Yıllardır psikologlar ve pek çok başka bilim dalından araştırmacılar annesiyle kurduğu ilişkinin çocuğun geleceği için ne kadar önemli olduğunu anlatım durdular. Bu araştırmalar, toplumdaki genel bir önyargıyı doğrular nitelikteydi. Çocuğun mutluluğu ya da mutsuzluğu annenin sorumluluğu altındaydı sanki…
Ancak son yıllarda, giderek artan sayıda araştırmacı çocuğun üzerinde babanın nasıl bir etkisi olduğunu, daha doğrusu babayla çocuk arasındaki ilişkilerin önemini araştırmaya başladı. Bu biraz da değişen ebeveynlik algısının sonucu demek yanlış olmayabilir.
Connecticut Üniversitesi’nden Ronald Rohner, “Son zamanlarda yaptığımız araştırmalar babaların çocuklar üzerinde çok önemli bir etkisi olduğunu, hatta kimi durumlarda babanın rolünün anneninkinden daha belirleyici olabileceğini ortaya koyuyor” diyor. Rohner ve arkadaşları baba-çocuk ilişkileri üzerine bir dizi uluslararası araştırma yaptılar. Bu araştırmaların her birinde babaların çocuğun kendisi ve hayatla kurduğu ilişkide ne kadar önemli bir rolü olduğu sonucuna vardılar ve yine her seferinde bu sonucun onları hiç de şaşırtmadığını söylediler. Çünkü çocuk babası tarafından sevilmediğini düşündüğünde de tıpkı annesiyle benzer bir iletişimsizlik yaşadığı zamanlarda olduğu gibi reddedilmiş hissetiyor ve bunu agresif, dengesiz davranışlarla ifade ediyor. Herhangi bir ebeveyn tarafından reddedildiğini, istenmediğini düşünmek çocuğun özgüvenini paramparça ettiği gibi, dünyaya daha olumsuz bakmasına neden oluyor. Her iki ebeveyn söz konusu olduğunda da geçerli olan bu durum, kimi vakalarda babanın rolünün daha da önemli olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle davranışsal bozukluklar, güvensizlik, depresyon, istismara uğramışlık duygusu gibi çok derin problemler, anneden çok baba tarafından reddedilmişlik duygusunun ağırlıklı olarak etkilediği psikolojik sorunlar…
Aynı şekilde baba tarafından sevilmek ve takdir edilmek, kimi durumlarda anne tarafından sevilmek ve takdir edilmekten daha önemli olabiliyor. Rohner bu durumu şöyle açıklıyor: “Özellikle ergenliğe geçiş aşamasında babası tarafından sevildiğini, istendiğini bilmek, çocuğun kendisinden duyduğu memnuniyeti bir hayli yükseltiyor. Anne tarafından sevilmek ve takdir edilmek de önemli elbette, ancak babanın rolü bu evrede çok daha önemli görünüyor.
Rohner ve ekibinin araştırmalarında üzerinde durdukları bir başka soru ise babaların neden bu kadar önemli olduğu… Rohner’e göre her ailede bir ebevyen prestij ve saygınlık ölçütü olarak görülüyor. Bu da genellikle baba oluyor. Bütçeyi, hafta sonlarını planlayan, kendisinden izin alınan, harçlık istenen kişi baba olduğunda prestj ve saygınlık kaynağı da o oluyor. Rohner’e göre bu yüzden, özellikle ergenlik öncesi evrede çocuklar “annelerinden çok babalarının ne dediğine bakıyorlar, çünkü babanın kararları anneninkilerden daha belirleyici oluyor.”
Geçtiğimiz günlerde Birgham Gençlik Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılarak Journal of Early Adolescence dergisinde yayınlanan bir başka araştırmada da ergenliğe giriş döneminde çocuğun nasıl bir psikolojiye sahip olacağı konusu, anneden çok babanın ebeveynlik tarzıyla ilgili görünüyor. Araştırma çocukların bu dönemde babalarından yalnızca otoriter, sevgi dolu ya da kural koyucu değil, kararlı ve tutatlı da olmalarını bekliyorlar. Bir başka deyişle çocuklar ergenliğe girerken babalarından biraz özgürlük ve onlara yol gösterecek bir “ahlaki” tutarlılık beklentisinde oluyorlar. Araştırmayı yapan ekipten Laura Padilla-Walker, “Yaptığımız araştırma çocuğunu dinleyen bir babanın onun hayatını ne kadar değiştirebileceğini gösteriyor. Baba-çocuk arasındaki ilişki, çocuğun dünyayı oluşturan kurallarla müzakeresinde ve kendine bir özgürlük alanı açmasında çok belirleyici.”
İyi bir baba olmak
Öte yandan kimi araştırmalar, babaların da ebeveynliğin ilk günlerinden itibaren bazı hormonal değişiklikler gösterdiklerini gösteriyor. Örneğin bebeğin ilk haftalarında babada oxytocin düzeyi yükseliyor. “Sevgi hormonu” olarak da adlandırılan bu hormon, babayla çocuk arasındaki bağlılığın en önemli sebeplerinden biri. Ayrıca gene bazı araştırmalar baba olan erkeklerde testosterone düzeyinin düştüğünü, dolayısıyla kadınları hedefleyen cezbedici davranışların babalıkla azaldığı sonucuna ulaşıyor. Yine geçtiğimiz aylarda Proceedings of the National Academy of Sciences’da yayınlanan bir makaleye göre, bebekle ilgilenen erkeklerde testosterone hormonu görece düşük kalmaya devam ediyor. Esprili bir dille söylemek gerekirse, baba olmak erkeği evcilleştiriyor.
Bütün bunlar baba olmayı kolaylaştıran şeyler, iyi babalarsa çocuklarının hayatlarını kolaylaştırıyor.
Kaynak: livescience.com