Advertisement

Yazar: Konuk Yazar

Hindistan’dan onurlu bir lezbiyen annesi

“Çocuğunuz solak diye onu daha az sever misiniz? Esmer diye çocuğunuzdan nefret eder misiniz? Hayır. Bu da aynısı. Farklı bir cinsel yönelime sahip diye hiçbir şey değişmiyor. Bilim bunun bir hastalık değil, yalnızca bir farklılık olduğunu kanıtladı. O sizin çocuğunuz. Ve onun çiçek açmasını istersiniz.” Bu sözler Hintli oyuncu ve yapımcı Chitra Palekar’a ait. Hindistan’ın Bangalore kentinde dün düzenlenen bir etkinlikte konuşan Palekar, kendisini onurlu bir lezbiyen annesi olarak tanıtıyor. 1990’ların başında kızının mezuniyet sonrası kendisine eşcinsel olduğunu söylemesinin ardından başlayan macerasını da şu sözlerle anlatıyor: “Hepimiz heteroseksüellikle yetiştik. Benim eşcinselliğe dair bilgim filmler ve edebiyat aracılığıyla olmuştu. Ama...

Devamı…

Hülya Gülbahar: Törenle tecavüz!

Ana akım medya, günlerdir, 12 yaşında evlendirilen, 13 yaşında anne olan ve 14’ünde ikinci çocuğunu erken doğumla kaybettikten sonra 13 Ocak 2014 tarihinde ölü bulunan Kader Erten’in dramını işleyip duruyor! Kader, Siirt-Pervari Düğümcüler Köyü’nde tüfekle vurulmuş halde bulundu ve doğal olarak; hepimizin aklına öncelikle cinayet mi, intihar mı olduğu sorusunu taktı. Ama medya, nedense bu cinayet ihtimali üzerinde pek durmadan “çocuk gelin (!)” haberleri yapıyor. Görüldüğü kadarıyla medya, dantelli gelinlikler giydirilmiş, kırmızı “bekaret kemeri” ile sarılmış ve yüzü bu bekareti bozacak erkek tarafından açılmak üzere “duvaklanmış” kız çocukları ile görsellediği bu “çocuk gelin” konusunu pek sevdi. “Aile” adına ölen ya da öldürülen kız çocuklarının yüzünün (sözümona etik nedenlerlerle) “duvak ile blurlanması” ne kadar da yaratıcı bir buluş! Kader ve zorla evlendirilen çocuklar konulu bu “sosyal sorumlu” haberlerin hemen yanında bitivermiş olan pornografik sözellik ve görsellik dolu haberlere ise artık “ironik” diyebilmek bile mümkün değil. Kar ve reyting uğruna sahtekarlığın şahikaları olarak medya tarihindeki yerlerini işaretle yetinelim. Öte yandan, artık “sıradan” bir haber haline gelmiş olan kadın cinayetleri konusundan daha ilginç ve daha önemli konu olarak gördüğünden olsa gerek; medya Kader’in ölümündeki “cinayet” ihtimalini pek gündemde tutmuyor. Muhtemeldir ki, ilgili Savcılığın açtığı soruşturma da bir şekilde kapanacak. Ülkenin bu yoğun gündeminde, “çocuk gelin” konusu da kısa bir süre içinde demode olup raytingi düşecek ve Kader de unutulup gidecek… Kadınların ve kız çocuklarının yaşam hakkına dair bu kayıtsızlığa rağmen; Türkiye’nin ve...

Devamı…

Spencer Holst: Noel Baba Katili

Bir zamanlar tam 42 Noel Baba’yı öldürerek tüm savaşları ebediyen sona erdiren biri vardı. Her şey Noel’den on gün önce, Protestan Hayır Kurumu için çalışan bir Noel Baba’nın şehir merkezinde öldürülmesiyle başlamıştı. Haber, sabah gazetelerinden birinde çıktı ama ertesi gün beş Noel Baba daha öldürülünce haber ülkenin tüm gazetelerine manşet oldu. Dört Noel Baba, Protestan Hayır Kurumu için para toplarken vurulmuş, beşincisi de Gimbels mağazasının oyuncak reyonunda bıçaklanmıştı. İnsanlar öfkeden çılgına dönmüşlerdi! Çok kızmışlardı! Bu adam tam bir canavar, bir alçak olmalıydı; Noel Baba’yı öldürüp çocukların Noel keyfini kaçırmak korkunç bir şeydi. Kimsenin öldürülenleri düşündüğü yoktu; herkesi rahatsız eden...

Devamı…

Yıldız Ramazanoğlu: Ali’nin Özgül Ağırlığı

Başka’nın belirişi diyebileceğimiz yeni yüze, canımdan bir parça olmasının ötesinde, insanın ilk dakikalarına şahit olmak heyecan vericiydi. O hem torunumdu hem de idrak manasında ilk insandı benim için. Ey yedi yaş / ey yola çıkmanın şaşılası anı / senden sonra ne varsa / çılgınlıklar bilgisizlikler yığınında geçip gitti Furuğ Ferruhzad Torunumun yüzünü gördüğüm anda yaşamın bambaşka bir evresine geçtiğimi anladım. Doğar doğmaz insanı bir daha bırakmayacak olan açlık duygusunu açığa vurmuş, incecik ağıtıyla bitkin kızımın kollarına bırakılmıştı. Dünyaya gelmenin şevki, şaşkınlığı, kırgınlığı bütün bedenini kaplamıştı ama benim ilgimi çeken yüzdü. Başka’nın belirişi diyebileceğimiz yeni yüze, canımdan bir parça olmasının ötesinde, insanın ilk dakikalarına şahit olmak heyecan vericiydi. O hem torunumdu hem de idrak manasında ilk insandı benim için. Kendi çocuklarımı narkozdan ayılana kadar görememiştim, bu onları ancak dünya kıyafetlerine bürünmüş ve yatışmış olarak görebilmem demekti. Yüzün tezahürü ‘ilk söylem’ gerçekten de Emmanuel Levinas’ın Başka’nın İzi yazısında anlattığı gibi. Ali’nin yüzü hiçbir kültürel süsleme barındırmayan bir sadelikle tamamiyle mutlak bir alandan kopup gelmişti. Tümüyle yabancı diye tanımlanan geldiği yer, onu hiç yoktan var eden Tanrının katıydı elbette. Kendi çocuklarımda iş güç ve telaşelerden gözlemleyemediğim birçok şeye, Ali’nin tezahür alanında varoluşunu inşa edişine mesela, yakînen muttali oldum. Hayatta kalmak, yürümek, konuşmak, müdahil olmak, inisiyatif almak için verdiği nice sonsuz mücadeleler. Burada sadece annesinin bir yurt dışı seyahati sırasında benimle birkaç gün kalan Ali’nin, üç yaşına merdiven dayamış bir küçük prensin hassasiyetlerinden,...

Devamı…

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kendi suç raporunu yayınladı

Yüksek Planlama Kurulu’nda onaylanan rapor, ‘Türkiye’de çocuk’ gerçeğini gözler önüne serdi. 6-17 yaş grubunda çalışan 893 bin çocuğun yarısı okulu bıraktı. Mahkûm çocuklar yetişkinlerle aynı koğuşlarda kalıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanarak Yüksek Planlama Kurulu’nda onaylanan Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 2013-2017 tarihleri arasını kapsayan planda çocuklara yönelik önümüzdeki yıllarda atılacak adımlar sıralandı. Mevcut durum da çarpıcı tespitlerle gözler önüne serildi. Plan metninde çocukların eğitimden koptuğu, çocuk işçiliğinin yaygınlaştığı, suça itilan çocukları suçtan kurtaracak mekanizmaların kurulamadığı, çocuk suçluların büyükler gibi cezaevlerinde yargılama beklediği, çocuk istismarının arttığı belirtildi. İşte planda...

Devamı…

İnterseks Dostları Kılavuzu

İnterseks nedir? İnterseks bireyler tipik kadın veya erkek tanımına uymayan anatomik cinsiyet özelliklerinin (kromozomlar, genital, ve/veya üreme organları) bir karışımına sahiptirler. İnterseksin birçok şekli vardır, tek bir kategori değildir. Ne kadar interseks birey var? İnterseks doğumları hakkında bulunabilen en geniş çalışmada, interseks bireylerin nüfusun %1.9’unu oluşturduğu söyleniyor. Bu oran, interseks bireylerin kızıl saçlı bireyler (dünya nüfusunun %1-2’si) kadar yaygın olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, bu araştırma sadece kliniklere gitmiş interseks bireyler veri olarak kullanılarak yapılmıştır. İnterseks olarak sınıflandırılabilecek fakat kendini interseks olarak tanımlamayan bireylerle birlikte bu oranın daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. İnterseks bireylerin “tedavi”ye ihtiyaçları var mı? İnterseks bireyler...

Devamı…

Elif Key: The future is taslak

Bir billboardda gördüm. Bir kadın, bir de erkek, ikisi de çok havalı, sanırsın Aspen’deler, onlara göre kayak bana göre kaynak gözlüğü. Gökdelenlere bakıyorlar, uzaklarda ufolar. Ufolar yer bilmez izan bilmez, o yüzden İngilizce: “The future is Maslak” Eskiden yoktu bunlar. Yani bu havalı billboardlar. Caddelere brandalar asılırdı. “Mazhar Fuat Özkan, Caddebostan Budak Sineması’nda” Sinemada açıkhava konseri, çekirdek yemek serbestti. Ben de küçüğüm, iş yok güç yok, büyüyorum, ki büyümek hayatta en ciddiye alınacak meseledir belki de. Her hafta anneannemle pazara gidiyorum. Anneannem fileleri ceplerine tıkıştırır, kahverengi paltosunu giyer, “Hadi” der. “Necla, pazara gidelim de mısır alalım, haşlar, yeriz.” Necla Halam dedemin kardeşi. Didişseler de iyi arkadaşlar. Hep Eskişehir’i konuşuyorlar. Necla’nın oğlu Eskişehirspor’da top oynuyor. Sanırsın, Eskişehirspor Real Madrid, Eskişehir de ikisinin Paris’i. Anneannemle Necla Hala maçlara gidip, rakibin ataklarında “Kış, kış” diyorlar, Eskişehirspor’un kalesini ikisi koruyor. “10 tane mısır alalım” dedi anneannem, “10 tane yiyeyemem, çok” dedim. Necla Halam, “Oturup kütür kütür bütün elmaları yiyorsun, mısırları da yersin” dedi. Haklıydı, yerdim. Pis boğazın tekiydim. Pazara girerken, “Elimizi bırakma e mi’ dedi Necla Halam. Anneannem dedi ki, “O biliyor, pazarda kaybolursa civcivcinin yanına gidecek.” “Allah muhafaza” dediler. Allah’ın muhafızları var sandığım vakitler. Ne oldu hatırlamıyorum, bıraktım ellerini. Herhalde ikisi sebze seçiyordu. O gün pazarda kayboldum. Nefes nefese civciv satan amcayı buldum. Anneannem dedim, beni burada bulacak, kaybolursan beni orada bekle demişti. Civcivci “Melihaanımın torunu musun sen?” dedi. Evet, torunuyum.Civcivcinin bacanağı...

Devamı…

Oya Baydar: "Muhafazakâr ulema! Kadın cinayetlerinde parmak izleriniz var…"

Ağır ahkâm kesen siyasî bir yazıyı yarılamışken, televizyonun öğlen bülteninde yeni bir kadın cinayeti haberiyle kendime geldim; yazdıklarımdan değil yazmadıklarımdan utandım. Hani vicdan yazıları olacaktı benimkiler, hani siyasetin gözlüğüyle değil yüreğin gözü, vicdanın sesiyle yazacaktım… Bilgisayar ekranındaki ruhsuz satırları sildim, öfkemi, isyanımı sizlere duyurmak istedim. Dünya Kadına Karşı Şiddete Son günüydü. Günün anlam ve önemini vurgulamak istercesine o gün de hamile bir kadın namus uğruna öldürüldü. Medya; kadın cinayetleriyle, kadına karşı şiddetle ilgili istatistik yalanları tekrarlıyor (Bu konuda Hülya Gülbahar’ın T24’teki 25 Kasım tarihli yazısına bakabilirsiniz), ilgililer-yetkililer televizyonlarda, soruna nasıl çözüm bulunacağını tartışıyordu. Kadına yönelik şiddetin, ilkel vahşetin, ardı arası kesilmeyen kadın cinayetlerinin kaynağı sorgulanırken; sosyolojik, psikolojik, bilmem ne lojik nedenler sıralanırken, asıl suçlulara, azmettiricilere değinen yoktu. Muhafazakârlığın temel taşı kadın tabusudur Her türlü muhafazakârlığın temelinde, erkek iktidarının kadın tabusu, kadın korkusu, kadın aşağılaması vardır. Dinî veya din dışı her türlü otoriter- totaliter rejim, kadın ve cinsellik temelinde muhafazakârdır. Ancak, insanın en derin duygularına, inanç dünyasına hükmeden dinî muhafazakârlık, -söz konusu hangi din olursa olsun- muhafazakârlıkların en etkilisidir. Hıristiyan ortaçağında kadınlara yönelik kilise kaynaklı şiddeti, cadı avlarında diri diri yakılan kadınları hatırlayalım. Bir inanç olduğu kadar -hatta daha fazla- bir yaşam ve hukuk kuralları bütünü olan İslâmiyet, 1400 yıl öncesinin toplumsal yaşam biçimini ve tasavvurunu korumaya yönelik muhafazakârlığını özellikle kadın üzerine temellendirir. Muhafazakârlık, eril iktidarın toplumu avcunun içinde tutmak, kitlelere hükmetmek için kullandığı etkili bir silahtır. Bir yanı din’e...

Devamı…

Pedagoji Derneği: ATV'ye ve Baba Panik Yapma’ya Mektup!

Sayın ATV Yetkilileri, Pedagoji Derneği olarak medyada içinde çocuk olan, çocuğu ilgilendiren programları takip ediyor ve pedagojik olarak daha doğru adımların atılması için ilgili birimleri mektuplarla bilgilendiriyoruz. Bu çerçevede yapımcılığını üstlendiğiniz “Baba Panik Yapma” adlı programınız, uzun süredir derneğimiz uzmanlarınca takip edilmektedir. Öncelikle, günümüzde annelere devredilen ve babaların kenardan izlediği çocuk yetiştirme sürecine babaları da katan, babalarda bu farkındalığı oluşturma niyeti ile hazırlanan programınız için teşekkür ediyoruz. Çünkü günümüz babalarının çocuğun yetiştirilme sürecine daha aktif bir şekilde katılması gerekiyor. Programınız bu konuda farkındalık oluşturuyor. Programla ilgili tavsiyelerimiz ise şu şekildedir: Henüz bezlenme ve emme aşamasında olan, annesinden tam ayrışmamış...

Devamı…

Dengeli, Ölçülü, Yetinen ve Tek Tip Türk Çocuğu: Resimli çocuk kitaplarında kimlik inşası

Resimli çocuk kitapları, kültürel değerler ileten araçlardır ve bu da onları toplumsal normlar konusunda değerli bir gösterge haline getirir. Bu çalışmada, bu kitapların hangi şekillerde okul öncesi çocuklar için karakter geliştirme araçları olarak kullanıldıklarını bulmak amaçlanmıştır. Bu bakımdan, şu sorulara cevap aramaya çalıştık. Resimli çocuk kitapları karakter özelliklerinin ve davranışların öğretilmesinde nasıl kullanılabilir ve (çocuklar) bu karakter özelliklerinin (iyi kız/iyi oğlan, dininin gereklerini yerine getiren ve aynı zamanda Türk ailesi içinde iyi bir anne/baba, iyi bir oğul/kız evlat olan iyi bir insan) hangilerini hayata geçirmeyi tercih edeceklerdir; bu resimli çocuk kitapları hangi sosyal davranışı aşılamaktadır? Sonuçta, incelenen bütün kitaplardaki...

Devamı…