ortamda buna hakkınız var.

İyi doktor kritik olmayan konularda yanılır da. Bizim doktorumuz misal, “Geç yürür geç oturur bu, çok uzun boylu çünkü” dedi. Teorik olarak haklıydı. Ama benim oğlan aynı gün oturdu. 10 aylıkken de yürüdü.

Kötü doktor kendisi tanrı, siz de kullarıymışsınız, onda da bir takım acayip gizemli bilgiler varmış ve biz faniler onu asla anlamazmışız gibi davranır. Oysa her şey herkese anlatılabilir.

İlk çocuk doktorumuz bana daha başta (sarılık için) günde yarım kilo tatlı yememi söyledi. Ve ben “Ama nasıl olur?” deyince bastı fırçayı: “Hanım hanım biz burada dahi çocuk yetiştiriyoruz dahi”. Sonra duvarda 9 yaşında bir çocuğun filan yaptığı bir resmi gösterip “Bu resmi 9 yaşında bir çocuğun yaptığına inanabiliyor musunuz?” dedi. Tatlı yemeyeymiş çöp adam çizecekti muhtemelen çocuk.

Biz de bastık gittik tabii.

Apar topar gittiğimiz (önceden yaptığımız listedeki) doktorumuz kan testi bile yapmadı. Çişini kontrol etti, tarttı, kontrol altında tuttu. Çocuğun konforunu önemsedi. Bizi sevdi, saçımızı okşadı.

Demek ki neymiş, kötü doktor dahi çocuk vaad edermiş. Sakın ha. Dahi edeceğim diye şebek eder ikinizi de.

Kötü doktor tartışmaya, anlatmaya, açıklamaya keyfi izin verdiği kadar açıktır. Rolleri değiştirmesine izin vermeyin. Doktorun keyfinden bize ne?

Antibiyotikle, alerjiyle, testlerle, akciğer grafisiyle ilişkisini ölçün. Bazısı pek sever bunları.

Doktorlar arasında yeni trend “antibiyotik sevmemek”. Ama pek çoğu öyle değil. Uyanık olun. Antibiyotik milleti çalışkandır. Antibiyotik milleti zekidir. Her yere sızarlar. Kötü doktorlar her minik tereddütte antibiyotik yazarlar.

Ama tabii çocuk bu. Bizdeki her organdan onda da var. Çocuk doktoru tek başına herşeyi bilecek diye bir şey yok. Demek ki neymiş? İşiniz bitmemiş.

Ta daa. Size kötü bir haberim var. İyi doktorların önerdiği doktorlar iyi çıkmayabiliyorlar. Alanının en iyilerinden bir profesör arkadaşımı bir KBB’ci arkadaşı ameliyat etti, az kalsın sağır oluyordu. Bütünüyle doktor hatası.

Yani her seferinde tekrar tereddüt etmek gerekiyor.

İhtiyaç duydukça uzmanlık alanlarındakilerle beraber takılın. Yani KBB problemlerini KBB’ciye, cilt problemlerini dermatoloğa (yahut allerji doktoruna), pipisini de üroloğa götürmek normal. Ama bu uzman doktorlar kendi alanlarına fazla kilitlenerek bakarlar. Bir KBB’ciye ateş ölçtüremezsiniz misal. Ölçmez. Haklıdır da.

Asıl doktorunuzla işbirliği içinde olun diğer uzmanlarla ilişkilerinizde. Konunun bütününü bilen odur sonuçta.

Şöyle ki, dermatolog cildi iyileştirmeye takar kafayı. Vereceği ilaçlar başka şeylere zararlı olabilir. Bunu daha az düşünür. Hemen kortizonlu merhem yazar, ciladır sadece misal. Yahut yağ bazlı nemlendirici verir. Halbuki su bazlı olması gerekir onun. Hatta yağ sürün der. Bize dediler. Olur mu hiç öyle şey?

Ne bileyim allerji doktoru bir diyet verir canına ot tıkanır tüyü bitmemiş bebenin. Banyosuna karışır. Keyfi kaçar.

Halbuki allerjisini iyi ederken keyfini de kollamak gerekir.

Herhangi bir sebepten dolayı rutin bir çocuk doktorunuz olamıyorsa haklarınızı iyi öğrenin. Örneğin herhangi bir şüpheye düştüğünüzde doktorunuzu değiştirebilirsiniz. Doktorunuza dilediğiniz soruyu sorabilirsiniz. Yukarıda yazan pek çok şey sizin için de geçerli.

Allah hastalık vermesin.