Hepimiz bir yutturmacanın kurbanlarıyız. Cinselliğin ikili inşası (erkek/kadın), seksin iki biçimli olduğu yanılsamasını yaratan tıbbi sosyal bir kurgudur. Bunu yaratmak için, tüm “anormallikleri” ortaya çıkarıldıkları an patolojikleştirme gereği ortaya çıkıyor. Bu konuda, “atipik” [tipik olmayan] şeklinde kimliklendirilmiş tüm beden ve ruhları “normalleştirmek” ve kontrol altına alma rolü olan tıbbi ve psikiyatrik erk tarafından interseksüeller ve translar aynı alamete yerleştirildiler.
Ama eğer interseksüeller ve translar aynı tıbbi tedaviye başvururlarsa, interseksüalite, bilinçli bir rıza olmadan bu ikili yutturmaya ve tedaviyi onaylayan tıbbi tanıya itaat edecektir.
Tüm heteroseksizme ve ikili normlara uymayan cinsel kimlikler, interseksüel çocukların maruz kaldığı normalleştirme tedavilerinin onların hayatlarını yoluna koyduğu amacına inandırmak için patolojikleştirilmelidir.
İnterseksüel çocuklara empoze edilen hormonal ve cerrahi tedaviler ve transların psikiyatrikleştirilmesi, her şey tek bir amaç için: bir norm kurmak. Mesela, doğumlarında keyfi olarak atfedilen cinselliklerini reddederek bedenlerini parçalayan tüm çocuklar, yeniden patolojikleştirilecekler ve derin doğalarının aksine onları zorla “transseksüelleştiren” doktorların temel yanılgısını düzelttikleri için bir akıl hastalığıyla (cinsiyet kimlikleri belası) damgalanacaklar.
Trans bireyler kimliklerini çocukluklarında tanıdıklarında, cerrahi tanı dışında aynı normalleştirmeye maruz kalırlar. Bu normalleştirme her zaman çocuk tarafından bir sarsıntı olarak yaşanır.
Eğer insan ırkı iki kutupla özdeşleştirilmişse de, bir kadın ve diğeri erkek, cinsiyet hiç bir zaman iki biçimli olmamıştır. Hiç bir zaman mesela “kadın”ın ne olduğuna dair temel bir tanım bulamayız.
Mesela:
1) Tüm ülkelerde legal olarak “kadın” olan ve morfolojik olarak dişil bir dış görünüşe sahip olan (vajina, klitoris vs.) ve bununla birlikte iç hayalara sahip olan XY kadınlar vardır,
2) Vajinasız doğmuş olan ve legal olarak kadın olan kadınlar vardır,
3) Rahmi ve yumurtalıkları olmayan kadınlar vardır,
4) Penisle doğan ve bir “oğlana” benzeyen kadınlar vardır.
Bunlar, bir kadın tanımının olanaksız olduğunu açıklayan birkaç örnek. Bu kesinlikle, Erkekler için de geçerli. Aynı şekilde, interseksüalitenin özünü de tanımlama çabası yararsızdır. İyi bir tanım bulmayla vakit kaybedecek yerde, (benim görüşümce, hepsi yutturmaca “uzaklaştırılmış bedensellik” olacaktır.) insan hakları için savaşmak lehine tüm özcü kavramları reddetmek yapabileceklerimizin en iyisidir. Özcü tanımları ve ikili tanımları bırakma, seksizmi ve cinsiyete dayalı baskıyı sona erdirecektir.
Trans ve interseksüel bireylerin ortak sorunu çocukluktan itibaren zorla kabul ettirilen normalleştirmedir. Bize olmadığımızı olmayı buyuran bu toplumsal dikta, normların ruhumuzun ve bedenimizin dibine kadar bizi derinden parçalayabilen doğal olmayan ama sert güç tarafından zorla kabul ettirilmiş olduğunun bir kanıtıdır. Ama bu her bir kişi tarafından farklı yaşanıyorsa, farkına varılması çok önemlidir.
Güçlü bir şekilde inanıyorum ki çocuklara dayatılan tüm cinsel ayırmalar barbarca bir eylem ve bireyin en temel haklarının ırzına geçmedir.
Uzun yıllar boyunca interseksüel çocuklar üzerine araştırmaları (1) göz önüne aldıktan sonra, bundan böyle kesin olarak söyleyebiliriz ki bir kişinin cinsiyetini yanılgıya düşmeden, basitçe bacakları arasına bakarak belirtmek olanaksızdır.
Bununla birlikte, tüm “özcülüklerin” reddini amaçlayarak nihilist bir söyleme de kesinlikle girişmemek gerekir. Cinsellik, cinsiyet ve arzu kimi zaman biyolojik ve çoğu zaman dar kafalı bir biçimde algılanmış sosyal bileşenlerdir.
İnterseksüalite, interseksüeller, transkimlik… tüm bu terimler bana cinselliğin iki formlu kavramsal temelini yıkıma uğratabileceğim için zorunlu geliyor. Tüm bu kategorilerin artık kullanılmaz olduğu ve her bir kişinin kendi özgül kimliğini seçebileceği bir dünya hayal ediyorum, çünkü bu terimler gerçekten “erkek” ve “kadın” etiketlerden fazla bir şey değiller.
“Etiket” sıklıkla biyolojik faktörlere göre yapıştırılsa da, toplumsal yapı da bir kişinin kimliğini tanımlayabilmek için önemlidir. Harekete geçmek gerekir. Artık görünmez olmak, yaşamlarımızı kontrol eden küçük düşürücü ve patolojikleştirici söylemin kurbanı azınlığın parçası olmak istemiyoruz. Kelimeler silahlardır. Doğum sırasında doktor tarafından telaffuz edilen “kız” sözcüğü bir çocuğun hayatını intiharla sonuçlandırabilir. Din, tıp ve yasa, var oluşlarımızı çiğneyerek dağılan erki yetiştiriyorlar.
Uluslararası İnterseksüeller Organizasyonu’nun duruşu açıktır: interseksüel ya da değil, tüm kişilerin temel haklarından biri, diğerlerinin ona zorla dayattığını değil, kendi özgül kimliğini yaşama hakkıdır. Sessizliğe boyun eğmeyi ve hak etmediğimiz bir utanç yükünü taşımayı daha fazla kabul etmiyoruz.
Notlar:
1) Bir kişinin cinsiyeti aşağıdaki faktörler tarafından belirtilir (ve faktörlerin hiç biri “gerçek” cinsiyetin göstereni değildir) ve uzmanlar biliyor ki, bu bir teori değil, biyoloji ve genetiktir.
a) Kromozomlar – XX – XY- XXY- X0 – XX/XY – XX/XXY vb.
b) Yumurtalıklar – haya
c) Genital organlar – klitoris / vajina – penis / testis torbası – testis torbalı ya da torbasız falloklit*
d) Nöronal ve psikolojik cinsiyet – beyin cinsiyetlendirilmiştir – kadın – erkek – interseksüel
e) Hormonal cinsiyet – androjenlere karşılış vermeyen ya da az androjen üreten birçok kişi vardır – yüksek seviyede anrdojen üreten kadınlar vardır, vs. ve doğumdan önce hormonlar tarafından da etkileniriz.
f) Fenotip cinsiyet – kıllar vb. gibi
g) İç morfoloji – rahim – prostat – vb.
h) Atfedilen ve içinde yetiştiğimiz cinsiyet
Yukarıda ileri sürülen herhangi bir kriter nedeniyle interseksüel olabiliriz – mesela XXY – ama her zaman başka bir faktörler de olasıdır.
* Fallus ve klitoris sözcüklerinin birleşiminden oluşmuş olan falloklit Morgan Holmes tarafından yaratılmıştır. Holmes bu terim hakkındaki dipnotunda şunu yazmıştır;
Bu kavramı, fallik bir klitoris olarak tanımlamaktan çok fallusun uygun yerinin erkeğin ve onun üstünde farz edilmesini tanımlamak için yarattım. Çünkü fallik klitorisi fallik simgelere sahip olan bir organ olarak tanımlamayı istemiyorum. Ayrıca organı basitçe “büyütülmüş” klitoris olarak tanımlamak tüm “normal” klitorislerin her nasılsa birbirinin aynı olduğunu varsaymaktır. Bu klitorisler fallik değildir, fallusları vardır ama erkek penisinden farklıdır. Bu yüzden bazı bedenlerin interseksüalitesinin yerine koymak için “klit(oris)”i yanına ekledim.
Bütün bunlar anormal sayılmayan kadın bedeninin fiziksel, felsefi ve deneysel aşamalarıyla bağlantılıdır. Umarım ‘falloklit’lerin silinmesi gerekliliğini bildiren düşüncenin, tüm kadın bedenlerindeki olası fallik gücün üzerindeki ataerkil kaygıdan dolayı olduğu açığa çıkarılabilir.