Tıbbi açıdan kadının kanaması durduktan ve doğuma veya sezaryene bağlı yara iyileşmesi tamamlandıktan sonra cinsel ilişkide bulunulmasında sakınca yoktur. Bu da doğumdan sonra ortalama 4–6 haftalık bir dönemi kapsar. Bu dönemde eşler birbirinden uzak durmamalı fiziksel ve duygusal yakınlığı sürdürmelidirler. Eşlerin birbirlerine sarılıp okşamaları, duygu ve düşüncelerini paylaşmaları yapılacak en güzel davranıştır.

Emzirme ve doğumun etkisi ile gebelik şansı azalmakla birlikte güvenilir bir doğum kontrol yöntemi doğumdan 1.5 ay sonra kullanılmaya başlanmalıdır. Bu dönemden sonra cinselliğe başlanılabilr. . İlk başlarda vajende eskiye oranla bir kuruluk görülebilir. Bunun nedeni özellikle emziren kadınlarda yüksek prolaktin hormonunun bazen cinsel istekte azalma ve vajinada kuruluk yapabilmesidir. Kuruluk vajinal jellerle giderilebilir. Doğum ve bebek bakımının kadın için son derece yorucu olması nedeniyle doğum sonrası ilişki sıklığında azalma beklenen bir durumdur. Ancak doğum sonrası depresyon veya başka bir sorun eklenmediğinde genellikle doğumdan 3 ay sonra gebelik öncesi cinsel ilişki sıklığına dönülmektedir. İsveç’te yapılan bir çalışmada çiftlerin doğumdan 6 ay sonraki cinselliğini inceliyor. Buna göre en sık görülen cinsel aktivite miktarı ayda 1 veya 2 olarak belirlenmiş. Buna en büyük neden olarak çiftler ve özellikle kadınlar “cinsel aktivite için çok yorgun olduklarını” söylüyor. Bebeğin bakım ihtiyaçları azaldıkça, uykusu düzene girdikçe cinsel aktivitenin de normale dönmesi bekleniyor.

Etken olan bir başka faktör ağrı duyulmasıdır. Emziren annede meme başı tahrişi ve normal doğuran annede epizyotomi bölgesindeki ağrı problem oluşturuyor. Doğumdan sonraki 6. ayda da devam eden ağrılı cinsel ilişki görülme sıklığı normal ve vajinal yırtık olmaksızın doğuranlar ile sezaryan ameliyatı ile doğuranlarda yüzde 3-4 iken, ileri düzeyde vajinal yırtık veya kesi ile doğum yapanlarda yüzde 11-14 olarak bulunmuştur. Estetik kaygılar yüzünden kendini beğenmeyen kadının sevişme sırasında zihnini sürekli bedeniyle meşgul etmesi cinsel ilişkiden zevk almasını önlüyor. Bunun yanı sıra eşini eskisi kadar bakımlı bulmayan erkek de cinsel yaşamdan uzaklaşıyor Doğum sonrasındaki değişimler en çok kadını etkiliyor demek hiç de yanlış olmaz.

Doğum, başta cinsel isteksizlik olmak üzere, disparoni ve vajinismus gibi önemli pek çok soruna yol açabiliyor. Aslında bu durumdan kadınlar kadar olmasa da erkekler de etkileniyor. Onlar da yeni bir düzene alışmaya çalışırken cinsel yaşamlarında sorunlar başlıyor. Cinsel isteksizlik ve ereksiyon kaybı, doğum sonrasında erkekler arasında en sık görülen cinsel sorunları oluşturuyor. Doğumun ardından geçirilen uykusuz geceler, iki üç saatte bir tekrarlanan emzirme işlemi, bebeğin sık sık hastalanması derken ailenin yaşantısı tam anlamıyla altüst olabiliyor. Bununla birlikte o güne dek sadece birbirine odaklanan çiftler, doğumun ardından neredeyse tüm ilgiyi çocuğa yöneltiyor. Bir yandan yeni bir yaşama uyum sağlamaya çalışmanın gerginliği, bir yandan da eşinden eskisi kadar ilgi görememenin yarattığı sıkıntı cinsel isteksizliğin oluşmasına yol açıyor. Disparoni, kadında cinsel ilişkiye yineleyici biçimde ya da sürekli olarak genital ağrının eşlik etmesi şeklinde nitelendiriliyor. Bu sorundan yakınan kadınlar, acının verdiği korkuyla ilişki kurmaktan kaçınıyor. Hatta ağrının çok şiddetli oluşması, vajinismusa bile yol açabiliyor. Doğum sonrasında gelişen disparoninin en önemli nedeni ise, doğum sonrası kadının sağlığına tam kavuşmadan cinsel ilişkiye girilmesi. Bunun yanı sıra bir diğer neden cinsel isteksizlik sorunu yaşayan kadınlar ilişki sırasında uyarılma sorunu yaşadıkları için vajinal bölgelerinde yeterli ıslanma oluşmuyor. Vajinadaki kuruluk da disparoniye, yani ağrılı cinsel birleşmeye yol açıyor. Bunun sonucunda cinsel isteksizlik daha da şiddetleniyor ve böylece bir kısır döngü oluşuyor. Vajinusmus ise vajinal kasların, penisin içeri girmesine engel olacak kadar sıkı şekilde kasılması olarak nitelendiriliyor. Erkeklerde ortaya çıkan cinsel sorunların kaynağında da yeni hayata uyum sağlamak, kadının bedenindeki değişimler, cinsel bölgelerin imajının değişmesi gibi faktörler rol oynuyor. Ancak doğum sonrasında ortaya çıkan cinsel sorunlar erkeklerde kadınlara oranla çok daha nadir görülüyor.

Bu dönemde çiftlerin özellikle erkeğin eşine şefkat, ilgi, sevgi ve anlayış ile yaklaşması, beğenisinin devam ettiğini belli etmesi, kadının ise bu geçiş döneminin özelliklerini bilerek eski haline döneceğini, sorun olmadığını bilmesi gereklidir.

Kaynak: Draligus