Advertisement

Yazar: Gülnur Direkoğlu

Yavrular Aşkına

Her yeni gün, biraz daha içine sokasın geliyorsa … Yorgunluktan bitap düşmek üzereyken bile; kucak isteyen bebeğine terminatör gücüyle sarılabiliyorsan… İşten eve geldiğinde; “Uyumasına kaç saat var” hesabı yaparken, uyku saati geldiğinde; “Hemen uyumasın, biraz yatakta boğuşalım” diye düşünmeye  başlayabiliyorsan… Yumruk kadar midesinin kocaman bir tabakla dolmadığı günlerde, aç olduğunu düşündüğün bebeğin, “Ce-e”lerin kahkahalarıyla evi doyuruyorsa… Kendi kendine bir sağa bir sola koşturan miniğine bakıp: “Babası bu bizim mi?” diye sorarken gözlerin doluyorsa… Alışveriş yaparken, “Bu çok büyük olur”, diye düşündüğün cicileri üstüne tam oluyorsa ve “Ne zaman büyüdün?” şaşkınlığını yaşayabiliyorsan… Başını kaldıramayan bebeğin şimdi ayaklanmış, konuşmuş ve hatta kendi kendine oynayabilir olmuşsa… Uyurken yanaklarına, ellerine, çorabın içine hapsolmuş ayaklarına hayranlıkla bakabiliyorsan… Bacaklarına yapışıp, iç sesiyle: “Canım Annem/Canım Babam” dediğini hissettiriyorsa… (Ya da sen öyle hissetmek istiyorsan) EVET! Anne/Baba yavrusuna aşık olmuştur! Oldu da. Bakıcı Ablamızın hamileliği sebebiyle, “İşten mi ayrılmalıyım”ı düşündüğüm şu günlerde, “Saçmalama çocuktur, işten ayrılmakta nereden çıktı? Kreşe ver, yatılı bul, anneanne gelsin, hatırlamayacak bugünleri, sakın! Bir daha düşün, demedi deme…’’ diyenlerin kalabalığında, beni en iyi anlatan şarkı tüm anne ve babalara gelsin… Oğlum için, ömrümde iki yılın lafı olur mu? Olmaz… ‘’Benim küçük sevgilim Sen bana neler yaptın? Böldün parça parça, onlar bilmez onlar bilmez… Bakarlar yüzüme, sanki yoksun gibi… Sanki yalanmışız gibi…’’ Emekler, sevgiler, aşklar artık minikler için… Anne–Babalığı tattırabilmek...

Devamı…

Susma anne

Kimi geç yürür, kimi erken uyanır, kimi yemek yemez, kimi hiç susmaz, kimi tombul… Kimi patikli, kimi oyuncaksız, kimi organik… Hepimizin kuzucukları bize özel. Yöntemlerimiz farklı. Hepimizin adı ortak: Anne, baba, çocuk… En iyisini deneyerek değil, bilinçli ve değer vererek yapıyoruz. Kıymetlimiz için emekler… Boşa kürek çekmiyoruz. Doğrularımız var; ebeveyn kararlarımız… Büyütmek kolay değil(miş). Sabır… “Aa daha konuşmuyor mu?!” demeler başladı. Papağan beslemiyoruz ki; yüz kere “AN-NE”, “BA-BA” diyelim. Anlamlarını kavradığı zaman söyleyecek. Kendini hazır hissettiği zaman… Üstelik, onun yanında bu tarz konuşmalar da çok zararlı. Konuşamasa da duyuyor unutma! Bu süreç ne ilk ne son… Büyümeye devam ettiği...

Devamı…

Eyvah bebek büyüdü!

İlk ayların şaşkınlığı, yerini hızla büyüyen bebeğin yeniliklerine yetişememeye bıraktı.  Hergün, bir gün önce bıraktığımız bebekten başka bir yüze “Günaydın” diyoruz… Yeni  yeni farkediyorum. “ Uyusunda büyüsün ninni, tıpış tıpış yürüsün ninni…’’ ile geçen geceler, sihirli hokus pokuslarımızmış meğer. Oğlumun 14. ayını tamamlamasına birkaç gün var. Bir yaşını tamamladıktan sonra “her şey serbest” diyen doktorumuza rağmen, ben hala salçasız-baharatsız yemeklere devam ediyorum. Steril makinası hala hayatımızda… Yemeklerini  günlük yapıyorum. Kaynamış su yerine pembe kapaklı hazır suları kullanıyorum. Bir arkadaşım, “Hergün ne pişiriyorsun? Organik sebze bulmak çok zor” dediğinde, “Organik olması için çaba harcamıyorum” demiştim. Tarımın olmadığı bir ülkede yaşarken,...

Devamı…

Çalışan anne

‘Çalışan Anne’ Nedir bu anneliğe eklenen sıfat? ‘Çalışan Baba’ diye bir tanım var mı? Doğumdan 8 hafta sonra miniğimize doyamamışken; işe geri dönmenin hüznünü yaşayan annelerdenim. Çalışan anne  olmayı seçtim ; evde bebekle kalamayıp , onun ilklerle dolu günlerinin tadını çıkartamamak üzücü olsada ; aylar geçtikçe onunla verimli zaman geçirmeyi öğrendim. Şanslıydım, annem acemiliklerimizle dolu ilk 6 ayımızı bizimle geçirdi. Ufaklık ele avuca biraz daha gelsin diye benden daha çok yoruldu… Ve bir bakıcı bulmamızın ciddiyeti artıp görüşme günleri gelip çatınca, boğaza düğümlenen hıçkırıklarla anne olduğumu tekrar tekrar hissettim. Ben ne zaman büyümüştüm ki ? İşte o zaman en...

Devamı…