Advertisement

Güncel

Bebeğini kaybeden birine söylememeniz gerekenler

Kadınların çocuklarını kaybettiği zaman onlara söylemenizi istemediği şeylerin listesi dikkat çekici bir şekilde benzerdir. Kayıp konusunda anneyi sakinleştirmeye çalıştığınızda bu girişiminiz kötü niyetli olmasa bile anne tarafından yanlış anlaşılabilir. Bu liste diğer insanların gebelik kaybını biraz olsun anlamalarına yardımcı olmak için derlenmiştir. Liste, anneler tarafından anneler için oluşturulmuş olmasına karşın bu kaybı yaşayan babalara da aynı şekilde uygulanabilir. * Bebeğini kaybeden bir kadına yardımcı olmaya çalışırken en önemli kural davranış tarzınızla ilgilidir: Karşınızdaki kadına onun hayatıyla, seçimleriyle, çocuğuna dair beklentileriyle ilgili kendi kişisel düşüncenizi söylemeyin. * Sakın “takdir-i ilahi, olacağı varmış, olmuş” gibi laflar etmeyin. Tanrının onun için ne istediğini siz bilemezsiniz. * Sakın “Hayırlısı buymuş, bu çocuğun dünyaya gelmesi belki de senin için hayırlı olmayacaktı.” gibi bir şey söylemeyin. Bebeğin hayırlı olmaması konusu beni çok üzen bir şey. Zavallı bebeğimin bunu kanıtlayabileceği hiçbir şansı olmadı ki. Lütfen bunu vurgulayarak beni sakinleştirmeye çalışmayın. * “Eee, bir tane daha yaparsın.” gibi şeyler söylemeyin. Bu bebek hiçbir zaman kullanılıp atılan bir şey olmadı. Eğer bebeğimi kaybetmem ile gözüme bir çatal saplayıp çıkarmam arasında bir seçim yapmam istenseydi, “Çatal nerede?” diye sorardım. Bu bebek için ölebilirdim, tıpkı sizin de kendi çocuğunuz için ölebileceğiniz gibi. * “Yaşayan çocukların için şükretmelisin.” demeyin. Anneniz korkunç bir enkaz altında kalıp ölseydi ve annenizin yasını tutuyor olsaydınız, babanız yaşıyor diye daha az mı şükredecektiniz? * “Tanrıya şükürler olsun ki bebeği daha sevmeden kaybettin.” demeyin. Oğlumu veya kızımı...

Devamı…

Sigmund Freud: "Yaratıcı yazar bir çocuğun oyun oynarken yaptığını yapar"

Sigmund Freud zamanının önemli bir bölümünü rüyanın psikolojisini keşfetmeye ayırmıştı, ancak 1908′de fanteziyle yaratıcılığın kesiştiği noktaya odaklanan Freud “Yaratıcı Yazarlık ve Hayal Kurma” isimli bir makale yazdı. Onun teorileri bazı çelişkiler barındırsa da psikolojinin modern anlayışı içinde önemli bir yer tutmaya devam ediyor. Tahmin edileceği gibi Freud önce öznelerinin çocukluklarındaki izlerini araştırarak işe başladı ve yaratıcı yazarlıkta duygusal yatırımın önemini vurguladı: “Çocukluk dönemindeki hayal kurma eyleminin ilk izlerine bakmamız gerekmez mi? Çocuğun en sevdiği ve en dikkatli yaptığı iş oyun oynamaktır. Bizler her çocuğun oyun oynarken yaratıcı bir yazar gibi davrandığını, kendi dünyasını yarattığını, dolayısıyla da kendisini mutlu eden...

Devamı…

8 ayda 36'sı çocuk 715 kişi iş kazasından hayatını kaybetti

İş kazaları, çocuk, kadın erkek demeden can alıyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB), “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi” verilerine dayanarak çıkardığı kaza rakamlar ürkütücü. 2013 yılının ilk sekiz aylık diliminde Ağustos ayı itibariyle en az 715 işçi iş kazasından hayatını kaybetti. Bunlardan 6’sı çocuk. İş kazası bir önceki yıla göre yüzde 8 artış yaptı. Ölümlerde ilk sırayı inşaat sektörü alıyor. Tarım, maden ve enerji sektörleri izliyor. TMMOB “Özellikle inşaat sektöründe, ağırlıklı olarak kaçak çalıştırılan, ucuz işgücü konumundaki göçmen emekçileri zor günlerin beklediğini belirtmek isteriz” diyor. 2012 yılı istatistiklerine göre, 74 bin 871 iş kazası gerçekleşti. Bu...

Devamı…

10 günde 10 maraton

Milli atlet Kemal Özdemir, İstanbul Anadolu Yakası Perşembe Akşamı Bisikletçileri ile birlikte yola çıkıyor. Özdemir, E-5 Karayolu üzerinde bazı okullara ve belediye başkanlıklarına uğrayarak Canavan Hasatlığı konusundaki farkındalığın arttırılması, halkın bilinçlendirilmesi için dernek adına koşacak. 10 Ekim’de Ankara’da Harikalar Diyarı’nda başlayacak olan Maraton Çankaya Belediyesi tesislerinde son bulacak, maratona ise herkes davetli. Basın Bülteni Sarp’ın Umudu Derneği adına 1 Ekim 2013 Salı günü İstanbul Ataşehir’den ilk maraton için start alacak olan Kemal Özdemir, maratonlar dizisini 10 Ekim 2013 Perşembe günü Ankara’da bitirecek. 1-10 Ekim 2013 tarihlerinde gerçekleşecek olan maraton koşularının amacı, genlerinde Canavan hastalığı taşıyan, ancak umut dolu engelli...

Devamı…

Serçe ile 12 yaşındaki çocuğun sıradışı arkadaşlığı

Eski çağlardan beri insanoğlunun en yakın dostları kediler ve köpekler olmuştur. Ama insanlar, yabani hayvanlarla da sevgi dolu dostluklar kurabilir. İşte böyle bir ilişki 12 yaşındaki Rus Vadim Veligurov’un yabani bir serçe ile arkadaş olmasıyla gerçekleşti. Vadim, yaz tatilini anneannesinin Krasnoyarsk bölgesindeki uzak bir Rus kasabası olan Minusinsk’teki evinde geçirirken yavru serçeyi terk edilmiş bir halde buldu ve onu tedavi etti. Vadim ve Vadim’in adını “Adi” koyduğu yabani serçe o günden beri sıkı dost. Serçe, sağlığına kavuştuktan sonra bile Vadim’le yaşamayı ve yiyeceklerini Vadim’le paylaşmayı tercih etti....

Devamı…

Zihinsel engelli gence dayak

Konya’nın Beyşehir İlçesi’nde down sendromlu 29 yaşındaki İsmail E.’nin, daha iyi eğitim görmesi için gönderildiği özel rehabilitasyon merkezinin sahibinin öğretmen olan eşi tarafından tekme tokat dövülüp yerde sürüklenmesi, güvenlik kameralarına yansıdı. Merkezdeki bir öğretmenin suç duyurusunda bulunması üzerine hem İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, hem de Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.Beyşehir’de faaliyet gösteren Bir İnci Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde, 13 Eylül günü meydana geldiği belirtilen olay, aynı merkezde görev yapan zihinsel engelliler öğretmeni Evren Erbaş’ın, savcılığa suç duyurusunda bulunmasıyla ortaya çıktı. Rehabilitasyon merkezinde görev yapan bir öğretmen arkadaşından, burada özel eğitim gören down sendromlu 29 yaşındaki İsmail E.’yi. merkezin sahibi...

Devamı…

'Sünnet insan hakları sorunu'

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, aldığı kararda sünnetin “erkek çocukların fiziksel bütünlüğünün ihlali” olduğu sonucuna vardı. Erkek çocukların sünnet edilmesinin “tıbben meşru olmadığı” savunulurken, sünnetin insan hakları sorunu olarak tanımlandığı anlamına geldiği belirtildi. Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) tarafından Strasbourg’da kabul edilen bir kararda, sünnet ilk defa bir insan hakları sorunu olarak tanımlandı. Alman sosyal demokrat parlamenter Marlene Rupprecht tarafından hazırlanan rapor, Türk parlamenterlerin de katıldığı oylamada, 19’a karşı 77 oyla kabul edildi. Oylamaya katılan AKP ve CHP’li parlamenterler karar aleyhinde oy kullandılar. Kararda, sünnetin yasaklanması çağrısı yer almıyor. Buna karşılık erkek çocukların sünnet edilmesinin “tıbben...

Devamı…

150 bin öğrenci seçti ama 900 Kürtçe öğretmeni hala atanmadı

Kürtçe’nin seçmeli ders olmasıyla geçen sene Kürtçe öğretmenlik okuyan 900 mezun atanmayı bekliyor. İlk Kürtçe öğretmeni olmanın gururunu yaşamak için 37 yaşında Batman’dan kalkıp bir yıl Mardin’de eğitim alan Şerif Mehmet Fırat, “Belirsizlik son bulsun. Çok mağduruz” diyor. Geçen sene Kürtçe’nin seçmeli ders olarak devlet okullarında okutulmasının önü açılınca Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Kürdoloji Bölümü’nden tezsiz yüksek lisans programından 500, Diyarbakır Dicle ve Bingöl Üniversitesi’nden 300, Muş Alpaslan Üniversitesi’nden 100 olmak üzere bir yıllık eğitimin ardından 900 Kürtçe öğretmen adayı mezun oldu. “Geçen sene 20 bin, bu sene 150 bin kişi seçti” Anadilde eğitiminin kabul edilmemesi nedeniyle...

Devamı…

Ahmet Büke: "Evrim diye bir şey varsa, ileride erkeklik denilen hadise yürürlükten kalkar"

“Yara yaraya benzedikçe kabuk tutar. O zaman insan insana iyi gelir.” Ahmet Büke deyince burnuma mis gibi naftalin kokuları, aklıma ise danteli eksik olmayan portakallı, kestaneli, sobalı evler, küçücük çocukların koşturduğu minik kasabalar, delileriyle ünlü Manisa, çay ve simit kokulu kelimeler, yaşlılıktan un ufak olmuş pamuk nineler gelir. ‘Ekmek ve Zeytin’in bile yettiği, hatta geleceğe umut olduğu bir dünyadır Büke’ninki. Ararız, ararız ama bir türlü bulamayız bu dünyayı; işte o vakit Ahmet abimizin sıcacık hikayelerine sığınırız. Bu sefer her şey çok farklı gelişti. Büke’nin ON8 Blog’a daha önce “Bedo’nun Kitapları” adıyla tefrika etmeye başladığı İzmirli Bedo’nun öykülerinden şekillenmiş romanı...

Devamı…

"Benim Çocuğum" Selanik'ten En İyi Film Ödülü ile döndü

Çocukları lezbiyen, gay, biseksüel, travesti veya transseksüel olan Türkiyeli bir grup anne ve babanın, içinde yaşadıkları muhafazakar, homofobik ve transfobik toplumda, ebeveyn, aile ve aktivist olmanın ne demek olduğunu yeniden tanımladıkları “Benim Çocuğum”  adlı uzun metraj belgesel film projesi 15. Uluslararası Selanik LGBTQ Film Festivali’nde ‘En İyi Film’ ödülünü...

Devamı…