Geçen hafta Taksim Gezi Parkı’nda, daha önceden işaretlenmiş ağaçların kesilmeye başlandığıyla ilgili bir haber yayınladık. Bize değil ama haberi bizimle aynı gün gören Radikal’e bir açıklama gönderdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Açıklamada deniyordu ki: “Taksim Gezisi’nde resimde görülen ağaçlarda kesim değil, rüzgar sebebiyle kırılan dalların düzeltilmesi söz konusudur.”
Hiç inandırıcı gelmedi bu açıklama. Nedeni ortada: Ortada düzeltilmiş değil, kolu kanadı kökten koparılmış ağaçlar vardı çünkü. Öyle bir budanmıştı ki ağaçlar, çırılçıplak birer kütük olarak kalakalmışlardı parkın içinde.
Derken Peyzaj Mimarları Odası (PMO) İstanbul Şubesi bir karşı açıklamayla birlikte belediyeye hangi soruların sorulması gerektiğini hatırlattı kamuoyuna. PMO açıklamasında şunlar ifade ediliyordu:
“Bir kültür varlığı olma niteliğinde tarihi kentsel peyzajımız olan bu alandaki işaretlenmiş ağaçlardan bazılarının 19 Temmuz 2012 tarihinde kök boğazından yaklaşık 2-2.5 m üzerinden, hiçbir dal kalmayacak şekilde kesildiği tespit edilmiştir. T.C. Kültür Bakanlığı İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 7 Temmuz 1993 tarih 4750 sayılı belirlenen Kentsel Sit Alanı içerisinde yer alan Taksim Gezisi’ndeki ağaç kesme çalışmaları kısmi budama değil, birer ‘canlı katliamdır.’ … Söz konusu ağaç kesimleri ağaçların canlı yaşamına yüzde 100 zarar verecek ve doğal formlarını ve canlı yaşamına olan katkılarını büyük ölçüde yok etmeye yönelik gerçekleştirilmiştir.”
Herkes bilir, gövdesi kocaman da olsa bir ağaç hayatta kalmak için küçücük yaprakların yaptığı fotosenteze muhtaçtır. Gövdede tek dal kalmayıncaya kadar budamak, ağacı yapraklarından etmek, onu işkence yapmak suretiyle öldürmek demektir.
Böyle olduğu için PMO soruyor:
“- Taksim Gezisi alanının sahip olduğu bitkisel dokunun kent makroformu içerisinde ekolojik değerlerine olumsuz etki yaratacak şekilde bir kesim çalışması yapılması kararınızın gerekçeleri nelerdir?
– Parkın sahip olduğu bitki materyali içerisinde başka ağaçların kesilme işlemleri ile ilgili söz konusu bu çalışmanın devamı olacak mıdır?
– İşaretlenerek kesim kararı almış olduğunuzu gözlemlediğimiz bitkilerin tespitini kim(ler) yapmıştır? Söz konusu tespit ile ilgili bir rapor var mıdır? Kesilmesi kararının altında yer alan mühendislik disiplinleri ve isimleri nelerdir?
– Taksim Gezisi alanındaki “ağaç kesim” çalışması Belediyeniz birimleri ve teknik ekipleri tarafından mı yoksa Hizmet Satın Alma yöntemi ile mi yapılmıştır?
– Ağaç kesim çalışması için eğer Hizmet Satın Alma Yöntemi uygulandı ise, hangi firma tarafından yapılmıştır? İhale esas numarası, sözleşmenizin içeriği, işe başlama ve bitiş tarihleri nelerdir? Söz konusu firmanın sözleşmesinin içerisinde İstanbul’da başka bir alan ismi var mıdır?”
Son soru özellikle önemli. Çünkü parkta ağaçların halini görür görmez aradığımız Park ve Bahçeler Müdürlüğü, ekiplerinin orada olmadığını, kesim çalışması yapılmadığını, durumdan haberdar olmadıklarını bildirdi. Her bir cevap teorik olarak doğruydu.
Ağaçların bir sonraki aşamada gerçekleşecek kesim işlemini meşrulaştıracak şekilde budanması bir şirkete ihale edilmişti. Belediye tıpkı Dolmabahçe’deki ağaçlarda olduğu gibi burada da “Ama bu ağaçlar hasta” diye kesme işini üstlenmiş olacaktı sonrasında…
Hep birlikte göreceğiz işlerin nereye varacağını. Ancak buraya alışveriş merkezi ve otopark formunda yapılması planlanan binanın araziye ne şekilde oturtulacağı konusunda biraz kafa yormak bile parkın ortasındaki ağaçların korunacağını, binanın gövdesinin oturacağı kısımda kalan ağaçların da bir şekilde “işkence”ye tabi tutularak öldürüleceğini öngörmeye yeter…
Bütün bunlar neden mi oluyor?
Betonsever idareciler ağaçlardan nefret ettikleri ve hepimizi aptal yerine koymaya çok alıştıkları için…