Bebeğin başından poposuna olan uzunluğu yaklaşık 30 cm’ye, boyu 44 cm’ye ulaşmıştır. Ağırlığı ortalama 1900 gram olmuştur.
Fetüsün başı hızla büyümektedir; çünkü beyin hızla gelişmektedir. Çok sayıda sinir hücreleri ve kavşak bölgeleri (sinapsis) oluşur. Bebeğin beyni ile bedeni arasındaki iletimi sağlarlar.
Bebek, bu haftalarda solunumla koordineli bir şekilde emme ve yutma hareketlerini gerçekleştirir.
Birçok kemiği sertleşmesine rağmen kafatası hala esnek ve tam anlamıyla birleşmemiş. Bu, kemiklerin yumuşak ve rahat hareket ederek birbirleri üzerine kaymaları doğumun kolaylaşmasına yardımcı olacaktır. Fetüs erkek ise testisleri karnından skrotuma doğru iner. Bazen bir ya da iki testis doğumdan sonra bile yerine yerleşmemiş olabilir (inmemiş testis).
Amnion sıvısı hamilelik döneminizdeki en üst düzeyine ulaşmıştır. Amniyon sıvısının varlığı hem bebeği dış ortamın etkilerinden, travmalardan korumaktadır hem de bebeğin akciğerlerinin ve diğer dokularının gelişimi açısından çok önemlidir. O nedenle kontroller sırasında ultrason yapan doktor tarafından amniyon sıvı miktarı gözlenir ve kaydedilir. Amniyon sıvısı bebek tarafından yutulur ve kanına karışır. Daha sonra böbreklerden süzülerek bebeğin idrar yapması ile tekrar dışarı atılır.
Bebeğin amnios suyunun az olması (oligohidramnios), amnios sıvısının miktarının iki litreden az olmasıdır. Ancak ultrason ile amnios sıvısının toplam hacmini ölçmek mümkün değildir. Bunun yerine, karnın dört bölgesinden yapılan ölçümler beş cm’nin altında saptanırsa bebeğin sularının az olmasından (oligohidramnios) bahsedilir.
Sıklıkla nedenleri; bebekte böbrek ve idrar yolları yapısında bozukluk (amnios mayisini oluşturan en önemli şey bebeğin idrarıdır), bebeğin normal doğum zamanının geçmesi (plasenta (bebeğin eşi) yaşlanır, bebeğe giden kan azalır, bebek az idrar çıkarır), bebekte gelişme geriliği, bebeğin sularının gelmesi’dir. Ancak bir kısım vakada herhangi bir neden bulunamaz. Bebek için ciddi bir durumdur. Amnios mayi bebeğin akciğer gelişimi için önemli bir unsur olduğundan bu bebeklerde akciğer gelişimi gecikir. Rahim içinde bebeğe kalan alan azalacağından kordon sıkışabilir ve bebeğin kalp atışlarında bozulma saptanabilir. İleri derecede su azalmış ise bebeğin kemiklerinde eğrilikler de tabloya eklenebilir. İzleyen hekim doğum ya da yakın izlem kararını duruma göre verebilir.
Özellikle daha önce doktor takipleri sırasında bebeğin eşinin (plasenta) doğum kanalının girişini (rahim ağzını) kapattığı konusunda uyarılan anne adayları dikkatli olmalıdırlar. Bebeğinin eşinin rahim ağzını kapattığı bu duruma ‘plasenta previa’ denir. Rahim ağzı da artık doğuma hazırlanmaktadır. Bu anne adayları bu haftadan başlayarak önlerindeki birkaç hafta içerisinde açık kırmızı kanama ile karşılaşabilirler. Bu durumda doktorları ile hemen bağlantıya geçip muayene olmaları gerekmektedir.
Bebeğin akciğerlerinin tam olarak gelişiminin tamamlanmadığı bu dönemde doktorun amacı, anne adayını takibe alarak kanamasını kesmek ve bebeği biraz daha anne karnında bekletmeye gayret etmek olacaktır. Kanamanın durmadığı durumlarda acil sezeryan gerekebilir. Kanama durdurulsa bile bu bebeklerin doğum kanalına geçişi bebeğin eşi (plasenta) tarafından engellendiğinden bu anne adaylarının normal doğum şansı bulunmamaktadır. Anne adayları belli aralıklarla kontrollere çağrılacak ve uygun zamana sezeryan randevusu verilecektir.
Daha önce myomektomi ameliyatı olan, daha önce sezeryan olan, ikiz gebelik taşıyan, doğum sayısı fazla olan anne adaylarında plasenta previa görülme ihtimali artmıştır.
Progesteron ve relaxin hormonlarının salgılanmaya başlanması ile anne adayının düz kaslarındaki gevşemeye eklemlerindeki yumuşama ve gevşeme de eklenir. Eklemlerdeki bu yumuşama özellikle sabit kemiklerden oluşmuş ve doğum sırasında bebeğin içerisinden geçeceği leğen kemiklerini de (pelvis kemikleri) etkilemektedir. Böylece leğen kemikleri (pelvis kemikleri) bebek içerisinden geçerken bebeğe zarar vermeden esnemeye izin verecektir. Bunun yanında kemikler arasındaki bu gevşeme anne adaylarının yürüyüşlerinde de değişikliğe neden olur. Halk arasında ördek benzeri bir yürüyüşten bahsedilir. Anne adayı elleri belinde, karnını öne çıkararak ve bacaklarını normalden fazla açarak yürümeye başlar.
Bu haftalarda el ve parmaklarda uyuşma ve karıncalanma hissedilebilir. Bedenin sıvı tutulumundan kaynaklanan bu uyuşmalar doğumdan sonra zamanla kaybolacaktır. Çok rahatsız ediyor ise hekime başvurmalıdır.
Özellikle ilerleyen gebelik haftalarında hafif şiddette ödem normalken, şiddetli baş ağrısı, gözde sinek uçuşur tarzda ışık demetlerinin uçuşması, kısa sürede hızlı kilo alma ve vücutta şişme olması (özellikle yüzde), karında şiddetli bir ağrı olması, bulantı ve kusmanın olması durumunda hiç beklemeden hiç beklemeden hekime başvurmalıdır. Çünkü bu belirtiler geç gebelik döneminde görülen, anne ve bebek açısından oldukça ciddi sonuçları olan “preeklampsi”nin belirtileri olabilir. Preeklampside annenin tansiyonu yükselir tüm vücutta ödem olur ve idrara bol protein çıkar.
Gebelik gelişiminde 34. hafta
Bebeğin başından poposuna olan uzunluğu yaklaşık 31 cm’ye, toplam uzunluğu 45 cm’ye ulaşmıştır. Ağırlığı ortalama 2100 gram’dır. Üçüncü trimester başından itibaren (28. hafta) haftada yaklaşık 100 gram alan bebek artık haftada 150-250 gram alacaktır.
Bebek tamamen yeni doğan gibi hareket etmeye başlar. Solunum hareketleri düzenlidir. Gözleri uyanıkken açık, uyurken kapalıdır. Siz de uyku saatlerinin belli bir düzene girdiğini fark edersiniz. Göz kırpmayı öğrenir.
Yeri daralan bebek doğum öncesi duruşunu almaya başlamıştır. Boyun öne doğru bükülmüş, çene göğüs kafesine yaslanmıştır. Bacaklar bağdaş kurar gibi dizlerden bükülmüş, dizler iyice karına doğru çekilmiştir. Kollar da dirseklerden bükülmüştür. Bu duruşa ‘fleksiyon postürü’ denir. Bebek sıklıkla sırtını annenin sol tarafına dayamıştır. İlk gebelikte baş pelvis girimine yerleşir ve doğum kanalına baskı yapar. Böylece kasık bölgesinde sürekli bir dolgunluk hissi olur ve anne adayı sık sık idrara çıkma ihtiyacı hisseder.
El tırnakları oluşumu tamamladı: Doğmadan önce bile yüzünü tırmalayabilir.
Erkek bebeklerin testisleri tamamen skrotum (testis torbaları) içerisine inmiştir.
Anne kanındaki antikorlar bebeğe transfer olur. Bu korunma sistemi doğuma kadar oluşur. Bu antikorlar doğum sonrası emzirme dönemi de hastalıklara karşı bebeği koruyacaktır.
Ağırlaşan ve büyüyen rahim nedeni ile oluşan kasık ağrısı, bel ağrısı, mide yanması, bacaklarda şişlik gibi şikayetlere artan kilolar nedeni ile hareket etmekte zorlanma, uykusuzluk da eklenmiştir. Buna rağmen tamamen hareket kısıtlamak özel durumlar dışında (çoğul gebelik, erken doğum tehdidi gibi) önerilmez.
Hafif yürüyüşler ve mümkün ise yüzme kendini daha iyi hissetmeyi sağlayabilir. Yatmaya yakın saatlerde yemek yenmemesi, kafeinli içeceklerden kaçınılması ve ılık bir duş alınması kaliteli bir uyku uyumaya yardımcı olabilir. Uyku pozisyonu tercihen sol yan olmalıdır. Bacak arasına rahatlatacak bir yastık konulması iyi olur.
“Braxton-Hicks kasılmaları” artmaya başlamıştır. Bu kasılmalar bir nevi doğum antrenman ağrılarıdır. İlerleyen haftalar ile birlikte ellerde ve ayaklarda hafif şişlikler olabilir. Ayakları yukarı tutup istirahat etmek tuzlu yeme alışkanlığı var ise tuzu azaltmak yararlı olur. Ancak şişler hızla artıyor ise hekime başvurmak için acele etmelidir.