Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Çocuğa yönelik şiddete karşı ulusal seferberlik

t24’ten Hülya Karabağlı, hükümetin çocuğa yönelik şiddete karşı başlattığı ulusal seferberliğin detaylarını anlatıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 13 bakanlık, STK ve TÜİK’i görev ve sorumluluk anlamında içine alan ‘Çocuğa Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’ hazırladı. Çocuğa yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla hazırlanan Ulusal Eylem Planı, ulusal bir seferberlik niteliği taşıyor. Aile, eğitim, yatılı kuruluşlar, tedavi ve rehabilitasyon merkezleri ve çocuk işçiliği başlıklı ana alanlarda iyileştirmeleri esas alıyor. Çocuklara yönelik şiddetin müfredat içinde zorunlu ders olması, asker ocaklarında, Kuran kursu hocaları, yargı, emniyet mensuplarına kadar geniş bir kitlede eğitim verilmesi öngörülüyor. Evlilik öncesi çiftlerin çocuğa karşı şiddet konusunda bilinçlendirilmeleri...

Devamı…

Devlet okulunda VIP sınıfı

Muğla Dumlupınar İlkokulu, öğrencileri velilerin ödedikleri bağış miktarına göre ayırdı. Daha fazla bağış yapan velilerin çocukları, askılı ve dolaplı sınıflara yerleştirildi. Yeni düzenlemeyle hakim, savcı, daire müdürü, doktor, iş adamı ve zengin esnafın çocukları bir sınıfta toplanırken, dar gelirli vatandaşların çocukları daha az konforlu sınıflara yerleştirildi. Hangi çocuğun hangi sınıfa gideceği, velilerin verdiği bağışlara göre belirlendi. Buna göre bin liranın üzerinde bağış yapan velilerin çocukları, sınıf mobilyaları görece daha iyi düzenlenmiş sınıfa kaydedildi. Sınıfın, öğrenci velilerinden gelen bağışlarla tefriş edildiği belirtildi. Bin liranın altında bağışta bulunan veliler, uygulama karşısında şaşkınlığa düştüklerini kaydettiler. Kaynak: Sendika.org...

Devamı…

Tahayyül ve Karşılaşmalar Arasında: Diyarbakırlı ve Muğlalı Gençler Anlatıyor

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Leyla Neyzi yönetiminde disiplinlerarası bir ekip tarafından hazırlanan ‘Tahayyül ve Karşılaşmalar Arasında: Diyarbakırlı ve Muğlalı Gençler Anlatıyor’ websitesi açılıyor. Websitesinde doğuda ve batıda iki ilden 22 gencin geçmişe dair anıları, yaşam deneyimleri, gelecek hayalleri ve Türkiye’nin gündemine dair algı ve yorumlarından kesitler sunuluyor. ‘Türkiyeli Gençler Anlatıyor: Sözlü Tarihin Geçmişle Yüzleşme, Toplumsal Uzlaşma ve Demokratikleşmeye Katkısı’ isimli proje, 2011-2012’de Stiftung Mercator, İstanbul Politikalar Merkezi, Açık Toplum Vakfı, Global Dialogue ve Heinrich Böll Stiftung tarafından desteklendi. Projenin ana konusu Türkiyeli gençler. Türkiye toplumunun çoğunluğunu oluşturan, seslerini yeterince duyuramayan, yetişkin toplumu tarafından kıskaca alınmış ama geleceğimizi...

Devamı…

Maçka Parkı her an birilerine zarar verebilir

Bu fotoğrafları İstanbul Maçka Parkı’ndaki küçük çocuk oyun parkında çektik. Çok fazla kuracak cümle yok. Olay gördüğünüz gibi. Bu parkta muhtemelen bir takım kazalar zaten olmuştur. Daha büyükleri olmaz umarız. Çocukların oynayacakları yere ekstra ihtimam gösterilmesi gerekiyorken bu hale gelmesi berbat bir durum. Belediye tamir edip etmeyeceğini kendisi bilir. Bizim bildiğimiz bu parkı derhal kullanıma kapatmalı. Biz bu haberi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Beyaz Masa 153’e bildirdik. Siz de bildirin. Belki bir fenalık olmadan sesimizi duyan...

Devamı…

Babanın ne önemi var?

Yıllardır psikologlar ve pek çok başka bilim dalından araştırmacılar annesiyle kurduğu ilişkinin çocuğun geleceği için ne kadar önemli olduğunu anlatım durdular. Bu araştırmalar, toplumdaki genel bir önyargıyı doğrular nitelikteydi. Çocuğun mutluluğu ya da mutsuzluğu annenin sorumluluğu altındaydı sanki… Ancak son yıllarda, giderek artan sayıda araştırmacı çocuğun üzerinde babanın nasıl bir etkisi olduğunu, daha doğrusu babayla çocuk arasındaki ilişkilerin önemini araştırmaya başladı. Bu biraz da değişen ebeveynlik algısının sonucu demek yanlış olmayabilir. Connecticut Üniversitesi’nden Ronald Rohner, “Son zamanlarda yaptığımız araştırmalar babaların çocuklar üzerinde çok önemli bir etkisi olduğunu, hatta kimi durumlarda babanın rolünün anneninkinden daha belirleyici olabileceğini ortaya koyuyor” diyor....

Devamı…

Çiftçisen'den gıda krizine çözüm önerisi

Çiftçisen gıda krizinin kaynağının yanlış gıda politikaları olduğunu açıkladı. Kendine yeterlilik üzerine kurulan politikaları, küçük aile çiftçiliğinin yaygınlaştırılmasını önerdi. Fiyatlardaki artışın tekellerin inisiyatifinde belirlendiğini hatırlattı. Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçisen) Dünya Gıda Günü dolayısıyla yayımladığı bildiride temel gıda maddelerinde kendine yeterliliği esas alacak politikaların geliştirilmesi ve uygulanmasının gerekliliğini vurguladı. Dünya ölçeğinde yaşanan açlığa ve gıda krizine dikkat çekilerek kimyasal katkılarla toprağı ve suyu kullanılamaz hale getiren politikalar eleştirildi. Gıda politikasındaki sorunların çözümü için çiftçilerin üretimden pazarlamaya zincirin tüm halkalarına tüketicilerle birlikte sahip kılınmasının önemine değinilen açıklamada, şirket tarımcılığı yerine küçük aile çiftçiliğinin hükümetler tarafından merkezi politika olarak benimsenmesi de önerildi....

Devamı…

Mahallenizi seviyor musunuz?

Mahallenizi seviyor musunuz? Peki mahallenizin iyiliği için ne yapıyorsunuz? Komşularınızla sahiden iletişim kuruyor musunuz? Çocuğunuzu huzur içinde sokakta oynamaya gönderebiliyor musunuz? Peki bütün bunları yapamıyor olmanın sizi fiziksel olarak da hasta edebileceğini biliyor musunuz? Dünyanın en büyük araştırma şirketlerinden biri olan Gallup’un yaptığı yeni bir çalışmaya göre, yaşadıkları mahalleyi seven insanlar fiziksel olarak da daha sağlıklı oluyorlar. Araştırmayı yapan ekibin yazdığı raporda şu bilgilere yer veriliyor: “Araştırmanın sonuçları fiziksel sağlığımızın içinde yaşadığımız ekolojinin yanı sıra, yaşama standartlarımız, güvenlik duygumuz, yaşadığımız toplumsal çevreye duyduğumuz saygı, mahallede verilen kararlara katılım gibi bir dizi unsurdan direkt olarak etkilendiğini ortaya koyuyor. Kendilerini yaşadıkları...

Devamı…

Artık bir ebeveyn olduğunuzu kanıtlayan cümleler

Çocukluğunuzu hatırlayın… Öyle bazı cümleler vardı ki, hiç hoşlanmıyordunuz duymaktan. Zira başedemeyeceğiniz bazı olumsuzluklara işaret ediyorlardı. Ayrıca sinirlerinizi bozuyorlardı, çünkü çok tekrar ediliyorlardı. Şimdi de siz ebeveyn oldunuz… Şöyle bir kendinizi yoklayın bakalım, aşağıdaki cümlelerden kaçına arada bir siz de başvuruyorsunuz. Hem belki ekleyecekleriniz de vardır… – Para ağaçta yetişmiyor çocuğum. – Açık kapıdan mı çıktın, kapat şu kapıyı! – Sana söylemiştim değil mi? – Ağzına biber süreceğim. – Senin yaşındayken ben… – Şeker değilsin ya eriyesin… – Kedi poposunu görmüş de, ben bu dertten ölürüm demiş! – Senin yüzünden oldu işte… – Beni ne kadar üzdüğünün farkında mısın?...

Devamı…

Barışa yürümek

Erkan Jan Aktaş, 45 gündür süren barış yürüyüşünü anlattı. Ne istiyor, neden yürüyorlar? Alıntılıyoruz… Her biri içinde onlarca hikaye olan bu güzel insanlar yürümeye devam ediyorlar… 20 Ekim’de Ankara’da olacaklar. Barış dolu yürekler ile buluşmak için 20 Ekim’de Sakarya Meydanı’nda olalım. Barışın talep edilir bir şey mi olduğu, yoksa gerçekleştirdiğin/gerçekleştirebileceğin bir şey mi olduğu konusunda bir kafa karışıklığı yaşıyorum. Herhangi bir tartışmada başka bir ihtimale yatabilir aklım, ancak son zamanlarda bende birikenlerden hareketle barışın gerçekleştirilebilecek bir şey olduğunu daha çok duyumsamaya başlıyorum. Talep üzerine kurulan özgürlük alanları üzerine ciddi bir sıkıntının yaşandığını düşünüyorum. Talep etmek bir yerde bir nesne/özne...

Devamı…