Dünyayı anlamak bizim için bile bu kadar zorken çocukların bununla nasıl başedeceğini düşünsenize. Yoo, tamam hepimiz o yollardan geçtik, amenna. Ama zaman ve mekân insanı nasıl başkalaştırabiliyor biliyoruz artık.
Bizim, yani büyüklerin dünyası (hani daha dün o büyükler başkalarıydı) soğuk bir yer. İçinde oyunlar da var elbet, ama kaybetmeye tahammülü olmayan, kendinden küçüğü ezen, yok eden oyunlar… Gökkuşağı bir puzzle ise, eksiklerimiz var bizimde. Hayalini kurduğumuz renklerin bazıları kayboldu büyürken. Yerine yeni renkler koyduk ve işte o vakit kendimiz olduk. Çocuklar ise bir büyü ormanındalar sanki. Aramızda masumiyet adında şeffaf bir tül var. O yüzden hayal kurarken, kıskanırken, inatlaşırken, hatta kavga ederken aklımızdan geçenler farklı şeyler.
Pezzettino, bir küçük. Hatta küçücük. Herşeyin devleştiği günümüz dünyasında arada sıkışıp kalmışlığı yaşayan, bir başkasından koptuğunu düşünen ve ona ait olduğunu düşünen bir “parçacık.” Pezzettino herkesin cesurca ve harika işler yaptığını görünce bir gün kim olduğunu, kime ait olduğunu öğrenmek için yollara düşer. Önce koşanla karşılaşır ve sorar; “Afedersiniz koşan, acaba ben sizin parçanız mıyım?” “Bir parçam eksik olsa nasıl koşabilirim” der koşan.
Sonra güçlüye gider Pezzettino. Soru da cevap da aynıdır. Yüzen, dağdaki ve uçanın da karşına da dikilir Pezzettino. Ama hâlâ eksik parçalı birine rastlayamaz. Sonunda mağarada yaşayan Bilgin’e sorar aynı soruyu “Bilgin ben sizin parçanız mıyım?” “Hayır” der Bilgin. “Öğrenmeyi çok istiyorsan Pat Adası’na git!” Büyük bir heyecanla Pat Adası’na giden Pezzettino, adada kimseyi göremeyince çok üzülür. Etrafta taşlıktan başka bir şey yoktur, yine de inatla birilerini arar Pezzettino.
Sonra ayağı takılır ve kayalardan aşağıya yuvarlanmaya başlar. Pezzettino’yla beraber parçaları da etrafa dağılır. Bir sürü küçük parçası vardır dostumuzun. O zaman anlar diğerleri gibi küçük parçalardan oluştuğunu, başka kimseye ihtiyacı olmadığını ve kendi olduğunu.
Elma Çocuk tarafından yayımlanan Pezzettino, karton kapak ve kuşe kâğıt baskılı. Leo Lionni‘nin kaleme aldığı bu yalın, sıcacık öyküyle ısıtın içinizi. Kitabı dilimize çeviren isim Kemal Atakay. Resimlerle bir bütün olan bu öyküyü anlatmak yetmiyor.
Kitabın içindeki illüstrasyonların güzelliği benim dilimin dönmediği yerlere uzanıyor. Söyleyebileceğim tek şey rengârenk uçan, kaçan, yüzen Pezzettino oyuncakları yapmak istiyorum. Kitabı okurken bir etkinlikte yaparım derseniz, http://www.randomhouse.com/kids/lionni/images/pezzettino-special-mirror.pdf adresinden bu aynayı indirip kitap okuma zevkinizi saatlerce sürecek bir şölene dönüştürebilirsiniz.
Çocuklar felsefeden anlar mı demeyin. Pezzettino ve yavrucağızınızla birlikte sorgulayın öz benliğinizi.Eksikleri bulun, sıralamaları yapın. Zor olduğu kadar keyifli bu yolculuğa çıkarken miniğinize eşlik edin. Bu arada en kıymetli parçasını kaybeden anaları-babaları unutmadan okuyun ki bu öyküyü yeni parçalar eksilmesin şu dünyadan.