Hiç bilmediğiniz bir programı kullanmayı öğrenmeniz ne kadar sürer? Eğer bir Hollywood filminde star’sanız, muhtemelen 1 dakikadan az.

Kahramanımız, ilk defa gördüğü sistemin başına oturur, bir iki şifre dener, ya da 3-4 tane dll çalıştırır, sistemi kırar, kapıları açar, gizli dosyalara ulaşır. Ha bu arada bu programların nemenem şeyler olduğu, nerde yaşadıkları falan bilinmez. Gerçek hayatta en akıllımız bile, en iyi interface ‘e sahip program karşısında da olsa, en azından 10-15 dakka afallayacaktır. Filmlerde asla böyle olmaz.

Zamanda yolculuk yapılan filmlerde bile, ister gelecekten gelsin, ister geçmişten, kahraman günümüzde kullanılan Excel gibi programları ya da işletim sistemlerini adı gibi biliyordur. Hadi gelecekteki adamın, history of programming dersinde okuduğunu varsayalım. Geçmişten gelen kahramana ne olmuş? Malum mu olmuş?

Minority Report filmini hatırlarsanız, orda Tom Cruise’ un oynadığı karakter durmadan ellerini kollarını hareket ettirerek havada duran bir karışık search ve modelleme programı kullanıyordu. Bir dakikalığına, bütün gün ofiste kullandığımız bilgisayarları o şekilde el kol havada idare ettiğimizi düşünün. Akşama ne kol kalır, ne de enerji. Ya da eski SSCB Ülkelerindeki hormonlu gülleciler gibi kollarımız olur. Tasarım şık diye kullanışlılık bu kadar mı akıl dışı yapılır?

Bir başka ünlü klişe ise, access denied, access granted sahneleridir. Birkaç şifre denemesi ile sistem kırılmaya, dosyaya ya da programa ulaşılmaya çalışılır, kahraman hızlı hızlı bişiyler yazar. Annesinin doğumgününü mü deniyor artık yoksa Florida’nın satın alındığı tarihi mi bilinmez, tansiyon yükselir, müzik hızlanır. Sonra danana nan: Access Granted. Tutulmuş nefesler verilir, herkes rahatlar.

Remote control konusundaki en baba uçuşu ise OO7 James Bond filmlerinde görürüz. Tomorrow Never Dies filminde, Bond, arabasının arka koltuğundan Ericsson marka telefonu ile BMW ön koltuğu idare eder, çok da hızlı bir şekilde arabayı sürer.

Filmlerdeki e-posta kutuları daima pırıl pırıl ve minimum bekleyen posta mantığında işler. Ne bir spam, ne bir virus, ne de hepimizde olduğu gibi bekleyen yüzlerce e-posta. Bir iki tane gelen mail vardır, yanıp sönerler, kahraman tıklar, okur, haberi alır, mutlu bir yüzle kalkar. Çöpü boşaltayım, şuna da bu komik mesajı fwd edeyim falan demez.

Unix bile sanki küçücük çocukların bileceği kadar kolay gösterilir. Jurassic Park filminde, 12 yaşındaki kız çocuğu, parkın güvenlik sistem programını kullanarak, kendisini ve kalanları yenmekten kurtarır. İlk tepkisi de düşman çatlatacak derecededir: B unix programı, ben biliyorum!!! Yok artık. Gel Overteam’de işe gir. Bu kadar programcı boşa kafayı yiyor yıllardır.

Daha düşünelim, ne absürdlükler buluruz.