32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda, Günışığı Kitaplığı tarafından düzenlenen “Eğitimde edebiyat yasakları ve şikâyet konusu olarak kitap” panelinde Türkiye’nin önemli gündem başlıklarından biri olan sansür, eğitim ve edebiyat bağlamında tartışıldı.
Panelde çocukları ve gençleri edebiyatla “yasaksız” buluşturmanın yolları arandı.
John Steinbeck’in ahlaki bulunmayan Fareler ve İnsanlar’ı; veli şikâyetlerine konu olan José Mauro de Vasconcelos’un Şeker Portakalı ve Muzaffer İzgü’nün Zıkkımın Kökü kitapları; İslam’ı aşağıladığı ve müstehcen olduğu gerekçesiyle şikâyet edilen Amin Maalouf’un Semerkant’ı, eserleri soruşturma konusu edilen, değiştirilen ve eksiltilen Yunus Emre, Melih Cevdet Anday, Edip Cansever, Zeynep Cemali gibi birçok yazar ve şair hatırlatıldı.
Metis Yayınları’nın kurucularından Müge Sökmen, edebiyattaki yasakların Türkiye’de özellikle 1980’den sonra başladığını; ancak günümüzde şaşılacak denli normal karşılanabildiğini ve hatta artık, kitapların henüz yayımlanmadan bile yasaklandığını vurgulayarak “Bize çocukluğumuzdan itibaren, kötülüğün ‘dışarıda’ olduğu öğretiliyor; o yüzden içimizdeki kötülükle savaşmayı öğrenemiyoruz. İşte, edebiyatın rolü tam da burada ortaya çıkar. Edebiyat, kötülüğümüzle bizi karşılaştırıp, onu terbiye etmemize yardımcı olur.” dedi.
Son yıllarda devlet sansürünün yerini özgürlükler ve haklar konusunda daha derin yaralar açabilecek toplumsal sansürün almakta olduğunu düşündüren panel, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve medya gibi toplumun kültür altyapısına etki eden güçlerini de, yazarları ve yayınevleriyle yayıncılık sektörünü de cesaret ve kararlılıkla sansüre karşı çıkmaya davet çağrısıyla noktalandı.