Evrim Sümer, çocuğu dudaktan öpme ve gardrobu yenileme mevzularını yazmış…
Bu ara çocukları dudaktan öpmek pek bir gündemde. Hakan Ural ve kızının dudaktan öpücüğü üzerine doğan tepkilerden sonra Hürriyet’ten Sibel Arna konuyu köşesine taşımıştı. Hakan Ural ve neredeyse yetişkin kızının öpücüğü beni çok rahatsız etti ama küçük çocuklar için böyle düşünmüyordum açıkçası.
Sibel de üç yaşındaki oğlunu arada dudaktan öpüyordu. Arkadaşlarından yediği fırça üzerine bir uzmanın görüşünü alarak yazdı köşesinde. Uzman, çevreyi haklı çıkarmıştı, Sibel oğlunu dudağından öpmemeliydi.
Tahmin edeceğiniz gibi, ben de arada Leyla’yı dudağından öpüveriyorum. Bazen garip geliyor tabii. Neden iki yanak ve o kadar başka yer varken, dudak diye düşünüyorum kendi kendime. Ama kendimi alamıyorum da.
Sibel’in yazısı üzerine kendimi kayırıcı bir açıklama uydurdum: “Leyla ve ben aynı cinsiyetteyiz, sorun olmaz. Bence bu kural, karşı cinsteki ebeveynler için geçerli.” İçten içe, kendimi kandırdığımı bilerek.
Dün, bizim aile dostu çocuk psikoloğuna gittik. Hem sohbet hem de Leyloş’a şöyle bir baksın diye. Görüşmenin sonunda dudaktan öpme konusunu sordum. Bahanemi de anlattım. Azar işitmedim ama Füsun ablayı bayağı bir güldürdüm. “Çok komiksin Evrim. Karşı cinsteki ebeveynin muafiyeti diye bir şey yok. Dudaktan öpmek, kaç yaşında olursa olsun yanlış. Çocuğu yanlış şekilde erotize ediyor, libidosuyla oynuyorsunuz” dedi.
Durum net. Bizim şirinlik için yaptığımız dudaktan öpmece yanlış. Böylece bir dudaktan öpülen çocuk döneminin sonuna gelmiş bulunuyoruz sayın okuyucular.
Yediği helal, giydiği haram
Bu lafı, etrafında çocuk olan herkes bin kere falan duymuştur. Kim demişse doğru demiş. İhtiyacının en az iki katı kıyafeti olan Laylu’nun annesi olarak ben hele, on bin kere falan söylemişimdir. Üç pantolon, beş tişört, birkaç da elbise yeter. Teoride tabii! Annemden yakın arkadaşlarıma, babasına kadar herkes elinde üçer beşer paketle geliyor sürekli. Bazıları daha sırası gelmeden küçülüyor.
Gereğinden fazla kıyafet konusunda kesin kararlarım var. Doğum gününde hediye mi geliyor, iki tanenin birini hemen etrafımdaki diğer çocuklara veriyorum. Asla marka kıyafet almıyorum, ucuzluk dönemini tercih ediyorum, sadece ayakkabıyı önemsiyorum. Bir de, Leyla uzun boyuna rağmen biraz sıska olduğu için her şeyi uzun uzun giyiyor. GiyiyorDU!
Evvelki gün çok üzülerek dolaptaki 9‐12 ay pantolonlarının, kısalınca bluz yaptığım elbiseler döneminin sonuna geldiğimi fark ettim.
Bir çocuk, kış sonundan beri ne kadar büyümüş olabilir ki?
Cevap veriyorum: En az 6 santim ve nerdeyse 1,5 kilo. Tercüme ediyorum: Dolabındaki hiçbir şey olmuyor. Başta da pantolonlar, şortlar, eşofmanlar. Hadi elbiseleri altına tayt giydirerek idare ederim de, gerisi mümkün değil.
Türkiye ekonomisindeki dev bütçe açığına banka hesabımda açılmak üzere olan delikle katkıda bulunmaya geliyorum! Yanmışım ben, ağlayanım yok.
Kaynak: Radikal