Advertisement

Yazar: Mehmet Said Aydın

İyi ki Varsın Tilki Toni

“İyi ki Varsın Tilki Toni” başlıklı iki kitap, Kelime Yayınları tarafından Nisan 2014 itibarıyla yayımlandı. Hafize Çınar Güner tarafından yazılan “Tilki Toni”ler Şebnem Aydın Gündüz tarafından resimlendi. Hafize Çınar Güner birçok eğitim ve sanat kurumunda öğretmen, sorumlu müdür, danışman, uzman ve drama lideri olarak görev yapmış, ilkokul ve okul öncesi çocuklar ile yaratıcı drama atölyeleri gerçekleştirmiş, farklı dersler için yaratıcı drama yöntemiyle öğrenme tasarımlarına rehberlik etmiş. Evvelden de “İlköğretimde Yaratıcı Drama”, “Eğitim İçin Tiyatro Uygulamaları” (Hasan Nami Güler ile beraber) kitaplarına imza atmış. 2011 yılından bu yana düzenlenen “Yaratıcı Drama Köprüsü” sempozyumunun koordinatörlüğünü ve sempozyum kitabının editörlüğünü yürütüyor. Çizer...

Devamı…

Kol yukarıda, parmak havada: “Şimdi!”

İlkokulun üçüncü sınıfında başka bir okula gitmiştim. Yani iki buçuk sene bir okulda, iki buçuk sene öteki okulda okudum. Bu da kader gibi takip etti, okuduğum bütün okulları arada başka bir okul katarak okudum illa ki. Anadolu lisesi bahsi zaten bambaşka. Neyse ki okulumun adı Hulusi Sayın falan değildi. Cumhuriyet İlkokulu’nda okudum. Mis gibi de bir öğretmenim vardı, Allah ömrünü uzun etsin. Yıllar sonra karlı bir Ankara sabahı kendisiyle bira içme deneyimini de yaşattı bana sağ olsun. Kürt öğretmenimizin yanında zorlanmadık. Dağ köylerinden birindendi ikinci okulumdaki öğretmenim. Ama ilki Türk’tü, Niğdeliydi, Kürtçe bilmiyordu, çok uzundu ve Beşiktaşlıydı. Okula başlamadan...

Devamı…

Uğur'un Kızıltepe'si

Herhangi bir örneği, bütün bir memlekete teşmil etmememiz gerektiğini biliyoruz. Mesela Yozgat’ın Yerköy ilçesinde “Alparslan Türkeş Bulvarı” var ve hatırladığım kadarıyla kimse bu isimlendirmeden şikâyetçi değildi. Trabzonluların hepsini Ogün Samast’la yan yana anmak mümkün mü? Ve daha birçok örnek biliyoruz, kurulacak alakaların tehlikeli ve “sakat'”olacağını da biliyoruz. O zaman şu soru da giriyor devreye: Bir yer ne zaman “memleket” olur? Orada doğmuş olmak, nüfus kâğıdında bir yer adının yazıyor olması, “köklerinin”, atalarının oradan olduğunu bilmek yeter mi o yeri “memleket” yapmaya? Bu sorulardan birinin, bahsettiğim derdin dermanı olduğu olmuştur ama konu bu değil. Konu Kızıltepe. Mardin’in, Kızıltepe ilçesi. “Qoser”...

Devamı…

Kuzeye esmek iyidir

Coğrafyam hep kötüydü. Güneşin doğuşunu apaçık görmesem, nerenin doğu olduğunu şu dakika bile anlayamam. Ama yıllar yılı ezberimde “keşişleme”yi tuttum. Çünkü güneydoğudan esen rüzgârın adıydı. Fıstıkçı Şahap gibi bir ezber yöntemiydi bana göre ama yıllar içinde bu kadar masum olmadığını anladım. Aslında sağlıklı da diyebilirdim masum yerine. Şu oturduğum yerin kerteriziyle kuzey ne yana düşer, bilmiyorum. Ama içinde yaşadığım ve adlı adınca coğrafi bir referans olarak bile söylemenin büyük suç sayıldığı memleketin kaç meridyenden oluştuğunu bir şiirden öğrendim. Selim Temo’nun “On bir meridyende sürgün, keder ve ibrişim” şiirinden. Söylemeye hacet yok, elbette “ibrişim” kelimesinin manasını da. “Kuzeye esmek iyidir”...

Devamı…

Kavgamızın başkenti

Şarkısını daha çok biliyoruz, malum. Şiir, Vedat Türkali olarak bildiğimiz Abdulkadir Pirhasan’ın. Esasında “Ey sen ne güzelsin ey kavgamızın şehri/ İstanbul” şekliyle geçiyor “Bekle Bizi İstanbul”un içinde. Ama Gezi Direnişi boyunca (“süreç” demeyeceğim ve “Direniş” şeklinde yazacağım yazı boyunca) içimden geçtiği hali buydu. İstanbul, kavgamızın başkenti olabilirmiş, tecrübe ettim. Bu yazı boyunca büyük sözler etmekten kaçınacağım. Yazdığım her metinde, arkadaşlarımın şaka yollu söylediği “slogan atma” kusuruna da düşmemeye azami gayret sarf edeceğim. Slogan atmamın çok müsait olduğunu da biliyorum bir yandan. Üstelik ajitasyon propagandaya da temelde karşı değilim. Ama bu yazı, o yazı değil. Biliyorum. Gezi Direnişi’ni kendi zaviyemden...

Devamı…

#gezikütüphanesi

Gezi Parkı’nın ilk günlerinde, ofisin Park’a yakınlığı sebebiyle öğlenleri gidebildim. İlk gün çadır kuranların talepleri çok makul ve anlaşılırdı: Buraya yapılacak şeyin mahiyeti belli değil ve bu belirsizliğin içinde ağaçlar kesiliyor. Gezi Parkı’nın içinden, daha evvel çok az geçmişim meğer, eylemcileri ararken fark ettim. Alıkça bir şey de yaptım; orada birikmiş polis kalabalığına (henüz eylemcilerle polis hiç karşı karşıya gelmemişti) “Çadırlar nerede acaba?” diye sordum. “Biz de oraya gidiyoruz, şu aşağıdalar” dedi içlerinden bir tanesi, sinirli sinirli. Eyvallah ile gittim. Hep söyleniyor ya, hakikaten “bir avuç” insan vardı. Sonrasını herkes, tedrici olarak bir şekilde izledi. Üzerine de çok yazıldı,...

Devamı…

Çocuklarınız yabancı olmayan dilleri de öğrensin

Bu site Kürtçe bilen çocuklara içerik sağlamak, bilmeyenlere ise  Kürtçe öğretmek için kurulmuş.  Adresi zarokname.com. “Zarok”, Kürtçe “çocuk” manasına geliyor. Aynur Bozkurt tarafından hazırlanan sitede, “Alfabe”, “Klasik Hikâyeler”, “Forum” gibi bölümler var. Zarokname’nin üç yıllık bir emeğin ürünü olduğunu söyleyen Bozkurt, çok yönlü biri. Bilgisayar öğretmenliği, Fransız dili öğrenimi, Brüksel’de müzik öğrenimi gibi mühim detaylar var özgeçmişinde. Site aracılığıyla Kürtçe alfabe öğretmeyi amaçlayan Bozkurt, “Klasik Hikâyeler” bölümüne Pinokyo gibi beynelmilel metinlerin yanı sıra, yerel Kürt hikâyeleri de yerleştirmiş. Hikâyeleri “okumak”, “dinlemek” ve “izlemek”...

Devamı…

Metin Solmaz'la konuştuk: Vali, içki, kumar, manyaklık.

Mardin Valisi’nin açıklamasını okudun sen de. Ne diyorsun bu işe? Okudum Said’cim. Bir miktar sıkıcı bir vakit geçirmiş oldum sayende ama okudum. Vali bey demiş ki: “Kadınlar Günü’nün erkekler için bunun anlamı nedir? Erkekler için anlamı şudur. Evde hanımefendi hasta olduğu zaman veya anne ve babasını ziyarete gittiği zaman, biz erkekler bundan hiç hoşlanmayız o yüzden onlar evden ayrıldığında evde hayat duruyor. Hatta itiraf etmek lazım ki, erkekler evde aç kalıyor. Dolayısıyla kadınlar için sadece 12 ayda bir gün, erkekler için kadınlar günü her gündür.” Evde hanımefendi yemeği yapmazsa aç kalan ve camı silmezse dışarıyı göremeyen bir grup aile...

Devamı…