Açıkca söylemek gerekirse son günlerde kardeşimle aramda geçen olayları anlatsam içinden bir komedi filmine senaryo çıkar.
Söylemeliyim ki onunlayken çok mutlu oluyorum, didişsek bile birbirimizi döve döve değil gıdıklaya gıdıklaya didişiyoruz. Bir zamanlar onun doğması için yalvaran ben, bazen nefret bile edebiliyorum ondan. Ama sonra diyorum ki kendi kendime, bir kardeş istemeseydim şu an benden bir şey istediğinde “canım ablacım” diyen bir kişi olmayacaktı.
İşte bu yüzden size birkaç olay…
Bu yazın son haftalarına doğru artık hayatımız komikten komiğe gidiyordu. Yazlığımızda kardeşimin yaptığı bir yaramazlık sonrası annem anında arabaya atlayıp İstanbul’a gidiyor orda bir yaramazlık yaparsa Sapanca’ya geri dönüyordu. En son annemin sinirden delirdiği günü hatılıyorum da…
Kardeşim ve arkadaşı komşunun evine girerler… En üst kata çıkıp tüm mobilyaları terastaki hortumla sulayıp kaçarlar. Annem bizi de alıp İstanbul’a doğru yola çıkar. Yolda bana okul pantalonu almak için bir dükkana uğrarız. Kardeşim bir mağazada ayakkabı çekçeğiyle insanlara vurmaya başlar ve bir çocuğun (20’li yaşlarda) anneme: “Hanımefendi çocuğunuza sahip çıkar mısınız”demesiyle annem sinirden köpürür (herhelde o cümle annemin aklında yankılandı ). Annem o sinirle yola çıkar ve doğru İstanbul’a…
Başka anılar duymak ister misiniz? Size bir tane daha… Belki daha önce duymuşsunuzdur; bizim evde “iPad Kavgası” dediğimiz alt tarafı bir cihaz için edilen kavgalardan çok bulunur. Bu kavgalar bizim evin gözde olaylarındandır. Mesela bu sabah iPad masada dururken aldım ve benim üstüme atladı. Neymiş efendim, “şarjı bitiyormuş.” Yani bu kadar saçma nedenlerden dolayı bu kadar saçma kavgalar edip, bu kadar kısa sürede barışıyoruz. Anlatmaya çalıştığım şey, aslında bu bizim birbirimize söylediğimiz her söz o anlık düşüncelerimiz. Yani bana “bir daha benimle konuşma” diyen kişi iki dakika sonra “benimle barışır mısın lütfen çok özür dilerim” diye yalvarıyor. İşte tam bu nedenle de abla olmak zor . 🙂