Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Ağlanacak zamandır

Mel Gibson’ın “Tutku” filminde Hz. Meryem’in sokakta koşarken düşen oğlu için önce büyük bir panik yaşadığı ve ardında da onu kollarının arasında teskin ettiği bir sahne vardır. Bu “flash-back”, çarmıhını taşıyan oğlu, türlü eziyet ve aşağılamaya maruz kalırken, olan biteni seyretmek zorunda kalan annenin çektiği acıyı çok daha çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Zaten, Hz. Meryem’in kutsallığı, bir anne için tasavvur edilebilecek en büyük acı karşısında gösterdiği iman ve metanette kavidir. Nitekim kutsal metinler de dâhil olmak üzere, tüm kıssalar ve “batıl” dediğimiz itikatlar bir “insanlık” durumunu tasvir eder. Dinler Tarihi çalışan araştırmacılar, bu metinlerin hitap ettikleri topluluğun kolektif şuurundaki...

Devamı…

Gebelik gelişiminde 31. ve 32. hafta

Gebelik gelişiminde 31. hafta Bebeğin başından poposuna olan uzunluğu yaklaşık 28 cm’e, boyu 41- 42 cm. uzunluğuna, ağırlığı ise 1600 gr’a ulaşmıştır. Bu haftalardan itibaren organ gelişimine nazaran daha çok kilo alacaktır. Deri altında yağ depolanmaya devam etmektedir. Bu yağ tabakası cildinin rengini kırmızıdan gül pembesine dönüştürür. Kalsiyum, fosfor ve demir mineraller depolanmakta ve kemikler büyüyüp, güçlenmektedir. Sinir ve beyin gelişiminde ikinci hızlı büyüme dönemine girilir. Akciğerlerin gelişimi devam ediyor. Anne adayının karnı göbeğin yaklaşık 10 cm. üstüne kadar büyümüştür. Göbek deliği tamamen silinmeye başlamıştır. Büyüyen rahimle beraber bir yandan nefes zorlanmakta bir yandan da mideye artan baskı ile...

Devamı…

Bir evlat edindik: Başvurumuzu nasıl, nereye yaptık?

Evet, kararımızı verdik. Sıra geldi başvuruya. Başlangıçta yurt dışından evlat edinsek daha mı hızlı olur acaba dedik, başladık araştırmaya. İnternet denen muhteşem şeyin en ihtiyaç duyduğumuz anda nasıl bir çöplüğe döndüğünü bizzat yaşadım, gördüm. Özetlersek, yurtdışından evlat edinmek için önce sizin çocuğu bulmanız ve bulunduğu ülkedeki kuruma bizzat başvurmanız gerekiyor. Bu noktadan sonra Türkiye’de bu konuda yetkili tek kuruluş olan Sosyal Hizmetler SHÇEK yeni adı ile Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri devreye giriyor. Başvuru yaptığınız ülke bu kuruma başvurarak gerekli incelemelerin yapılmasını talep ediyor. Kurum, kendi standart uygulaması ile gerekli incelemeleri başlatıyor. Sonunda bu düşünceden vazgeçtik. Sosyal Hizmetler İl...

Devamı…

Sen ölecek misin, ne zaman?

“Evet, doğan ve canlı olan her şey bir gün ölecek. Ama buna daha çok var; senin bana ihtiyacın olduğu sürece hep yanında olacağım.(Çocuklara tutamayacağımız sözler vermemiz gereken çok ender durumlardan biri.) Kendime çok iyi bakıyorum ve sağlığıma dikkat ediyorum, onun için daha çok yaşayacağım.” Burada önemli olan, “sen büyüyünce” gibi zamanlar vermemek; çünkü çocuk, bu nedenle büyümek istemiyorum gibi bebeksi davranışlar sergileyip yeme problemleri...

Devamı…

Sanat atölyeleri küçük katılımcılarını bekliyor!

Borusan Contemporary atölyeleri, her ay farklı içerikle karşımıza çıkmaya devam ediyor. Değişen atölye atmosferi ile çocukların farklı disiplinleri denemesini sağlayan bu atölyeler, 5-12 yaş aralığındaki çocuklar için her hafta değişen iki saatlik çalışmalardan oluşuyor. İşte, Borusan Contemporary’nin Kasım ayına özel, çocuklar için hazırladığı atölye programı: 06.12.2014 Bir İstanbul Vitrayı (8 – 12 yaş) Rehberli kısa sergi turunda koleksiyonda yer alan çalışmalar incelenir. Perili Köşk’ün pencerelerinden boğazdaki gemiler, köprü, yelkenliler ve İstanbul’un karakteristik yapıları etüt edilir. Farklı boyutlarda kesilmiş asetatlar üzerine seçilen konularla ilgili özgün bir vitrayın yapıldığı eğlenceli bir çalışmadır. 07.12.2014 Kendi Canavarını Kendin Yap (5 – 7 yaş) Kısa bir sergi...

Devamı…

Tümay Algan: Erken çocukluk döneminde oyunun önemi

Bugünlerde, etrafımızda birbirinden zeki, birbirinden başarılı çocukların yetişmesi derdinde olan aileler görmeye başladık. Bu ailelerin beklentilerine uygun olarak, henüz anasınıfı çağında ikinci –bazen de üçüncü- dil edimini hedefleyen, çocuklara yaptırdıkları projelerle övünen, portfolyo sunum günleri düzenleyen anaokullarından da geçilmiyor. Hatta büyük şehirlerimizden birinde, okul aidatlarının bir hayli yüksek olduğu bir özel okulun anaokulu bölümünde, 4 yaş grubu çocuklarının programında haftada sadece iki gün, birer saat oyuna yer ayıran eğitimcilere, bir okul öncesi eğitim uzmanı ve psikolojik danışman olarak “neden bu kadar oyun oynayabiliyor bu çocuklar” diye sorduğumda “programımız çok yoğun, oyuna ancak bu kadar yer verebiliyoruz” cevabını aldığımı hatırlıyorum....

Devamı…

Uyumayan çocuk

Uykusuzum. Altı saat ders anlatıp döndüğüm ofisimdeyim, lise yıllarında hani kafasını sıraya gömüp uyuyan öğrenciler olur ya, o haldeydim. Yine bir sürü “Uyumayan çocuk, çocuklar gece niye uyanır? Uyku sorununa çözüm” gibi yazıları bir çırpıda okudum. Uyku ile ilgili kitapları atmıştım sabah çantama, bu kaçıncı kez yine baktım ilgili bölümlere. Oturdum düşünüyorum, başladım yazmaya ama çok uykum var, bu yazıyı tamamlayabildiysem okuyorsunuz demektir. 4,5 senedir uykusuzum. Yemeyen çocuk, konuşmayan çocuk, yürümeyen çocuk problemleri bir gün elbet düzeliyor ama bu uyumayan çocuk hep aynı kalıyor. Bildiğim, okuduğum öğrendiğim her şeyi en doğru şekilde yaptım. Uzmanlara da danıştım ama yok, uyumuyor....

Devamı…

Odanızı neden toplamamalısınız?

Yüksek entropi (kaos, düzensizlik) değerine sahip durumlar istatistiki olarak desteklenmektedir. İstatistiki olarak desteklenen olayların gerçekleşmesi daha muhtemeldir. Dağınık bir odanın düzenli/toplu bir odadan daha yüksek bir entropisi bulunur. Bunu geriye çevirmenin veya bulunduğu durumda tutmanın tek yolu, sistemin dışından sisteme enerji ilave etmektir. Diğer bir deyişle, odanızı düzenli olarak toplamak için enerji sarf etmeniz gerekir. ANCAK… Düzensiz bir oda, bir noktadan sonra maksimum düzensizliğe ulaşacaktır. Sürekli olarak toplanma konusunda başarısız olunan bir oda, bu noktadan sonra daha fazla düzensiz hale gelemeyecektir. Dolayısıyla, bu odayı bulunduğu durumda tutmak için daha fazla enerji sarf etmeniz de gerekmeyecektir. Dolayısıyla, bir kişinin odasını...

Devamı…

Tarım ilaçları üzerine…

Sebzeyi ve meyveyi mutlaka mevsiminde yiyin Beslenmede sebze ve meyveler elbette çok önemli bir yer tutar. Aslında insanın diş yapısına baktığınızda kesicilerin ve öğütücülerin iyi gelişmiş olduğunu görürsünüz. Bu, insanın beslenmesinin daha çok sebze ağırlıklı olması anlamına gelmektedir. Nitekim, bizim geleneksel mutfağımıza baktığınızda da kemikli et katkılı yemekleri ağırlıklıdır. Coğrafyada karasal kesime geçildikçe et varlığını korur, ama ağırlık bu kez tahıl ağırlıklı yemeklerdedir. Sadece bu kadarı bile beslenmenin geleneksel olmasının ötesinde coğrafi özellikler gösterdiğini de destekler. Bu, sadece gıda kaynaklarının değişmesinden değil, en uygun beslenmenin bu şekilde olduğu sonucuna varılmasındandır. Ne var ki gıdanın endüstriyel koşullarda kalitesiz, ama bol...

Devamı…

Kes, yapıştır, bir kitaba iliştir!

Oğlum doğmadan birkaç ay önce, o zaman iki yaşına yaklaşmakta olan kızımı, bir kardeşi olacağı gerçeğine nasıl hazırlamam gerektiğini araştırıyordum. O dönemde okuduğum kitap ya da makalelerden birinde, “yeni bebek doğduğunda büyük çocuğunuzla özel vakit geçirmeyi ihmal etmeyin, sizinle birlikte kağıt bebekler için elbiseler kesmek bile kendisini ihmal edilmiş hissetmesini önleyecektir.” gibi bir cümle okumuştum. Doğumu takip eden ve henüz dışarı çıkamadığım o en yoğun günlerde bile, bebeği uyutur uyutmaz kızımla oturup elişi yapmaya başladık. O zamanlar kızım henüz makas kullanamıyordu. En sevdiği kitap Gece Bahçesi idi ve Upsy Daisy ile Maka Paka’ya bayılıyordu. Aklıma gelen ilk fikir, bu karakterlerin kartondan kuklalarını yapıp kızıma oynatmak olmuştu. Kızım bu kuklaları yaparken beklediğimin çok ötesinde sevinip mutlu oldu. Kuklaları hazırlama süreci o kadar çok ilgisini çekti ki, ilk denemeden itibaren yaşından beklenmeyecek şekilde uzun bir süre boyunca kukla yapımına odaklanabildi. Doğum iznim bitene kadar geçen altı ay içinde, kızımın sevdiği kitaplara yenileri eklendi ve yaptığımız kukla karakterlerin sayısı giderek çoğalmaya başladı. Kızım benimle geçirdiği bu özel zamanlardan gerçekten çok keyif alıyor, elişi saatinin gelmesini iple çekiyordu. Karton, hamur, dal, taş, ne bulursak kullanmaya başladık. Bir süre sonra bu küçük elişi faaliyetlerinin sayısız yararı olduğunu fark ettim. Elişlerimize mutlaka bir kitap eşlik ettiği için, Ekin okumaktan daha çok keyif almaya, kuklaları canlandırıp konuşturarak kitap kahramanlarının dünyasına girmeye başladı. Karton kuklalar bu sayede dil becerilerinin ve hayal gücünün gelişmesine katkı sağladı. Kestiğim parçaları...

Devamı…