Ben hiçbir çocuğun oyun konusunda takdir edildiğini sanmıyorum. Kendi kısa çocukluk deneyimimde de hatırlamam böyle bir şey. Yani sokaktan kan ter içinde top oynadıktan sonra akşam ezanı okurken (tabii biraz daha geç, tam saatinde gidilmez, dalga geçer çocuklar) eve gittiğimde annemin hiç “afferim oğlum, ne kadar sağlıklı ve güzel bir şey yapmışsın yarın gene böyle üstün başın çamur içinde ve terli terli terli eve gel” dediğini hatırlamam mesela. Takdir edilmeyi bir yana bırakın, genelde şamarı yiyip oturduğum da olmuştur. O zamanlar evde oturmak daha bir takdir ediliyordu anne baba tarafından. Hatta işte “ders çalışacam” diye aldırılan o bilgisayarlar var ya. Burdan o zamanın annelerine babalarına sesleniyorum, hepiniz biliyordunuz değil mi ders çalışmayacağımızı? Sırf evde, gözünüzün önünde oturalım diye aldınız o bilgisayarları. Tamam onu anlarım da bize ne cinlik yaptırdınız o kuş kadar aklımızla. Onlar da haklıydı biraz, o zaman bilgisayarlar değil sokaklar şiddetliydi! Uzmanlar çocukların sokaklardan korunmasını söylüyordu.

Muhtemelen çocukluğunda hiç Counter Strike oynanamamış bir gencimiz, şiddet sarmalından kurtulamamış, ne yazık!

Şimdi haberlerde denk gelip duruyorum okul katliamı yapıp bilmem kaç kişiyi öldüren çocuk haberlerini. Mesele hep sonunda aynı yere bağlanıyor. “Şiddet içerikli bilgisayar oyunlarına çok meraklıymış”. Hah yani! Bilgisayar oyunu oynamasa melek gibi çocuk olacakmış! Yine aynı uzmanlar yine aynı zırvalar.

Bu sanırım büyüklerin yanılsaması en çok, çocuklar oyunla gerçek hayatı ayırabiliyor gayet, ayıramayan biziz. Misal ben küçükken Süper Mario oynardım hep ama musluk tamircisi olmaya heveslenmedim. Yani düşünün işte çocukluğunuzdaki oyunları, hangisi şiddet içermiyordu ki. Hem bi saniye, şiddetsiz oyun mu olur yahu, teletabi mi oldunuz hepiniz.

Sorun büyüklerin sanal dünyayla gerçekliği karıştırması sanırım. Hem o kadar salağız ki mesela silah kullanan adam görüntüsü çocuklar için sakıncalı bulunmuyor ama kan görüntüsü yasak. Şiddeti neden sonuç ilişkisinden koparırsanız işte o zaman çocukları psikopat edersiniz. Tetik çekildiyse ve karşıda bir adamın kafası varsa, o kafa patlar arkadaş, kafa beyin filan saçılır yere. Çocuğa bir şeyi izletmeyeceksen tetiğin çekilmesini kristalle. Ya da çiçekle ne biliyim!

Şimdi bırakalım, bilgisayar oyununu filan. Bir bilgisayar oyununu oynamayı çocuğuna yasaklayarak vicdanını rahatlatmasın kimse. Şiddetten arındıramazsınız çocukları; sokaklar, meydanlar, insanlar, polisler, şoförler… hepsi şiddetle dolup taşmış. Sadece şiddeti bir otorite aracı kullanmanın kötü bir şey olduğunu anlatabilirsiniz belki. Ama işte çelişki de orda başlıyor ya. Neredeyse tüm otoriteler şiddet kullanarak otorite oluyor ve çoğumuz onlara tapıyoruz. Çocuklar ne yapsın!