Tanıyanlar bilir her fırsatta büyük bir gurur ve hatta kibirle McDonalds hamburgerinin ve Coca Cola’nın tatlarını bilmediğimi söylerim. Sahiden bilmiyorum. İçine doğduğum aileyi sevme nedenlerimden de biridir bu. 15 yaşıma kadar köylerde büyüdüm. O zamanlar Coca Cola ayrıcalıktı, McDonalds da köylere servis yapmıyordu. Babam ayrıcalıklardan hoşlanmazdı. Bir ara bir patronum McDonalds için bir proje yapmamı istemişti de aramızda evlere şenlik bir sohbet geçmişti…
Ben: Sanırım bu iş için uygun kişi değilim, başka bir arkadaş ilgilensin…
Patron: Allah Allah neden?
Ben: McDonalds’ın tadını bile bilmem…
Patron: Nasıl yani?
Ben: Vallahi, bilmiyorum, hiç yemedim.
Patron: ???
Ben: 15 yaşıma kadar köylerde büyüdüm, oralarda McDonalds yoktu, şehre geldiğimde de McDonalds yemeyecek kadar akıllıydım…
Bundan sonraki ilişkimiz çok kolay olmadı.
McDonalds’a bilenmemin bir sürü nedeni var ama bunlar arasında ilk sırada olan kesinlikle insan evladına ne yaptığı değil. Aklı ve iradesi olan insan evladı, ne olduğu hakkında bu kadar çok yazılan, çizilen, aman ha uzak durun, obez eder, kanser yapar, öldürür denilen bir şeyi halen yemeye devam ediyorsa kendisi bilir. Başına gelenlerden o sorumludur. McDonalds yüzünden başına gelecekler müstehaktır. Çocuğunu neşelendirmek, oyalamak, ödüllendirmek için McDonalds’a götüren ebeveynlerin, ebeveynlik lisansları iptal edilmelidir o ayrı. Bu konuda bir yetkim olmasını çok isterdim.
McDonalds’a kıl olmamın asıl nedeni gene seneler önce okuduğum bir kitap… Christiana Greffe tarafından yazılıp, Ogün Duman’ın Türkçe’ye çevirdiği kitap İletişim Yayınları’ndan çıkmıştı. Adı Hamburger Çağı… Hamburger şirketlerinin hayvanlara yaptıklarını anlatıyordu bu kitap. İnsanoğlunun kötülüğünü gözler önüne seriyordu. Benim için McDonalds müşterileriyle hissedarları arasında hiçbir fark kalmadı o saatten sonra. Greffe’in kitabını okuyun toplama kamplarının, faşizmin, sadizmin her türlüsünü görecek bir daha da McDonalds’ın önünden bile geçemeyeceksiniz. Şahsen bir müddet yalnızca tuvalete gitmek için McDonalds’lara uğruyordum. Ama sonra tuvaletlerinin de ne kadar pis olduğunu görüp protesto etmek için geliştirdiğim bu eylemden de vazgeçtim. Tabii bir de çalışanlarına ettikleri eziyet var. Saçma sapan motivasyonlarla -yok ayın elemanıymış, yok günün elemanıymış vs.- karın tokluğuna canını çıkartıyorlar binlerce insanın.
Hal böyleyken bir şeylere inanmanın ne kadar da iyi bir şey olduğunu, ne olursa olsun mutlaka bir şeylere inanmak gerektiğini söyleyen bir Hollywood filmi McDonalds’la işbirliği yapıp “Aaa kahramanlarımızın oyuncaklarını mı istiyorsunuz, çok sevimliler, tabii ki istersiniz. O zaman gidin McDonalds’ta bir miktar zehirlenin, üstüne de bizim salak kahramanlarımızın plastik oyuncaklarını alın” diyor.
Çok güzel çok(!). Efsane Beşli’den bahsediyorum. Tabii ki çok uyumlu ve hoş bir ikili oluşturmuşlar. Hollywood’un bir şeylere inanmayı fast food kıvamında anlatan çocuk filmine de McDonalds’la işbirliği yapmak yakışırdı zaten. (İlgilenenler için filmin Uzunçorap yazarı Kerem Sanatel tarafından kaleme alınmış enfes bir eleştirisi: Efsane Beşli)
Kestirmeden söyleyeyim, lafı yeterince uzattım:
Varlığınızın dünyaya verdiği zararı minimuma indirgemenin bir yolu olarak görün McDonalds tüketmemeyi. Ve McDonalds’ın size daha fazla zarar vermesini engellemek için de Efsane Beşli’den uzak durun. Bunu mümkün olduğu kadar çok firmaya ve filme yapın ki artık sizi aptal yerine koyamasınlar.
Çocuklarınızı McDonalds’tan, Coca Cola’dan ve Hollywood’dan uzak tutun. Paranızı ve zamanınızı onları zehirlemek için harcamayın. Görün bakın ilerde onlar da sizinle gurur duyacaklar…
Termik santrallere karşı direnişe devam eden Gerze halkı da benzer bir protestoyla aynı şirketin bir diğer ürünü olan cola ve hamburgerini tüketmiyor.
http://www.gerzeolay.com/haberdetay.asp?ID=756