İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Birimi’nin düzenlediği SEÇBİR Konuşmalarının 27. başlığı “Türkiye’de Azınlık Okulları ve Azınlıkların Eğitim Hakkı: Eşitsizlik ve Yok Olmaya Karşı Yüzyıllık Bir Mücadele” oldu.
Santralistanbul’da Çarşamba (20 Mart) akşamı gerçekleştirilen söyleşiye Uluslararası Azınlık Hakları Grubu (MRG) Türkiye Koordinatörü Nurcan Kaya konuşmacı olarak katıldı.
2596 azınlık okulundan sadece 22’si ayakta
Kaya konuşmasında Osmanlı Devleti döneminde 2596 olan azınlık okul sayısının günümüzde 22 olduğunu ifade etti ve okulların sorunlarını ve taleplerini aktardı. Kaya Tarih Vakfı’yla azınlık okullarına dair bir çalışma yürüttüklerini bir ay içerisinde çalışmaya ilişkin raporu yayınlayacaklarını söyledi.
“Türkiye’de 16 Ermeni, beş Rum ve bir Musevi okulu bulunuyor. Azınlık okulları her ne kadar özel okul ya da yabancılara ait okul olmamalarına rağmen kendi özel statülerine ilişkin bir mevzuatları bulunmuyor ve bu okullarla anılıyorlar.”
Sadece Musevi okulunun kolej statüsünde olduğunu söyleyen Kaya, azınlık okullarının tarih boyunca iç ve dış siyasetteki dalgalanmalardan fazlasıyla etkilendiğini aktardı. Kaya, azınlıkların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalarına rağmen kendi ülkelerinde “rehin” gibi tutulduğunu söyledi.
Bu durumun “Türk Müdür Baş Yardımcısı”, Türkçe grubu öğretmenlerin seçimi, okulların öğretmenlerin seçimlerinde söz sahibi olmaması gibi sorununu oluşturduğunu ifade etti.
Sorunlar: Statü, müfredat, ayrımcılık
Kaya, Türkiye’deki azınlık okullarının yaşadığı sorunları şöyle özetledi:
– Türk Müdür Baş Yardımcısı uygulaması başlı başına bir sorun. Bu uygulama sanki bu okullarda bir takım gizli işler çevriliyormuş gibi bir algıyla yürütülüyor.
– Türkçe grubu derslerinin Türk öğretmenler tarafından verilmesi uygulamasında öğretmen seçiminde okulun hiçbir inisiyatifi bulunmuyor. Okul hoşnut olmadığı öğretmenin gitmesine ya da sevdiği bir öğretmenin kalmasına karar veremiyor. Bu öğretmenlerin okulla değil direkt olarak bakanlıkla ilişkili olmaları öğretmenler arasında eşitsizlik ve güvensizlik ortamı yaratıyor.
– Mütekabiliyet uygulaması ciddi bir sorun. Bu uygulama bir ülkenin vatandaşı olan azınlıklara değil, o ülkede bulunan yabancılara uygulanabilir. Uygulamada bu dikkate alınmıyor. Ve misal Batı Trakya’daki Türklerin durumlarına göre Türkiye’deki Rumlara yönelik politikalar şekilleniyor. Bu yüzden azınlıklar dış politikadan en fazla etkilenen kesimler oluyor.
– Osmanlı döneminde sadece Ermeni, Rum ve Musevi değil her etnik ve dini grubun okulu vardı. Azınlık okulları ilk önce bu üç gruba düşürüldü. Ardından yabancıların bu okullarda okuyamayacağı daha sonra da sadece o azınlığa mensup olduğunu kanıtlayan kişilerin o azınlık grubuna kayıt yaptırabileceği şartı kondu. Bu özellikle öğrenci sıkıntısı yaşayan Rum okullarını zor duruma düşürüyor. Çünkü okulların açık kalabilmesi için her yıl belli sayıda öğrenci kaydetmesi gerekiyor.
– Azınlık okullarında akademik kadro ve ders materyali temini ciddi bir sorun. Rum okullarında Rumca ve Rum edebiyatı üzerine ders veren öğretmenler, Yunan Dili ve Edebiyatı bölümünde okumuş ya da Rumca bilen öğretmenlik hakkı kazanmış kişiler tarafından yapılıyor. Ancak Ermeni dili ya da İbranice ders verecek öğretmen bulmak ciddi bir sorun. Ders materyali konusu ise azınlık diline çevrilmesi ve basılması bakımından ciddi maliyetli. Bakanlığın bastırdığı kitaplarda hem bu azınlıkların kültür ve tarihlerine dair bilgiler bulunmuyor, hem de özellikle Ermeni ve Rumlara yönelik ırkçı, ayrımcı ifadeler yer alıyor.
Talepler: Mevzuat, müfredat, öğretmen, kitap
Kaya azınlık okullarının koşullarının düzeltilmesine dair talepleri de şöyle özetledi:
– Azınlık okullarının statülerine uygun bir mevzuat belirlenmeli.
– Türk Müdür Baş Yardımcısı uygulaması kaldırılmalı. Azınlık okulları hangi öğretmenlerle çalışacaklarına karar verebilmeli.
– Azınlık okulları, öğrenci kayıtları konusunda söz sahibi olmalı. Okullar istedikleri takdirde kendi azınlıklarına mensup olmayan öğrencileri de kaydedebilmeli.
– Talim Terbiye Kurulu gibi azınlık okullarında okutulacak azınlık dilinde kitapları hazırlayacak bir kurul oluşturulmalı. Müfredat okulların katılımıyla azınlıkların kültür ve tarihini içerecek şekilde düzenlenmeli.
– İstanbul’daki üniversitelerde azınlık okullarında çalışabilecek öğretmen yetiştiren eğitim fakülteleri açılmalı.
Kaynak: Elif Akgül, bianet