Her ne kadar beklenti uyandırıcı bir başlık atmış olsam da, “4+4+4”e ilişkin bildiklerim ve burada paylaşacaklarımın yanı sıra, birçok bilinmeyen ve sorulacak soru da mevcut. Önce bildiklerimden başlamak ve bunları nasıl bildiğimi paylaşmak istiyorum. Ardından henüz neleri bilmiyoruz, öğrenmek için neyi bekliyoruz, sorularımızı kime sormalıyız üzerine birkaç satır yazacağım.

Anlaşılan o ki velilerin yanıtını en heyecanla bekledikleri soru “Çocuğumu okula ne zaman başlatacağım?” Elbette “4+4+4” yasasının getirdikleri sadece eğitime başlangıç yaşıyla sınırlı değil. Ama ben bu soruyu biraz kayırıp, diğer konulara ilişkin başka kaynaklar önereceğim, ki yazının sonunda daha karışık ve şüpheci kafalarla bırakmayayım okuyucuları. “Kafam karışmaya hazır ve yeterince şüpheciyim zaten.” diyenler önereceğim belgeleri ayrıca incelerler zaten. 🙂 “Vaktim sınırlı, hemen yasaya ilişkin kısmı okuyayım.” diyenlere önerim ise aşağıdaki iki paragrafı atlayıp ilkokula başlama yaşıyla ilgili bölümden okumaya devam etmeleri.

Beş yıldır çalışanı olduğum Eğitim Reformu Girişimi (ERG) olarak Türkiye’de eğitim politikalarının “herkes için kaliteli eğitim” hedefi doğrultusunda iyileştirilmesi için çalışıyoruz. Sadece bütün çocukların hakları olan kaliteli eğitime erişmeleri değil derdimiz. Aynı zamanda eğitim politikalarının daha saydam, akılcı ve katılımcı süreçlerde gelişmesine katkıda bulunmaya çaba harcıyoruz. Çalışmalarımızda eğitim gündemini sistematik biçimde izliyor, temel sorun alanlarında araştırmalar yapıyor, araştırma bulgularından ve farklı kesimlerle yürüttüğümüz diyalog çalışmalarından hareketle politika önerileri hazırlıyoruz. Bu önerilerle kimi zaman Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), kimi zaman meclisin koridorlarını aşındırıyoruz. Ayrıca bu süreçte, çeşitli eğitim çalışmalarımıza katılan öğretmenler başta olmak üzere sahada çalışan uzmanların deneyimlerine kulağımızı açık tutuyoruz.

Bu kapsamda “4+4+4 yasası”na ilişkin gelişmeleri de ilk gündeme geldiği andan itibaren izledik. İlk yasa teklifini de yasalaşan metni de -bu denli kısa sürede ne kadar olabilirse o kadar özenle- inceledik, yurt dışındaki örneklere baktık, 9 yıllık deneyimimizi yeniden düşündük. Yeni gelişmeler oldukça güncellediğimiz bildirgeler, bilgi notları ve değerlendirme notları hazırladık. Kaygılarımızı bir yandan milletvekilleriyle paylaşırken öte yandan kamuoyunun bu konuda bilgilenebilmesi için, hazırladığımız çalışmaları iletişimde olduğumuz veli, öğretmen, akademisyen, kamu görevlisi, sivil toplum temsilcisi, özel sektör çalışanı vs. herkesle paylaşmaya çalıştık… Nitekim teklif birçok itiraza rağmen yasalaştı ve Türkiye’nin önüne zorlu bir uygulama süreci koydu. Şimdi temel amacımız, genel kamuoyunun, velilerin, eğitimcilerin ve ilgili herkesin en üst düzeyde bilgilenmesine ve yeni yasanın öngördüğümüz risklerden arındırılarak “herkes için kaliteli eğitim”e hizmet etmesine katkı sunmak.

 

İlkokula başlama yaşına ilişkin bilinmesi gerekenler

Konuya ilişkin özellikle televizyon programları aracılığıyla yapılan tartışmalar, çocukken yaşadığımız kafa karışıklığını körüklemekten öteye gidememiş gibi duruyor. Ne zaman yaşımızı olduğumuzdan bir fazla söylesek, doğduğumuzda bir yaşında olmadığımız, bunun için 12 ay yaşamış olmamız gerektiği söylenmişti hızla büyümeye hevesli bazılarımıza. Ben şahsen yaş aldıkça, hele 30’u geçince bu bilginin değerini daha iyi anladım. 🙂

Eğitim sisteminde de yaygın olarak görülen ve sağlıklı olan, yaş hesabının bitirilen aya göre yapılmasıdır. Örneğin, 60 ay yaşamış bir çocuk 5 yaşında, 72 ay yaşamış bir çocuk 6 yaşındadır. Türkiye’de “4+4+4” öncesinde de bu konuda gerek yasal gerek uygulama düzeyinde her şeyin sütliman olduğu söylenemez doğrusu. Ancak uygulamayı olabildiğince sadeleştirmek üzere yayımlanan bir yönetmelik, takvim yılını esas alıyordu. Diğer bir deyişle, 2005 yılında doğmuş tüm çocukların 2011-2012’de ilköğretime başlaması gerekiyordu. 2005 Aralık sonunda doğmuş bir çocuk ilköğretime 69 aylıkken başlıyor, 2005 Ocak başında doğmuş bir çocuk 80 aylıkken okula başlıyordu. Dolayısıyla, yasa değişmeseydi bu yıl 2006 doğumlu her çocuğun okula başlaması bekleniyordu. Eğer veliler çocuklarının bedenen yeterince gelişmediğini düşünüyorlarsa, yazılı istekte bulunup çocuklarının okulöncesi eğitim almasını veya ilkokul kaydının bir yıl ertelenmesini isteyebiliyorlardı.

Peki şimdi ne olacak? Aslında yasada bir değişiklik söz konusu değil. Yasanın nasıl yorumlanacağında bir değişiklik olacağı söyleniyor. Bunun için de MEB yeni bir yönetmelik hazırlıyor. Bu yönetmeliği görmeden çocukların hangi ayı/yaşı tamamladıklarında okula gidecekleri birkaç gün daha belirsizliğini koruyacak gibi. Yine de bakanın açıklamalarından ve elimizdeki bilgi parçacıklarından hareketle temel senaryolara bakabiliriz. Bu senaryoların temel varsayımı, bakanın sıklıkla söylediği üzere, ilkokula başlamak için alt limitin 60 ay üst limitin 72 ay olacağı; yani çocukların 5. yaşın içindeyken okula başlayacağı. Okulların da genelde olduğu üzere Eylül ayı ortasında açılacağını kabul ederek ilerleyelim.

1 Ocak 2006-15 Mart 2007 arasında doğan çocukların okula zorunlu olarak başladığı, 15 Mart-15 Eylül 2007 arasında doğan çocukların okula başlamasının veli tercihine bırakıldığı model:

En çok üzerinde durulan senaryoya göre, 66 ayı tamamlamış tüm çocuklar zorunlu olarak ilkokula başlayacaklar. Bu durumda 2006 doğumlu (69-80 aylık) çocuklara ek olarak, 2007’de Mart ortasına dek doğmuş çocuklarımız da Eylül 2012’de okullu olacaklar. Çocuğu 2007 Mart ortası ile Eylül ortası arasında doğmuş olan veliler ise çocuğunu okula gönderip göndermeme konusunda söz sahibi olabilecek.

1 Ocak 2006-15 Eylül 2007 arasında doğan çocukların okula zorunlu olarak başladığı model: Olur da bakanlık 6o ayı tamamlamış tüm çocukların Eylül 2012’de okula gitmesine karar verirse, 2007 Ocak’tan 2007 Eylül ortasına dek doğan tüm çocukların okula başlaması gerekecek.

1 Ocak 2006-31 Aralık 2007 arasında doğan çocukların okula zorunlu olarak başladığı model: Ay hesabı yapılmaz da yine aynı takvim yılında doğan çocukların tamamının birlikte okula başlaması istenirse, bu 2006 ve 2007 doğumlu (57-80 ay aralığındaki) tüm çocukların Eylül 2012’de okula başlaması anlamına gelecek.

1 Ocak 2006-30 Haziran 2007 arasında doğan çocukların okula zorunlu olarak başladığı, 1 Temmuz-31 Aralık 2007 arasında doğan çocukların okula başlamasının veli tercihine bırakıldığı model: Her ne kadar olasılıklar arasında öne çıkmasa da aynı takvim yılında doğan çocukların kayıt çağına girdiğinin varsayıldığı, ancak bu grubun zorunlu kayıt ve veli onayıyla kayıt olarak ikiye ayrıldığı bir model de söz konusu olabilir. Bu durumda zorunlu olarak okula başlayacak çocuklar 63-80 ay aralığında olacaktır.

En az hangi senaryonun benimseneceği kadar önemli olan bir nokta ise velilerin bu süreçte çocukları için en yararlı tercihi yapmak için hangi konularda, ne düzeyde söz sahibi olacağının ve bu süreçte velilere hangi uzmanların rehberlik edeceğinin belirlenmesi. Okuyucunun hevesini kaçırmayı göze alıp, bunun da hazırlanmakta olan yönetmelikle belirleneceğini söylemem gerekiyor.

Ek olarak, tüm bu bilinmezlikler içinde öngörebileceğimiz bazı şeyler de var elbette. Öncelikle ilk model dışındaki modellerin tercih edilmesi durumunda öğretmen ve derslik gereksiniminin kayda değer biçimde artacağı söylenebilir. En az bunlar kadar önemli bir konuysa bu denli kısa sürede öğretim programlarının bu değişikliklerle nasıl uyumlu hale getirileceği. Her senaryo -kimisi daha dramatik düzeyde- öğretim programı değişikliği ve öğretmenlerin bu sürece hazırlanmasını gerektiriyor. Türkiye’de 4 yaşında okulöncesi eğitime devam eden çocuklar kendi yaş grupları içinde bir azınlık. Bu durum, okula hiç hazırlıksız başlayacak birçok çocuk demek.

Tartışmaları takip edenler biliyordur; ilkokul birinci sınıfta okulöncesi eğitime yakın bir eğitim programı uygulanacağı söyleniyor. Ancak, anaokulları ya da anasınıflarında öğretim programları, öğretmenlerin aldıkları eğitim, fiziksel ortam ve kullanılan eğitim yöntemleri ve araçları ilköğretimden o kadar farklı ki çocuklara verilecek eğitimin yerindeliği ve kalitesi açısından kaygılanmak doğal. Umarım yeni yönetmelikler ve bunların uygulanmasına dönük yapılacak çalışmaların temel amacı her çocuğun en üst düzeyde gelişmesini sağlamak olur, yasal hazırlık ve uygulama sürecinde bilimsel bulgular esas alınır ve başta veliler ve öğretmenler olmak üzere tüm taraflar bu sürecin etkin birer katılımcısı haline gelir.

 

Bitirirken…

Elbette sürekli araştırarak ve öğrenerek, az biraz uzmanı haline geldiğinizi sandığınız bir konuda en temel sorulara yanıt verememek, eminim eğitim sisteminde görev yapan birçok kişiyle de paylaştığımız ortak ve tatsız bir his. Ancak MEB “4+4+4”ün uygulamaya nasıl geçeceği üzerinde yoğun bir biçimde çalışıyor ve bu hazırlıklar, yasanın kendisinden daha saydam, akılcı ve katılımcı bir süreçte hazırlanırsa, yasa sürecinde dile getirilen itirazların bazıları geçersiz kılınabilir. Bunu biraz da zaman gösterecek.

Süreci yakından takip edebilmek adına bakanın tüm açıklamalarına yer veren www.meb.gov.tr’yi izlemekte ve bazı gelişmeleri daha kamuoyuna açıklanmadan bilebilen okullarla iletişimde olup, bu bilgilerin sağlamasını da MEB İletişim Merkezi ALO 147 hattını arayarak yapmakta yarar olabilir. Son olarak, teklif yasalaşmadan kısa bir süre önce Eğitim Reformu Girişimi (ERG) uzmanlarınca hazırlanan iki belgeyi incelemenizi öneririm:

18 Soruda “4+4+4” Yasa Teklifi belgesi bu süreçte derlediğimiz veriler ve yaptığımız araştırmalar ışığında yeni düzenlemeye ilişkin olası sorunların yanıtlarını sunuyor. “Kesintisiz”/kademesiz eğitime ilişkin bilgiler, okula başlama yaşının nasıl hesaplandığı, ortaokulların nasıl yapılandırılacağı ve okulöncesi eğitimin nasıl sürdürüleceğine ilişkin birçok soruya yanıt sunan belge, TBMM Genel Kurulu görüşmeleri sırasında milletvekilleri ile de paylaşıldı.

Tartışmaların güvenilir bir veri temelinden beslenmesi için hazırladığımız TBMM Genel Kurulu’nda Görüşülmeye Başlanan “İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Hakkında Değerlendirme ise ilköğretimin dörder yıllık iki kademeye ayrılması, öğrencilerin ilköğretim ikinci kademede (ortaokulda) farklı programlara ayrıştırılması, ilköğretime başlama yaşı, okulöncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınmaması vb. konuları uluslararası veriler ışığında inceliyor.

Eğer 4+4+4 konusunda veya üniversite öncesi eğitime ilişkin çeşitli alanlarda yaptığımız çalışmalara ilişkin düzenli bilgi edinmek isterseniz http://erg.sabanciuniv.edu/sucontactform adresinden iletişim listemize kayıt yaptırabilirsiniz.