Evlerde beslenen hayvanların, çocukların psikososyal gelişiminde önemli bir rol oynadığı herkesçe kabul edilen bir gerçektir. Çocuklarımız, çoğu zaman ev hayvanlarını evin, ailenin bir ferdi gibi görmeye başlamakta; iletişim kurmak, sorumluluk almak gibi konularda çektikleri zorlukları daha kolayca aşabilmektedirler. Oyun arkadaşı olan bir ev hayvanı, zamanı gelince bir bakıcı ya da bakıma muhtaç bir kardeş, sorunların veya sevinçlerin paylaşıldığı bir sırdaş olabilmektedir. Ayrıca bir hayvanın sorumluluğu verilen bir çocuk, gün içinde yapacağı şeyleri düzenlemeyi öğrenmekte ve planlı yaşamaya alışmaktadır. Böylece gün içinde yapacağı şeyleri sıraya dizen çocuk, ders çalışmak, odasını toplamak gibi sorumlu olduğu diğer görevlere de gün içinde zaman ayırmayı öğrenecektir.

Aksi bir sebep olmadığı takdirde çocuklarımızın, evde bir ev hayvanının sorumluluğunu alarak büyümesini

Fotoğraf: Ayşenur Karabacak, Mankenler: Balım ve Hakkı

önermekteyiz. Çocuklu ailelerin evlerinde hayvan beslemelerinin uygun olmayacağı durumlar tamamen örneklere özel olsa da, kabaca çocuğun (veya ev hayvanının) fiziksel veya psikolojik sağlığını olumsuz etkileyecek durumlar olarak sınıflandırılabilir. En sık karşılaştığımız durumlar çocuğun hava yollarındaki hassasiyet ( örn: astım veya hayvan tüyüne allerji),ev hayvanının tüyü veya salgıların nedeniyle oluşan döküntüler, çocuğun ev hayvanından korkması veya hayvana saldırganlık göstermesi.

Evdeki dostlarımızdan nadiren de olsa çeşitli enfeksiyon hastalıkları kaynaklanabilmektedir. Bu enfeksiyon hastalıklarından bir tanesi psitakozdur. Temelde kurumuş kuş dışkılarının bulunduğu yerdeki havanın teneffüs edilmesiyle bulaşır. Etken ajan ,chlamydia psittacidir. Yüksek ateşle seyreden zatürreye yol açabilir. Alınacak önlemler arasında, hastalık taşıyabilecek muhabbet kuşu, papağan gibi kuşların ilgili kurumlarca denetimi başta gelmektedir. Ebeveyn olarak yapabileceklerimizin arasında hasta kuşların ev hayvanı olarak seçilmemesine dikkat etmek, bir veteriner hekimin denetiminde olan yerlerden kuşları almak sayılabilir. Yüksek ateş, kuru veya balgamlı öksürük, göğüs yan ağrısı, balgamda renk değişikliği olan çocukların bir çocuk hastalıkları doktoruna götürülmesi gerekmektedir.

Özellikle kedilerden, ama daha düşük oranla köpek, büyük ve küçük baş hayvanların ısırması, tırmalaması, salya ve diğer salgılarından geçebilen başlıca iki hastalık mevcuttur. Bunlardan bir tanesi tıp dilinde pasteurella multicida denilen enfeksiyonudur. Isırığın veya bahsedilen diğer yollarla bulaşma yerinin olduğu bölgede sınırlı abseden, kemik ve eklem enfeksiyonlarına,beyin zarı enfeksiyonlarından, yaygın vücut enfeksiyonlarına kadar çeşitli derecelerde hastalık yapan bu mikrop, en sık, 24 saatten kısa sürede gelişen , akıntılı iltihaplarla kendini gösterir. Yine köpeklerin ve daha sıklıkla kedilerin tırmalaması, ısırması, salya ve diğer salgılarının kana kolay geçebilecek noktalarla( örn: gözler, ağız, yaralar) teması yoluyla bulaşan “kedi tırmığı hastalığı”ndan bahsedebiliriz. Çocuklarla temasları daha fazla olduklarından yavru kedilerden bulaşma ihtimali daha fazladır.Bu sebeple bu tip enfeksiyonlar daha çok yaz ve sonbahar aylarında rastlanmaktadır. Vücudun bir bölgesinde kabuklu bir iltihap ve ona yakın bir yerde bir hafta sonra oluşan ve üç haftadan fazla sürebilen ağrılı lenf bezi ( Örn:elde iltihap, koltuk altında ağrılı beze bulunması.) ile kendini gösterebilir. Bu tip şikayetleri olan çocuklarımızın bir hekime göstürilmesi gerekmektedir.

Fotoğraf: Ayşenur Karabacak, Mankenler: Balım ve Tripod

Ev hayvanlarımızın veteriner hekimler tarafından takibi çocuklarımız açısından çok önemlidir. Aşılanması gereken ev hayvanlarının aşı takviminin ihmal edilmemesi gerekmektedir. Hepimizin bildiği gibi bu açıdan akla ilk gelen aşı kuduz aşısıdır. Aşısı ihmal edilmiş memeli hayvanla teması olan bir çocuk her zaman kuduz tehdidi altında olacaktır. Evden çıkmayan bir kedi veya köpek, evde yakalayacağı bir fareden, balkonda bulacağı yarasa veya fare cesetlerinden kuduz kapabilir.

Aşılar konusunda önemli bir nokta da, tıp dilinde ismi “toksoplazmosiz”olan hastalıktır.Kedi dışkısıyla temas veya bunlarla teması olan hayvanların etlerin yenmesiyle bulaşan “toksoplazma gondii” isimli mikrop, toksoplazmosiz hastalığının yanısıra özellikle gebelik zamanında büyük önem taşımaktadır. Gebelik esnasında kedi dışkısıyla temas ile bulaşan mikrop yeni doğacak bebekte daha ana rahminde geri dönüşü olmayan kalıcı körlük, beyin enfeksiyonu gibi hastalıklara veya düşüklere sebep olabilmektedir. Kedilerimizin toksoplazma aşılarının tam olmasına dikkat etmeliyiz. Gebelik sırasında kedi dışkısıyla temas kesinlikle olmamalıdır. Yemeklerde kullandığımız etlerin tam pişirilmesine de dikkat edilmelidir.

Kedi ve köpeklerimizin dışkılarının çocuklarımızda oluşturduğu bir hastalık da “ visseral larva migrans” denilen , “toxocara catii ve canis” isimli parazitlerin oluşturduğu ateşli hastalıktır. Özellikle toprakla oynayan çocukların el hijyeninin eksik olduğu durumlarda elin ağıza götürülmesiyle oluşur. En tehlikeli şekli gözlerin tutulmasıdır. Önlem için dikkat edilecek en önemli husus, çocukların ellerinin temizliğidir.