Advertisement

Güncel

Bahçeden tezgaha: Sarıyer Köy Pazarı

Sarıyer Merkez Mahallesi’nde  Hüseyin Kalkavan Lisesi’nin yanında her pazartesi kurulan pazarda, sadece civar köylerde yetiştirilen ürünler satılıyor. Tezgahların %90‘nını Sarıyer’e bağlı Gümüşdere Köylüleri’nin  oluşturduğu pazar sabah 6.30-7.00 gibi kuruluyor. Köylüler sadece kendi bahçelerinde yetişen mevsim sebzelerini sattıkları için, tezgâhlar öğle saatlerine varmadan boşalmaya başlıyor. Bazı tezgah sahipleri Gümüşdere Köyü’ndeki bahçelerine davet edebilir sizi. Davet etmezlerse de siz teklif edebilirsiniz. Bu sayede direkt olarak bahçelerden alışveriş...

Devamı…

Galata Kulesi'nde bir adam…

Yanımdaki tasımdan gelen taze peynir kokusu ile uyandığımda Peynirci Osman’ın  başımda beklediğini gördüm. Hemen kalkıp yemeğimi yedikten sonra bilindik işime yani Mısır Çarşısı’nı gezmeye başladım. Daha gün yeni doğuyordu ve çarşı fazla dolmamıştı. Aslında daha birçok dükkan açılmamıştı. Dışarı çıktım ve bir kayanın üzerine oturup yeni doğan güneşte gri postumu ısıttım. Yeşil gözlerimle uzağa, denizin ötesine ve doğan güneşe baktım. Orayı öyle çok merak ediyordum ki… Özellikle karşımda upuzun, dikilen o kuleyi. Peynirci Osman’ın bir müşterisi oradanmış, neydi o kırmızı olan evleri tekrar kahverengi mi yapıyormuş, neymiş. Neyse ben düşüncelere dalmışken arkamdan bir ses geldi: -Dumaaan! Gel bakayım, tasmanı...

Devamı…

Bir hayvanım olsa, hayatıma renk katsa…

Gizemli yazarımız Ada Haliloğlu’na ulaşmak epeyce bir uğraş gerektirdi. Ama sonunda kendisini bulmayı başardık. Ada kendisini daha yakından tanımak isteyenler için bizimle bir kaç fotoğrafını ve hayatının kısa bir öyküsünü paylaştı. Devamında ise Ada’nın Uzun Çorap için yazdığı son yazısı var. Keyifli okumalar… “10 yaşındayım.15 Haziran 2002 tarihinde doğdum. Tek çocuğum. Annemin adı Esmeray babamın adı Teoman. Boşandılar. Annem ekonomist ama şu anda ev kadını. Babamsa elektrik elektronik mühendisliği okumasına karşın Marport’ta bilgisayarlarla ilgilenen bölümün müdürü. İstanbul’da yaşıyorum. ENKA Okulları’nda 4.Sınıfım. Yazı yazmak ve kitap okumak çok hoşuma gidiyor. BİLSEM’e yani İstanbul Bilim ve Sanat Merkezi’ne gidiyorum. Buranın geçen...

Devamı…

Ve Necdet isyan etti: "Ben olsam kat'iyyen kadınları mebus yapmam. Sonra Millet Meclisi kadınlar hamamına döner"

1930 yılı, 25 Nisan tarihli Cumhuriyet gazetesi. Haber 23 Nisan etkinlikleriyle ilgili. Onca fukaralığın arasında gürbüz çocuklar elbette örnek olarak gösteriliyor. Şimdiki gibi obezite denen bir problem yok. Ve 1 haftalığına Türk Ocağı Başkanı olan küçük Necdet B. ülkenin gidişatı hakkındaki sorulara yanıt veriyor. En çarpıcı açıklaması ise şu: “Ben olsam kat’iyyen kadınları mebus yapmam. Sonra millet meclisi kadınlar hamamına döner”. Açıklamanın devamında kendisi gibi 1 haftalığına yetki alan “devlet adamları”nın icraatlarını eleştiriyor. Necdet sonrasında nasıl bir hayat yaşadı, ne işler yaptı bilmiyoruz ama büyüdüğünde fikirleri hala değişmemişse parlak bir siyasi kariyer sahibi olmuş olabilir. Kim...

Devamı…

Odanıza halı dokumaya ne dersiniz?

İlkokul çağındaki çocukların tek başına yapabileceği bir proje. Sanırım biraz zaman ister, bu yüzden bir kerede oturup bitirmeye çalışmamak en iyisi. Bunun için gerekli olan malzemeler: 1 adet hulahop Bol miktarda eski (tercihen renkli) tişört Makas Kabaca tercüme edersek yapmanız gereken: Aynı kalınlıkta kestiğiniz tişörtlerin etek kısmından çıkan 12 tanesini hulahopa geriyorsunuz (son 2 taneyi birleştireceksiniz). Kalan tişört parçalarını merkezden başlayarak 23 çözgünün de etrafından (bir önden bir arkadan şeklinde) dönerek örmeye başlıyorsunuz. Yaklaşık 20-21 cm çapında olunca, artık gördüğünüz her bir gergin parçanın, yani 46 adet çözgünün (23×2) aralarından da geçirerek örmeye devam ediyorsunuz. İstediğiniz büyüklüğe geldiğinizde de...

Devamı…

GDO devi Monsanto'nun politik bağlantıları

Geçen haftaki yazımda; geleceğin tohumlarını elinde bulunduran Monsanto şirketinin kronolojik geçmişinden, bu şirketin tohumlarının –bugün kendi kurumsal geçmişinde hiç bahsetmese de- esasında son derece toksik kimyasal ürünlerle atıldığından, hatta atom bombası geliştirme çalışmalarıyla bağlantılarından söz etmiştim. Peki; bu son derece kirli kimyasal ürün geçmişi bir yana, günümüzde Monsanto dünyada nasıl bir güç oluşturmakta? Bunun için Monsanto’nun ABD’de, Avrupa’da ve Türkiye’deki girift ve karanlık politik bağlantılarına bir bakalım… Monsanto’nun ABD hükümeti ve kamu kuruluşlarıyla bağlantıları Resmî sayılara göre Monsanto ABD’de 2008 yılı lobicilik faaliyetlerine toplam 8,8 milyon dolar harcamıştır. Bu verilere yansıyan bir diğer kalem de bağışlardır; şirketin diğer dönemlerde...

Devamı…

Bir kamp macerası

  Defne 13 yaşında, 7. sınıfa gidiyor. Denizi, yüzmeyi, yelken yapmayı, her çeşit hayvanı ve onların resimlerini çizmeyi çok seviyor. Giller’in kedi ajandasında ve takvimlerinde yer edinen Scottish Fold cinsi ünlü bir de kedisi var. Matematik dersinden nefret ediyor ama Türkçe’ye bayılıyor. Yazısının güzel olmadığını söylüyor ama çok güzel öyküler yazıyor.     Selin ile Derin diye iki kardeş tanıyordum. Ama görseniz kardeş olduklarını anlamazdınız. Selin, kestane rengi saçlı, kahverengi gözlüydü. İncecik kaşlı ve minik pembe dudaklıydı, melek görünümlü bir şeytandı, ağabeyine her türlü muzurluğu yapardı. Annesine çekmişti besbelli. Etrafındakiler onu görünce annesinin küçüklüğüne benzediğini söylerdi. Tabii o beş...

Devamı…

Orhan Taylan'dan çok özel bir not ve fotoğraf

Orhan Taylan’dan Bir anneye/babaya sorduk bölümü için bir söyleşi rica ettim ve standart sorularımızı gönderdim. Bana aynen şöyle cevap verdi: “Sevgili Metin Solmaz, Bu sorular benim için yanıtlaması güç sorular. Oğlum doğduğunda kırk yaşındaydım (1981). Ferhat doğduktan bir ay sonra tutuklandım. Tahliye olduğumda Ferhat dört yaşına gelmişti. Annesi iki kez açık görüşe getirdi ama çocuk öyle korktu ki, tekrar getirmemesini ben istedim. Deneyimlerime dayanarak anne adaylarına, baba adayını dikkatli seçmelerini öneririm. Belki işe yarar diye bir de fotoğraf ekledim. Keyifli çalışmalar, sevgiler Orhan T.” Fotoğrafı görünce hemen heyecanla telefon ettim. Bana, bir başka fotoğraf yollamak istediğini, ama bulamadığını söyledi. O...

Devamı…

Çocuklar ve arkeoloji

Yok, yok, ben ne arkeoloğum ne de çocuklara arkeoloji öğretme konusunda bir sertifikam var. Sadece kendi bilgilerim ve tecrübelerim doğrultusunda, çocuklarının bir şeylerin farkına varmalarını sağlamaya çalışan bir babayım. Ben göstereyim, anlatayım, tanıtayım, gerisi onlara kalmış… Zaten zamane çocuklarında aksi düşünülemez. İstemedikleri bir şeyi yaptırmak mümkün değil. Bizler küçükken -yetiştiriliş tarzımızdan dolayı- bize sunulan şeylere itiraz etmezdik. Zaten pek de bir şeyler sunulmazdı bizlere… Babalarımız bize Jethro Tull dinletti de biz “hayır” mı dedik. Ne öğrendiysek kendi kendimize, tırnaklarımızla kazıyarak öğrendik. O zaman yoktu ki Google, araştıralım hemen, ilgi alanımızdaki bir şeyi derinlemesine öğrenmek aylar, hatta bazen yıllar alıyordu. Tabii,...

Devamı…