İsimler vardır anımsatır birbirini:

Ceylan Önkol, Medeni Yıldırım, Berkin Elvan…

Öldürülen çocukların annelerinin sözleri, soruları kısadır ve alabildiğine de ağırdır:

“Ceylan’ımın kime zararı vardı? Neden öldürüldü? Ben şimdi kızımın ölümüne neden olanı nasıl bulacağım? Kime hesap soracağım? Sadece hayvanları otlatıyordu. Başka bir suçu yoktu. Daha 12 yaşında ve onu paramparça olmuş bir şekilde gördüm. Ben buna nasıl dayanacağım? Kızımızın hesabını kim kimden soracak? Neden çocuğum durduk yere öldürüldü?

Ceylan Önkol 28 Eylül 2009’da Lice’de öldürüldü. Güvenlik gerekçesiyle savcının ve uzmanların gitmediği olay yerinde, Abalı Karakolu’nda bir imama ve köylüye verilen kamerayla çekim yaptırıldı. Saatlerce yerde kalan Ceylan’ın cansız bedeni yakınlarınca karakola götürüldü. Karakolda acele otopsisi yapıldı. Ceylan’ın otopsisini hastanede görev yapan bir temizlikçiyle Lice adliyesinde görevli bir memur yaptı. Ceylan’ın ağabeyi Rıfat Önkol ise savcı ve doktorun “can güvenliğimiz yok” gerekçesiyle köye gelmediğini belirterek yetkililere seslendi: bizim değerimiz yok mu? Önce belirlenemeyen bir cismin patlaması sonucu öldüğü iddia edilen Ceylan Önkol için daha sonra da bilgi kirliliği yaratılarak Ceylan’ın elindeki tahrayla askeri mühimmata vurduğu ve merminin patlamasıyla öldüğü açıklandı. Ceylan Önkol için açılan davada kamu adına soruşturmaya gerek duymayan yargı, hiç kimseyi suçlu bulmadı. Ceylan öldürüldüğünde dönemin Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu ‘olayın çok büyütülmemesi gerektiği’ konusunda gazetelere röportaj verirken devlet tarafından öldürülenlerin isimlerinin yanında yaşlarını gösteren rakamların olduğu uzun listeye Ceylan’ın da ismi ve yaşı eklenmişti.

Ceylan Önkol 12 yaşında Lice’de öldürüldüğünde akıllarımızda en çok Ceylan’ın gözleri kaldı. Ceylan’ın gözlerine baktığında kim ne hissediyordur? Alabildiğine açılmış olan gözlerinde katillerini görmüş gibi bakıyor bazen, bazen de o anı tekrar yaşar gibi ya da içimizde bir yere ‘hesabımı sorun’ der gibi. Ceylan Önkol’un öldürülüşü tıpkı yüzlerce yaşıtının alenen öldürülüşü gibi toplumun geniş bir kısmının içini acıttı, hepimizin yumrukları sıkıldı.

Lice, birkaç yıl sonra bir çocuğunu daha verdi toprağa, Medeni Yıldırım. Ceylan öldürüldüğünde 14 yaşında olan Medeni Yıldırım muhtemeldir ki ilçesinde öldürülen kardeşi için göz yaşı dökmüştü ya da sokaklara çıkmıştı Ceylan’ın katillerinden hesap sormak için. Birkaç yıl sonra Ceylan’ın ölümüne sebep olan askeri karakolların kaldırılması için gittiği yürüyüşte o da Ceylan gibi bilinmeyen bir cisimle, nereden geldiği belli olmayan bir mermi ile yaşamını yitirdi ve o da tıpkı Ceylan gibi hesabının sorulması için sokaklardaki milyonlarca isyancının hafızasına kazındı.

Haziran İsyanı boyunca atılan binlerce biber gazından doğrudan etkilenen, polis şiddeti karşısında psikolojik sorunlar yaşayan binlerce çocuk, göz altına alınan onlarca genç, akrepte dövülen çocuklar gündem oldu. Ceylan Önkol öldürüldüğünde Diyarbakır Valisi olan İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Haziran İsyanı’nda yaralanan, gözünü kaybeden, yaşamını yitiren insanlara saldıran polsilere saldırın emrini verirken bu kez de başka bir çocuğun, Berkin Elvan’ın yaşamına kast etti. 16 Haziran 2013’te Okmeydanı’nda ekmek almak için evden çıktıktan kısa bir süre sonra polisin attığı gaz bombası fişeği ile yaralanan ve yüz günü aşkın süredir ‘uyuyan’ Berkin Elvan’ın yüzü kazındı bu kez akıllara. 14 yaşında olan Berkin Elvan şimdi ‘uyuyor’ ve her gün milyonlarca insan Berkin’e ‘uyan’ diyor. Uyan ki senin yaşadığını, direndiğini göremeyen yaşıtların, arkadaşların için de ‘umut’ ol!

Çekirdek Çocuk’un yazısı radikal‘de yayımlanmıştır.