1. Ayakkabı: Ayakkabı, sadece zorunlu olarak koşullar gerektirdiğinde giyilir. Bu durum özellikle yürümeyi yeni öğrenen çocuklarda çok önemlidir. Bebek yürümeyi özgürce öğrenmelidir, her türlü ayakkabı onun yere sağlıklı basmasını engelleyecektir. Zorunlu koşullar dışında iki yaşına kadar asla ayakkabı kullanılmamalı ve zorunlu koşullar dışında ayakkabı ve çoraplar çıkarılmalıdır. Ayakkabı giyilecekse amaç yürürken ayak tabanının yerdeki objelerden zarar görmesini engellemek olmalıdır.

2. Yürüteç: Yürüteç, çocukları oyalar. Anne babalar da oyalanmış çocuğa bayılır. Bundan başka bir sebebi yoktur bu zararlı cihazın kullanılmasının. Yürüteç, yasaklanmalıdır.

  • Kazalara açıktır.
  • Bebek, yürüteçle yürümez. Kendisini ileri ittirir. Bu da yalan yanlış bir öğrenme ve manasız bir kolaycılık sonucu yürümeyi geciktirir (simit, kolluk da yüzmeyi geciktirir).
  • Omurga eğriliklerine yol açabilir. Kalçalarda bir problem varsa arttırabilir.

3. Sıcak: Türkiye normalin üzerinde sıcak tutulan bir yerdir. Bu da pek çok açıdan zararlıdır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün oturma odası için koyduğu standart sıcaklık 21 derecedir. Örgüt diğer odalar için ise 18 dereceyi uygun görüyor. Olması gereken nem oranı ortalama %65′tir. Eğer bu oran %15-20′ye düşerse oda içindeki solunan hava sert ve kuru bir duruma geçer. Soluk borusu dışarıdan alınan havadaki zararlı maddeleri süzemediğinden havayı aynı şekilde akciğerlere gönderir. Larenjit, faranjit ve bronşit gibi hastalıklarla boğaz kuruluğu gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar. Ayrıca odadaki nem oranının eksikliği vücuttaki su miktarının azalmasına ve derinin kurumasına yol açar. Bu, bakteri ve mikropların üremesi için ideal bir ortam oluşturduğundan alerjik hastalıklara, astıma ve vücutta ağrılara neden olur.

4. Antibiyotikler: Antibiyotikler hayat kurtarır. Sadece lazım olduklarında. Şu basit gerçek çok sık unutulur: Antibiyotikler, sadece bakterilere karşı işe yararlar. Virüsler, mikroplar uzmanlık alanlarına girmez. Ayrıca antibiyotikler sadece özel durumlarda önleyici amaçla kullanılır. Asıl olarak tedavi edici ilaçlardır. Bakterileri yok ederken yararlı / yararsız ayrımı da yapmazlar tabii.

5. AVM’ler: Cevahir AVM açılırken, “Avrupa’nın şehir merkezindeki en büyük AVM’si” diye hava attılar. Kimse, “Yahu bu diğer Avrupa memleketleri niye yapmamış böyle birşey?” diye sormadı. Türkiye’de mesire yeri muamelesi yapılan AVM’ler, sosyal hayatı güdükleştirici yerler olmaları bir kenara zararlı beslenme alışkanlıklarını körüklemeleri, mikrop / virüs alış verişine uygun klimaları ve yapay ortamlarıyla muhakkak çocukların uzak tutulması gereken yerler.

6. Plastik: Plastiği hayatınızdan tamamen çıkarmak mümkün değil tabii. Pet olmasın diye aldığınız tetra pakların içi de plastik kaplı. Hem de BPA’lı. En azından sıcak yiyecek içecek kullandığınız şeylerden uzak tutun. Cam ya da teneke malzemeler var pek güzel. Giysilerde ise boşverin polar battaniyeleri sentetik giysileri. Pamuklu, yün, keten… Doğal giysileri tercih edin.

7. Çok eşya: Cicili bicili bebek odaları büyükler içindir. Bebeklerin gözleri bile yeterince iyi görmezken o odaları süslemek ancak alerjiye davetiye çıkarmaktır. Hele o püsküllü tüllü yatak takımları, her yerinden bir şeyler sarkan yataklar, örtüler örtüler… Bebek odasında hiç eşya olmaması en güzelidir. Çocuk odasında da minimum olmalıdır. Perde bile ancak gereksiz ışıkları içeri almayacak kadar kullanılmalıdır.

8. Şeker: Çocuklarınız at değildir. Onları şekerle ödüllendirmeyin. Şeker bütünüyle anlamsız bir enerji kaynağıdır. Ne kadar geç tanışırsa, ne kadar az tüketirse o kadar iyidir. Keçiboynuzu unu, pekmez gibi bir çok alternatif mümkündür. Lakin tatlandırıcılar da en az şeker kadar riskli şeylerdir.

9. TV: Bu hayatta çocuklara zararlı şeylerin pek çoğu kendisine zaman açmak isteyen ebeveyn alışkanlıkları yüzünden oluyor. Koyun bir müzik kanalı, “oyalansın”. Baby TV dahil olmak üzere televizyona dair neredeyse her şey çocuklar için zararlıdır. Arada bir seyredilen çizgi filmden bahsetmiyoruz, “oyalamak için TV karşısına dikilen çocuk/bebekten bahsediyoruz. TV’de çok ve anlamsız, karmaşık uyaranlar vardır. Haddinden fazla uyaran zararlıdır. Evdeki durağanlıkla TV’deki uyaranlar arasında gidip gelen çocuğun nörolojik gelişimi etkilenir.

 

Bu yazı, Uzuncorap.com editörlerinden Leyla Akın tarafından Prof. Barbaros Ilıkkan ve Uz. Dr. Demet Yardımcı Ilıkkan kılavuzluğunda hazırlanmıştır.