OKUL ÇAĞINDA HİPERAKTİVİTE VE DİKKAT PROBLEMİ

Şimdi hep beraber şöyle bir sahne hayal edelim. Her sabah servise yetişme telaşı aile için bir kâbusa dönüşen ve bu süreçte çaresiz annenin işe yaramadığını bildiği halde aynı lafları tekrar tekrar söylediği ve sonunda işi tehdit bağırma ve çocuğu çekiştirme noktalarına kadar sürdürdüğü bir sabah senaryosu… Bu senaryonun kahramanı farz edelim Can, annesini canından bezdirecek kadar yavaş, umursamaz ve kendi ilgileri ile meşgul bir şekilde farkında olmadan anneyi çıldırtmaktadır. Annenin sürekli uyarıları ile sonunda odasına gidip ayakkabısını alacakken yerde dün akşamdan ortada bıraktığı kamyonunu bulup bir elinde bir kamyon öbür elinde ayakkabının sadece bir teki ile koridorda annesine çarpar. Anne artık bıkmış halde neden hâlâ ayakkabısını giymediğini sorduğunda elindeki ayakkabının tekini fark eder ama annesinin yüzüne sanki ayakkabı sözünü hayatında ilk defa duymuş gibi anlamsızca bakar. Anne artık son bir hırsla tüm eksikleri tamamlar ve Can’ı servise bir an önce atıp kafasını dinlemek istemektedir ki 5-6 saat sonra çocuk dönünce ikinci raunda hazır olabilsin.

Tabii sonra okuldaki senaryo başlar . Can, o gün yine ev ödevini getirmemiştir. Zaten ya tahtadan ödevi çekmemekte ya da çekip eve getirse bile yapmayı unutmakta ya da zorlandığı için bırakmakta ya da en iyi ihtimalle yapmış olsa bile okula geri götürüp öğretmene vermeyi unutmaktadır. Bugün yine aynı şey olmuş çocuk ödevi yapmış olduğu halde evde unutmuştur. Ve çaresiz anne bunu çocuğu servise yolladıktan sonra fark etmiş olmanın kızgınlığı içinde sigara üstüne sigara içmektedir. Çünkü hem Can’ın başarısız olacağına üzülmekte hem de ne ilgisiz anne diye tanımlanacağından çekinmektedir. Can da öğretmen ödevleri toplarken arkadaşlarının acımasız şakalarını dinleyerek kendini öyle olmadığı halde aptal gibi hissetmektedir. Bir ödevini bile okula getirmekten acizdir. Tabii öğretmen de bu ödevin yapıldığına inanmamaktadır. Öyle ya yapılsa gelirdi. Zaten bu çocuk tüm ders boyunca bir yere düşürdüğü silginin peşinde giderek bir kitaptaki sayfayı bulma çabası içinde herkesi rahatsız ederek, dikkati dağıldıkça ulaşabildiği mesafedeki tüm çocukları taciz ederek sınıfın düzenini bozmaktadır. Elinde sürekli bir şey çevirip durmakta sanki boş kalırsa, elini kolunu meşgul etmeden duramayacak gibi gözükmektedir. Hadi kendi kendine bunları yapsın da bir de diğer çocuklara bulaşmasa çok iyi olacaktır. Ama derse dikkatini veremedikçe, tahtadaki yazıyı iyi niyetle defterine çekmek için başlasa bile satırları takip edemediğini fark edince bırakıp komiklikler yapmaya, hani beni aptal buluyorsunuz ya alın ben de size aptallıklar yapayım der gibi şaklabanlıklar yapmaya başlamaktadır. Zaten onun bu zayıf tarafını fark eden diğer çocuklar da fırsat buldukça ona bu hareketleri yaptıracak zeminleri yaratıp aradan çıkıvermektedirler ve kabak yine Can’ın başına patlamaktadır. Ama bu çocuk davranışlarının sonucundan ders çıkarmak da zorlandığı için bu davranışını da doğru değerlendirememekte ve bir saat sonra aynı oyuna yine gelebilmektedir. Neyse ki dersler 45 dakikayı geçmediği için bu çaresiz öğretmenin ıstırabı da bitecektir ama tüm öğretim hayatı boyunca bu sıkıntıyı yaşayacak olan Can’ın sıkıntısı kolay kolay geçmeyecektir.

İsterseniz şimdi Can gibi bir çocuğun anaokulundan ortaokula kadar ne tür güçlükler yaşadığı ve etrafa yaşattığının üstünden geçip sonra da bunlarla ilgili olarak neler yapılabileceğinden bahsedelim.

Hiperaktivite ve dikkat problemi olan çocukların aileleri genellikle çocuklarının okul performansından çok kaygılıdırlar çünkü anaokulundan itibaren bu çocuklar ile ilgili şikayetler duymakta çocuklarının dikkat sürelerinin çok kısa olduğunu, var olan dikkatlerinin  çok çabuk dağılabildiğini ve dikkatlerini tekrar toplamanın gerçekten çok güç olduğunu bilmektedirler. Bozucu davranışlarının yoğun olduğunu, dersi dinleme ve takip etmekte zorlandıklarını bilmektedirler. Tabii bu özellikler sınıflar ilerledikçe ve çocuk büyüdükçe değişmektedir.

ANAOKULU VE AŞIRI HAREKETLİLİK VE DİKKAT PROBLEMİ OLAN ÇOCUK:

Pek çok hikâyede aile yuva yaşı geldiğinde çocuğunda bir problem olduğunu kolayca fark eder. Çünkü çocuk sınıfta kendini kontrol etmekte güçlük çekmektedir. Öylesine hareketli ve dürtüseldir ki öğretmenlerinin başa çıkması çok zordur. Diğer çocuklarla oyuncak paylaşmak ya da birlikte bir şey yapmak konusunda zorlanmakta ve bu durumda kolayca saldırgan davranışlar gösterebilmektedir. Dolayısı ile sık sık okula çağrılan ebeveynler artık bu duruma şaşırmazlar. Çünkü kendileri de evde benzer sıkıntıları yaşamaktadırlar. Öğretmenler kullandıkları cezaların ya da tehdit veya verilen güzel sözlerin bu çocukta işe yaramadığını görmektedirler. Çünkü bu tür teşebbüsler çocuğun zayıf içsel kontrolü ve olgunlaşmamış tepkileri ile püskürtülmektedir. Tüm bu sıkıntılar ve okul ile ortak bir çözüm üretemeyen ailelerde genellikle daha saldırgan ya da korumacı tutumlar geliştirerek çözümsüzlüğe doğru gitmekte sonunda okul aileye çocuğunu çekmesini önermektedir. Yeni okul arayışları genellikle benzer yaşantıları getirmekte, aile durumlarını anlayan ve yardımcı olmak ya da göz yummak için çaba sarf eden bir okul müdürünün himayesine sığınana kadar sürmektedir. Tabii aslında amaç göz yummak değil durumu tamamen değiştiremesek bile çaba sarf etmek olmalıdır. Ama böyle okullar da pek kolay bulunamamaktadır. Böylece çocuk daha çok erken yaşta birkaç tane okul deneyerek eğitim hayatına başlamış olur.

İLKOKUL YILLARI

Çoğunlukla hiperaktiviteden çok dikkat problemi ön planda olan çocuklar ilkokul yıllarında daha kolaylıkla tespit edilebilirler. Çoğunlukla hazırlık sınıfı öğretmenleri, aileleri çocuğun birinci sınıfa hazır olmadığı konusunda uyarırlar. Ancak uygun müdahaleler yapılmadığı müddetçe çocuk bir sene geç gitse bile okula uyum sağlaması zor olabilmektedir. Yıllar geçtikçe çocuğun problemi sınıf öğretmenlerinin değişen tutum ve yaklaşımlarına göre de şekil alır. Okuldaki eğitim yükü arttıkça gereken konsantrasyon becerileri ve organizasyonel beceriler ve motivasyon ihtiyacı da artmaktadır. Bu yıllarda hiperaktivitesi ile değil de dikkat problemi ile ön plana çıkan çocuklarda öğrenme güçlüğü tespit etme ihtimalimiz de çok daha fazladır. Bu oran yani öğrenme güçlüğüne rastlama oranı dikkat problemi görülen çocuklarda %25’tir. İlkokulda çocuk öğretmenin yönlendirmelerine uymakta, çalışmaya başlamak zor olmakta ve bitmeyen ödevler yığılabilmektedir. Bu kadar yoğun organizasyonel beceriler yaşayan, yazacağı kağıdı kalemi toparlayamayan, hangi kitaptan çalışacağını bilemeğen bir çocuğun başarılı olmasını beklemek çok zordur. İlkokulun ikinci yarısında sosyalizasyon problemleri öğrenme problemlerinin önüne geçer. Sosyal beceri çalışmaları göstermektedir ki dikkat probleminden çok hiperaktivitesi ön planda olan çocuklar sınıf arkadaşları tarafından istenmemektedirler. Çünkü genelde davranışları sert, bozucu ve yaşına göre uygunsuzdur. Sosyal kurallara uyamadıkları, sıra beklemekte, söz almakta zorlandıkları için ve de toplumdaki yazılı olmayan kuralları anlayamadıkları için arkadaş ilişkilerini sürdürmekte zorlanırlar. Tekrarlayan akademik başarısızlıklar, sosyal dışlanma ve öğretmenler ve ailelerden gelen eleştiriler zaman içinde çocuğun kendine olan güvenini son derece kötü bir şekilde zedeler. Bu çocuklar uzun yıllar süren başarısızlık ve itilmeler sonucu kendine güvensiz, endişeli ve depresif bir ruh hali içinde kafalarında pek çok şüphelerle ortaokul kısmına başlarlar.

ORTAOKULDA HİPERAKTİVİTE VE DİKKAT PROBLEMİ

Maalesef bu problem çocuk ergenliğe girince de devam etmektedir. Bazen semptomlar şekil değiştirebilmekle beraber dikkat süresi, dürtü kontrolü ve organizasyonel becerilerde yaşanan problemler çok zor değişmektedir. Dersler gittikçe daha anlamsız ve zor  gelmektedir. Düzene duyulan önem gittikçe daha da azalmaktadır. Ortaokulda daha çok öğretmenin çocuğun hayatına girmesi ile uyum sağlamak gereken çok daha fazla durum ortaya çıkmıştır ve çok daha fazla sorumluluk taşımak gerekmektedir.

Ders programı her gün değişmekte ve bir takım ekstra faaliyetler araya girebilmektedir. Belli bir süre sonraya tamamlanması gereken ödevler ya da projeler kısa çalışmalar söz konusu olmuştur. Daha fazla okuma, hafıza ve anlama becerisi gerekmektedir. Bu tür işleri yerine getirebilmek yoğunlaşabilmeyi, sürekliliği ve güçlü bir motivasyonu gerektirmektedir. Zaten bu becerileri ile ilgili problem yaşayan hiperaktif ergen için bir de sıklıkla değişen ruh halleri üstüne eklenince okul hayatı daha da zor olmaktadır. O güne kadar teşhis konmamış çocuklar bu yaştan sonra bir problemleri olduğunu duyduklarında bazen bu fikre alışmakta zorlansalar da çoğu büyük bir rahatlama hissetmektedirler. Böylece yıllardır kendilerinde hissettikleri farkların bir adı olduğunu ve aslında aptal falan olmadıklarını miyopluk, çocuk felci vs gibi bir probleme sahip olduklarını anlamaktadırlar.

Ortaokulun dikkat problemi olan çocuk için ne ifade ettiğini anlamak için  6-7 değişik işte aynı anda çalıştığınızı ve her bir patronunuzun diğer patronların ne kadar çok iş verdiğini bilmeden yeni işler yığdığını düşünün. Bu işi yetiştirebilmek için eve de iş götürmek zorunda olduğunuzu ve ertesi sabah erkenden yine işe yetişmek zorunda olduğunuzu farz edin. Bu işi yapmak için sürekli oturmak zorunda olduğunuzu sadece çok kısa aralar verebileceğinizi ve aynı tempoyu her gün tekrar edeceğinizi düşünün. Tüm işlerin tek bir yerde yapılmadığını hepsi için zaman zaman değişik yerlere gitmek gerektiğini ve o işle ilgili malzemelerin oralara unutmadan taşınması gerektiğini ayrıca bu iş yerlerinin zaman zaman dikkati kolayca dağıtacak kadar gürültülü hareketli olduğunu hayal edin. Ayrıca bu işleri yaparken hiçbir seçme şansınızın da olmadığını ve önünüze ne konursa onu yapmak zorunda olduğunuzu ve genellikle de kısıtlı ilgi alanlarınızla  alakasız işler sunulduğunu farz edin. Üstelik tüm bunların sonunda da hiçbir kazancınız olmadığını düşünün. Böyle bir işte çalışmanın size ne ifade ettiğini düşünüyorsunuz. Çok kötü bir tablo değil mi? Ama her zaman bu kadar kötü olmak zorunda değil. Çocuk için bir takım düzenlemeler yapılırsa çocuğun algılamasını değiştirmek mümkün olabilecektir. Ancak bunun için çevre dostu ürünler çıkarıyorlar ya onun gibi ‘Hiperaktivite Dostu’ öğretmenler bulmamız gerekmektedir. Çünkü bu iş için gerçekten bu çocukların problemlerine merak duyan, bunun yaramazlık veya terbiyesizlik değil bir problem olduğunu kabul eden, yardım etmek için yapacağı değişikliklerin sınıftaki kontrolünü kaybetmesine sebep olacağı hislerine kapılmayan, dersleri farklı duyuları kullanarak öğrenmelerini sağlayacak şekilde canlı ve yaratıcı anlatan ama aynı zamanda da iyi organize olabilen, esnek ve yeni yöntemleri öğrenmeye açık, kendisini de çocuklar için ilginç ve eğlenceli yapabilen ve en önemlisi çocuğun problemini onun yüzüne vurmak için değil ona yardım etmek için aklında tutan öğretmenler gerekmektedir. En en en önemlisi de sabırlı öğretmenler bulmak gerekmektedir. Bunun da herkes için çok kolay olmadığını söyleyebiliriz. Eğer bir öğretmen bu özelliklerin en azından bir kısmına sahip değilse  bu tarz eğitimlerin onlarcasını da dinlese bu konuda çocuğa yardım etmesini sağlamak zor olmaktadır. Ama yardım etme merakını taşıyan öğretmenler için, şu üç alanda düzenlemeler yapmak gerektiğini söyleyebiliriz:

* fiziksel çevrenin düzenlenmesi

* ders yükünün düzenlenmesi

* sosyal çevrenin düzenlenmesi

FİZİKSEL ÇEVRENİN DÜZENLENMESİ

Sırayla gidersek ilk müdahale edilecek konu çevrenin çocuğun handikapına göre düzenlenmesi olacaktır. Çünkü bu çocuklar asıl dikkat etmeleri gereken konulara değil ama aklınıza hiç gelmeyecek lüzumsuz detaylara kolaylıkla takılabilmektedirler. Gürültü ve karışıklık çocuğu çok kolayca dağıtabilmektedir. Bu nedenle;

Dikkat problemi olan çocuk mümkün olduğunca sınıfın hareketli noktalarından mesela pencere kenarı kitap rafları çöp kutusu vs gibi zaman zaman çocukların kullanabildikleri yerlerden uzak oturtulmalıdırlar.

☻ Örneğin en az bir taraflarının duvara dayalı olduğu ve etraflarından da iyi rol modelleri olabilecek çocukların olduğu bir köşe çocuğu en az rahatsız edecek köşe olacaktır.

☻ Gürültü ve uğultu ile dağılan çocuklar için kulaklıkla müzik dinlemesine ve bir yandan da problem çözmesine izin verilebilir. Burda amaç çocuğa keyifli anlar yaşatmak değildir. Sadece daha iyi konsantre olmasını sağlamaktır ve bu durum çocuğa da sınıfa da bu şekilde açıklanmalıdır. Ayrıca kulaklıkla dinlenen illaki de bir müzik olmayabilir sadece okyanus dalgalarının sesinin veya ormandaki seslerin kaydedildiği doğa kasetleri de dinletilebilir. Tabii burada bir süre neyin uygun olduğunu anlamak için çalışmak gerekecektir.

Bu çocuklar kendilerini zaman ve mekan içinde oryante etmekte zorlanırlar. Küçüklüklerinden beri önce-sonra, mevsimler ve saat gibi kavramları öğrenmekle ilgili problemleri vardır. Zamanı anlamakta zorlanan bir çocuk için gün içindeki faaliyetlerin sırasını takip etmek, birinden diğerine geçişleri yapmak çok zor olabilmektedir. Bunun için yapabileceğiniz düzenlemeler şunlar olabilir:

Çocuğun sırasına bir aylık program hazırlayın (daha küçük çocuklar için haftalık olsun) ve bu program mümkün olduğunca net ve açık hazırlansın. Mesela günler bir renkle, matematik dersi başka bir renk, Türkçe dersi vs. başka renkle yazılsın, her biri bir kutu içinde olsun ve öğretmenler kendi dersleri ile ilgili gelmesi gereken bir malzeme, ödev  varsa veya sınav olacaksa tarihlerini bu kutuların içine yazsınlar ya da ilk başlarda sıkı bir kontrolle çocuğa yazdırsınlar.

☻Bu takvimin bir benzerini de aile çocuğun odasında evde bulundursun. Programda yapılacak her türlü değişiklik bu çocuğun takvimine işlensin. Böylece çocuk görsel olarak hangi derse gireceğini hangisine girmeyeceğini, ne malzemeler hazırlaması gerektiğini bilsin.

☻Ancak bu tür düzenlemelerin işe yaraması için en az üç hafta sıkı bir süpervizyon, sıkı bir aile okul işbirliği ve çocuğu motive edecek bir takım ödüller gerektirdiğini unutmamak gerekir.

Bu çocuklar basit bir işi yaparken bile kolaylıkla dağılabildikleri, hattâ verilen komutu yerine getirmek için dikkatlerini o işin bitimine kadar canlı tutamadıkları için derste verilen işleri genellikle bitirememektedirler. Çünkü genellikle sözel algıları daha zayıf geliştiği için sözel komutlar dikkatlerinden daha çabuk kaçabilmektedir. Bunun için:

Çocuklara derste mesela çözmeleri gereken on tane soru verirken dikkat problemi olan çocuğa belki beş tanesini çözmesini isteyeceksiniz. Ve bunu daha da belirgin hale getirip soru kitabındaki 5 sorunun yanına kırmızı kalemle işaret koyacaksınız ve bu bitince ne olacağını bilmek ihtiyacını taşıyan çocuğa sonra ne yapacağını söyleyeceksiniz ya da daha ufaksa küçük bir resimle masasına işaretleyeceksiniz. Bu da mesela gidip öğretmenler odasından sınıf defterini getirmek olacak. Bu şekilde bir düzenleme yaparak ne elde etmiş oluyorsunuz? Çocuğun şu ihtiyaçlarına cevap veriyorsunuz:


Ne kadar iş yapacağım?

Ne iş yapacağım?

Ne zaman bitmiş olacak?

Bittikten sonra ne yapacağım?

Aslında bu sorular hepimizin bir işe girmeden önce bilmek istediğimiz  şeyler değil midir.  Tamam hiperaktif ve dikkat problemi olan çocuk bir işe girmemektedir ama çevredeki normal akıştan bu sonuçları çıkaramadığı için bu sonuçların ona bizim tarafımızdan verilmesi gerekmektedir.

Yine bu çocuklar yaşıtlarının iş yükü ve temposu ile başa çıkabilmek için iki misli çaba harcamak zorundadırlar ve bu zorlanmalar da onların dikkatini daha çabuk dağıtmaya sebep olabilmektedir.

Bu nedenle onları daha çok fiziksel çaba gerektiren işlere yönlendirmek faydalı olacaktır. Daha önceki örnekte olduğu gibi çocuğu belli görevler için yollamak ama gerçekten de bir iş yaptırmak iyi bir dikkat egzersizi hem de çocuk için bir deşarj olacaktır.

☻Ancak sınıftan çıkıp yapacağı işi bir yana bırakıp, dersin sonunda geri gelmesini engellemek için yine somut hedefler koymak gerekebilir. Mesela çocuğun masasına bir kum saati bırakılabilir. Kum saati dolmadan geri dönmüş olması gerekmektedir. Ya da eline bir kronometre verilip o çalmaya başlamadan dönmesi istenebilir. Yani başlangıçta hiçbir şey sıkı hedefler konmadan ve kontrol edilmeden gerçekleştirilmemelidir.

☻Daha çok tenefüse ihtiyaç duydukları için bu çocuklara tenefüse çıkmama ya da eksik kalan dersini tenefüste tamamlama gibi cezalar vermemeye çalışın.

DERS YÜKÜNÜN DÜZENLENMESİ

Yukarda da bahsettiğimiz gibi aşırı hareketlilik ve dikkat problemi olan çocuklar, aynı işi yapmak için diğer çocuklara kıyasla daha somut görsel ipuçlarına ve sıkı bir takibe ihtiyaç duymaktadırlar. Sınıf ve ev arasındaki ders trafiğinin de bu özel durumlar göz önüne alınarak düzenlenmesi gerekmektedir.

Örneğin ev ödevlerini yazmak için ayrı bir not defteri tutmak ve bu defterin uygulamanın ilk haftalarında her gün öğretmen ve anne tarafından imzalanarak kontrol edilmesini sağlamak mümkün olabilir.

Çocuğun farklı derslerin kitap ve defterleri arasında boğulmasını önlemek için her dersin kitap ve defteri tek renk kağıtla kaplanabilir.

Sırasının üstüne bir liste yapılıp sınıftan ayrılmadan önce kontrol etmesi gereken materyal, iş vs. gibi şeyler yazılabilir.

Bazen bu ev ve okul arasındaki trafik yükünü azaltmak için çocuğun iki set kitapa sahip olması bile önerilebilir. Böylece kitap unutmak ders yapmamak için bir mazeret olmaz.

Zaten son derece deorganize çalıştıkları için dersin oldukça organize bir şekilde hazırlanmış olarak anlatılması gerek. Bu nedenle teknik aletlerden aldıkları hızlı feedback ve görsel uyaranlarla çalışmanın bu çocukların algısına uygunluğunun da eğitimde gözardı edilmemesi gerekir.

Çocuğun kafası oldukça karışık olduğu için dersin belli bir çerçeve içinde anlatılması gerekmektedir. Yani bilgisayarın önce formatlanması gerektiği gibi çocuğun da dersin başında bu derste ne öğreneceğini, hedeflerin ne olduğunu bilmesini sağlamak olayı kavramasını kolaylaştıracaktır. Nasıl ki çocuktan istenen davranışlarla ilgili somut hedefler koymak gerekiyorsa dersin sonunda ne bilmesi gerektiği ile ilgili   somut hedefler baştan belirtilmelidir.

• Derslerde not tutmakta, hızlı ve okunaklı yazmakta zorlanan çocuklar için bilgisayar kullanmayı teşvik etmek, ödevleri bilgisayarda hazırlamasını istemek önerilebilir.

• Yine hızlı hesap yapmakta zorlanan ya da dikkat hataları yüzünden yanlış sonuç bulanlarda işleri kolaylaştırmak için hesap makinesi kullanmaya izin verilebilir. Ancak bu yöntem çocuk hesabın mantığını bildiği durumlarda kullanılmalıdır.

• Yine bu çocuklar için sınıfta kolaylıkla dikkatleri dağılıp düşük sınav başarısı sağladıkları düşünülerek ayrı sınav yapma sistemi uygulanılabilir. Ayrıca mümkün olduğunca sınav sorularının yazılı olarak verilmesine gayret edilmelidir.

SOSYAL ÇEVRENİN DÜZENLENMESİ

Aşırı hareketlilik ve dikkat problemi olan çocuk için davranışlarını kontrol etmek çok zordur ve dürtüsel davranışlar ön plandadır. Toleransları da düşük olduğu için bu çocuklar yaşıtları ile arkadaşlık ederken oldukça zorlanmaktadırlar. Yukarıda saydığımız düzenlemeler veya her çocuk için uygun olabilecek daha farklı uygulamalar sisteme sokulduğu anda çocuğun davranış problemlerinde gözle görülür bir azalma olacağı beklenebilir. Ancak davranış problemleri ile başa çıkmak için başka önlemlere de başvurulmalıdır.

Bu nedenle her dönem okuldan bir öğretmenin, bu çocuk için koçluk yapması, ev ve okul arasındaki diyaloğun sağlanmasında, okulda çocuk için uygulanmasına karar verilebilecek yöntemlerin takibinde çok faydalı olacaktır.

Bu kişi çocuk ile her hafta başında o haftanın planını yaparak çocuğu haftaya hazırlayabilir ve hafta sonları da bir değerlendirme yapabilir. Hatta çocuğun davranışları ile ilgili olarak konulacak somut hedefler bir grafik olarak hazırlanıp hafta sonunda bu grafiğe yeni skorlar işlenebilir. Bu tarz somut değerlendirmelerle çocuğun kendi kendini değerlendirmesi oldukça motive edici bir yöntem olarak önerilebilir.

Yine çocuğu mümkün olduğunca herkesin önünde övmeye çalışıp eleştirileri de başkalarının şahit olmayacağı yerlerde yapmakta fayda vardır.
Genelde takdir edilecek şeyler yapmaktansa eleştirilecek davranışlar gösteren çocuklar çevresindekileri  de hep negatif yorumlar yapmaya alıştırdıkları için olumlu şeyleri yakalamak çaba gerektirmektedir. Bunun için mesela o gün bu çocuğa 10 tane güzel şey söyleyeceğim diye karar verip cebinize mesela 10 tane çay fişi koyup her söylediğiniz olumlu şeyde bir fişi öbür cebinize geçirebilirsiniz.

Ya da çocukla ayrı bir yerde bir anlaşma yapıp ders sırasında mesela ‘evet’ sözünü kullandığınız her seferinde durup uygun davranışlar içinde olup olmadığını kontrol etmesini isteyebilirsiniz. Bu davranışların ne olacağını da önceden beraberce somutlaştırmış olmanız gerekmektedir.

Cezadan çok ödüle daha iyi cevap verdikleri için bu çocukların davranışlarını düzenlemeye çalışırken yine somut olarak belirlediğiniz davranışları hedef alıp mesela normalde 10 defa yapıyorsa bir derste bunu 5 ile sınırlaması durumunda kazanacağı puanları önceden konuşabilirsiniz ve daha sonra kaç puanın ne tür bir ayrıcalığa tekabül ettiğini belirleyip bunları kazanması için motive edebilirsiniz.

Çocuğun diğer çocuklar tarafından dalga geçilmesini kendi tutumlarınızla engelleyebilirsiniz. Çünkü diğer çocukların tutumları biraz da öğretmenin problemi nasıl ele aldığı ve nasıl sunduğu ile ilgilidir. Mesela diğer çocukların dikkat problemi olan çocuğu ödev gruplarına almamaları durumunda, sakince bunun bir sosyal kulüp olmadığını söyleyebilirsiniz. Ancak işi ileri götüren çocuklara da buna izin vermeyeceğinizi açıkça belirtmelisiniz.

Bu çocukların kendilerine özgü becerilerini ve yeteneklerini ön plana çıkarmaya çalışın ve diğer çocukların da bunları takdir etmesini sağlayın.

Tüm bu esneklikleri gösterebilmeniz ve değişiklikleri yapabilmeniz için öncelikle bu durumun gerçekten şımarıklık veya kötü terbiyeden kaynaklanmadığını nörolojik veya psikolojik bir bozukluktan kaynaklandığını kabul etmelisiniz.