Kabızlık çocuk hekimlerinin en sık karşılaştığı yakınmalardan biridir. Genelde okul öncesi çocukların yüzde 3’ünde, okul çağındaki çocukların yüzde 2’sinde görülür. Özellikle mide-bağırsak-karaciğer hastalıkları ile uğraşan Gastroenteroloji Bilim Dalı polikliniğini oluşturan hastaların ise yüzde 25’i bu yakınma ile başvururlar.
Kalın bağırsağın görevi, herhangi bir gıda alımından sonra suyun emilerek, geri kalan posanın dışkı şeklinde makata doğru ilerlemesini sağlamayüzde ktır. Dışkı bağırsağın son kısmı olan rektuma geldiğinde tuvalete gitme ihtiyacı hissedilir. Rektum normalde boştur ve dışkının gelmesi ile dolmaya başlar. Bu dolum da tuvalet ihtiyacını uyarır. Normalde eğer tuvalete gitme olanağı yoksa veya tuvalete gitmek istenmiyorsa, dışkının rektumda tutulması mümkündür. Yani istemli olarak dışkının dışarı çıkması engellenebilir. Bu durumda tuvalet ihtiyacı birkaç dakika veya birkaç saat ertelenebilir. Eğer bu erteleme olayı sürekli ve uzun süre olursa, o zaman dışkı giderek rektumda birikip büyük ve kuru bir kitle haline gelecek, arada bir şiddetli karın ağrıları ile birlikte bir miktar dışkı kaçırılacaktır. Fazla miktarda dışkı birikimi, makatın açılmasına ve yukardan gelen daha yumuşak dışkının çocuğun istemi dışında kaçmasına yol açacaktır.
Bu aşamada çocuk artık normal dışkılama ihtiyacı hissetmeyi kaybeder, rektum iyice genişlemiş olduğundan giderek daha uzun aralıklarla ve daha hacimli dışkı yapar. Daha hacimli ve kuru kaka yaptığı için bir süre sonra makat ve/veya çevresinde çatlaklar oluşabilir. Bunun sonucunda, dışkılama sırasında kakanın üzerinde ince kırmızı çizgi veya dışkılama sonrasında kırmızı damlalar şeklinde kanamalar görülebilir. Bu çatlak oluşumu ağrılı kaka yapmaya yol açtığından bir süre sonra kısır bir döngü oluşur. Hasta ağrı nedeniyle dışkılamaktan korkar ve kaçar, giderek daha uzun aralıklarla ve daha zor kaka yapar. Bu durumdaki çocuğun yardıma ihtiyacı vardır, kendi başına bu süreçten kurtulması kolay değildir.
Dışkılama sıklığı yaş ile azalır. Anne sütü alan bebeklerde günde en az 2 dışkılama, karışık beslenen süt çocuğunda haftada en az 3 dışkılama, büyük çocukta haftada en az 2 dışkılama olmalıdır. Dışkılama sıklığı, 3-4 yaşındaki çocukların büyük çoğunluğunda (yüzde 96’sında) günde 3 kez ile haftada 3 kez arasında değişmektedir. Buna göre kabızlık tanımı haftada 3 defadan az dışkılama alışkanlığı olarak ifade edilmektedir. Ancak bunun yanında dışkı kıvamı ve dışkılamanın ağrılı olması önemli bulgulardır. Her gün bir kez dışkılayan, ancak çok ağrılı ve sert kaka yapan bir çocuk da kabız olarak değerlendirilmelidir. Altına kaka kaçırma (enkoprezis) ise istemli veya istemsiz olarak katı, yumuşak veya sıvı dışkının tuvalet dışında bir yere kaçırılması olarak tanımlanır. Çoğunlukla kronik kabızlık sonucu oluşur, ancak çok küçük bir hasta grubunda (yüzde 5 olguda) kabızlık olmadan enkoprezis görülebilir. Altına kaka kaçırma genelde 6-10 yaş arasındaki erkek çocuklarda görülür. Psikolojik veya organik nedenlere bağlı olabilir. Bu olgularda kabızlığın tedavisi yanında mutlaka psikolojik destek de gereklidir.
Kabızlığın nedeni olguların yüzde 95 gibi büyük bir kısmında fonksiyoneldir. Geriye kalan çok küçük bir bölümünde ise organik bir nedene bağlı olabilir. Fonksiyonel kabızlıklarda fizik muayene normaldir, başlangıçta hiçbir ileri tetkike gerek yoktur, çoğunlukla psikolojik faktörler veya diyet değişiklikleri uyarıcıdır. Aile içi yaşamda değişiklik olması, anne-babanın ayrılması, aileden birinin sürekli hasta olması veya ebeveynlerden birinin ölümü, kardeşler arasında geçimsizlik, okulda mutlu olunmaması kabızlığın başlangıcı için önemli psikolojik nedenlerdir. Bazı ilaçların da kabızlığa yol açtığı unutulmamalıdır. Aynı şekilde beslenme şekli ve diyet değişikliği de önemli uyaranlardır. Mamanın normalden az sulandırılması, tek tip beslenme şekli kabızlığa yol açabilir. Sadece diyetin düzenlenmesi ile kabızlıkların önemli bir kısmı çözülebilir. Kabız çocuklar genelde su içme alışkanlığı olmayan, protein ve karbonhidrattan zengin, katı ve lifsiz gıdalarla beslenen çocuklardır. Sebze, meyve, kuru fasulye, mercimek, ekmek lif içeren besinlerdir.
Organik nedenler içinde özellikle doğumsal bir hastalık olan Hirschsprung hastalığı önemli bir yer tutar. Ayrıca anüsün normal yerindan daha önde yerleşmiş olması da kabızlığa yol açar.
Tedavide önemli olan hasta ve yakınlarını olayın sanıldığı kadar dramatik olmadığına inandırmaktır. Bu güvenin sağlanması, dışkılama mekanizmasının anlatılması, hastanın eğitilmesi tedavinin ilk ve en önemli basamağını oluşturmaktadır. Bu arada gerekli diyet değişiklikleri yapılmalıdır. Her sabah aç karnına bir bardak su içilmesi, her yemekten sonra dışkılama hissi oluşmasa dahi tuvalete gidip 5-10 dakika oturma alışkanlığının yerleşmesi tuvalet eğitimi açısından önemlidir. Hastaların büyük kısmı bu aşamada tedaviye tanıt verir. Yanıt alınmayan kronik kabızlıklarda ise medikal tedavi düşünülmelidir. Bunun için öncelikle karın içindeki sert kakalar boşaltılmalı, sonra da bunların tekrar oluşmasını engellemek ve düzenli dışkılama için idame tedaviye geçilmelidir. İdame tedavide doktorun tavsiyesine göre verilen tedaviye en az 6 ay devam etmek gereklidir. Bu tedavilere yanıt vermeyen dirençli olgularda “biofeedback” ile dışkılama eğitimin yeniden öğretilmesi denenebilir. Organik nedenli bazı kabızlık tablolarında ise cerrahi tedavi gerekebilir.
Sonuç olarak kabızlığın sanıldığı kadar korkunç, dramatik, aile yaşam düzenini bozan bir hastalık olmadığını bilmek, çoğunluğunun hiçbir organik nedene bağlı olmaksızın bir takım davranış şekilleri ile düzeldiğini kabul etmek önemlidir.
kabızlığın bir nedeni de (hocamız kabızlık dersinde anlatmıştı) çocukların büyüklerin tuvaletine oturmalarıdır…hocamız demişti ki (kaka yapabilmemiz için ayaklarımız yere basmalı, havada yapılmaz :))) )