Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Engelsiz Film Festivali yola çıktı

Mind the AD-İstanbul tarafından bu yıl ikincisi düzenlenecek olan 2. Uluslararası Engelsiz Film Festivali 30 Nisan-5 Mayıs 2012 tarihleri arasında hayata geçiyor. Engellilik, iş göremezlik konusunda kısa ve uzun metrajlı filmlerle toplumda farkındalık yaratmayı ve bu bilincin güçlenerek yayılmasını sağlamayı hedefleyen Uluslararası Engelsiz Film Festivali bu yıl; “Herkes İçin Eşit Yaşam Koşulları, Eşit Saygı ve Adalet”  temasıyla yola çıkıyor. Jüri belirlendi Ulusal alanda yarışma düzenlenecek olan festivalde En İyi Kısa Film, En İyi Senaryo ve Jüri Özel Ödülü verilecek. Kısa film ve senaryo yarışmasının jürisi; Beste Bereket, Cemil Ağacıkoğlu, Ece Uslu, Zeynep Özbatur Atakan, Hüseyin Kuzu, Ege Görgün, Banu...

Devamı…

Baksı Müzesi’nin sanat atölyeleri çocuklara açılıyor!

Olağanın dışına taşmış, dünyanın en iyi 10 uzak müzesi arasında gösterilen Baksı Müzesi, 3-8 Haziran 2013 tarihleri arasında, başrolde çocukların olacağı bir sanat şenliğine hazırlanıyor. Hazırlıklarına aylar öncesinden başlanan Bayburt I. Öğrenci Sanat Şenliği’nin başvuruları tamamlandı. İlk ve ortaokul öğrencilerinin “yöresel değer ve efsaneler” temalı resim çalışmaları Prof. Dr. Hüsamettin Koçan tarafından teslim alındı. Bölgede göç ve paralelinde oluşan geleneksel kültürün kaybolmasını engellemeye yönelik bir misyonu üstlenen BAKSI Kültür Sanat Vakfı, bünyesinde kurmuş olduğu Baksı Müzesi’nde düzenleyeceği Bayburt 1. Öğrenci Sanat Şenliği ile Bayburt’ta kültürel miras değerlerini korumaya devam ediyor. Bu şenlik ile güzel sanatlar alanında yetenekli çocukları keşfetmeyi...

Devamı…

Aile vazgeçti, hakim geçmedi

İşyerinde çalışırken pres makinesine sıkışarak hayatını kaybeden Ahmet Yıldız’ın davasında aile şikayetini geri aldı, ancak hakim sanığın tutukluluk halinin devam etmesine karar verdi. Ahmet Yıldız davasında Yıldız’ın ailesi şikayetinden vazgeçti ama hakim sanıkların tutukluluğunun devamına karar verdi. Adana’da görülen davayı izleyen Avukat Şahin Antakyalıoğlu sanığın avukatının tahliyesini istediğini, ancak hakimin kararının tutukluluğun devamı yönünde olduğunu söyledi. “Şikayetçi sıfatıyla katılan Ahmet Yıldız’ın babası maddi ve manevi zararlarının karşılandığını söyleyerek tüm şikayetlerinden vazgeçti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adına katılan avukat katılım talebini devam ettirdi. Antakyalıoğlu geçen duruşmada kast unsuru nedeniyle davanın Asliye Ceza’da değil, ağır cezada görülmesine dair talepte bulunulduğunu...

Devamı…

Endometriyal polip nedir?

Endometrial polip diğer adı ile rahim içi polip, rahim içi tabakanın bir yerde kalınlaşması ve normalden fazla büyümesiyle meydana gelen, rahim içindeki bir “et parçası” olarak tarif edilebilir. Kadınlarda hemen hemen her yaşta görülebilebilir. Genellikle menopoz öncesi ve menopoz döneminde daha da sık görülmektedirler. Bu dokunun bazı bölümleri normalden fazla büyüyerek rahim boşluğuna doğru itildiğinde polip ortaya çıkar. İtilmiş olan bu doku endometrium ile bağlantısını kaybetmez. Eğer bu bağlantı çok ince ise buna saplı polip adı verilir. Bazı durumlardaysa endometrium ile polip arasındaki bağlantı daha geniş bir alana yayılır ve geniş tabanlı polipler ortaya çıkar. Saplı polipler zaman içinde...

Devamı…

Çocuklar her yerde istismara uğruyor

Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıkladığı veriler, çocukların büyük kentler başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinde tecavüz, taciz ve istismara maruz kaldığını gösteriyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bir soru önergesine verdiği cevap Türkiye’nin tüm şehirlerinde çocuklara tecavüz vakası yaşandığını ortaya koydu. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun çocuklara yönelik tecavüz ve taciz konusunda yönelttiği soru önergesini yanıtlayan Ergin’in açıkladığı 2011 tarihli bilgilere göre, İstanbul başta olmak üzere 81 ilde de çocuklar taciz ve tecavüze uğruyor. Doğuda daha az dava 2011 resmi verilerine göre, İstanbul’da 1486 tecavüz, 2488 çocuk istismarı, 2223 taciz davası açıldı. Ergin’in açıkladığı verilerin bazıları şöyle: * İzmir’de ise 568...

Devamı…

Ve merak kediyle çocuğu buluşturur

Kediler hakkında her şeyi bilmemizin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Canım kedim her mevsim huy değiştirerek beni şaşırtmaya devam ediyor çünkü. Fakat gene de, sırf hayatlarını kolaylaştırabilesiniz diye kediler, haklarında bazı şeyleri öğrenmenize izin verebilirler. İşte bu türden izin verilmiş bilgiler, yani kedilerin onlar hakkında bilmenizi isteyecekleri her şey bir kitapta toplandı. Kitabın adı “Kediler Hep Dört Ayak Üstüne mi Düşer?” (Hayykitap) Bir Dolap Kitap’tan tanıdığımız Banu Aksoy tasarladı, yazdı ve çizdi bu kitabı. Moli ve Olaf adını verdiği iki kafadar, Kedimiyo’nun rehberliğinde kedilerin dünyasında küçük bir gezintiye çıkıyorlar. Şakacı, rahat, hassas bir dil, bir o kadar güzel çizimler, bir yolunu bulup...

Devamı…

Ani bebek ölümü sendromu

Bir yaş altındaki bebeklerin hiçbir yakınma olmadan yatağında ölü bulunma öyküsü varsa; yapılan muayene, testler ve ayrıntılı otopsi sonucunda neden saptanmazsa bu durum ani bebek ölümü sendromu olarak tanımlanır. Dünyada bildirilen sıklık %0.5-1 arasındadır. İki yaşına kadar görülebilmesine rağmen bir aydan önce ve bir yaşından sonra sıklık çok azalır. Ölümlerin  %90’ı 5.5 aydan öncedir. Ani bebek ölümünün anneyle ilgili en önemli risk faktörleri gebelikte sigara içme öyküsü, doğum öncesi izlemin yapılmaması 20 yaştan önce doğum ve düşük sosyoekonomik yaşam şeklidir.  Bebeklerin erken ve/veya normalden küçük doğması, çoğul doğumlar ve evde sigara içme öyküsü önemli risk faktörleridir. Bebeğin yüzükoyun yatması,...

Devamı…

Özel okullar ve ‘Antin kuntin’ kolu faaliyetleri

Eğitim ve sağlık mühim iş. Hatta yanına konut ve iletişim hakkını da koyarsak,  ‘kare (kamu) as’ı kısmi de olsa tamamlarız. Bir devletle kuracağımız asgari muhabbetin kıvamını bu haklara ücretsiz, kaliteli ve sürekli ulaşımımızın belirlediği fikrine sahibizdir herhalde… Vergisiyle değil mi, sonuçta beleş yurttaşlık da yapmıyoruz. O vakit, neo-liberal ‘Her şeyi devletten beklememek lazım’ klişesine, akli ve vicdani bir cevap olsun, göbekten: Temel sosyal gıdaları ‘ille de’ devletten beklemek gerek. Lakin, memleketin ‘kamusal yarar’ karnesi evlere şenlik… Diğer haklarımıza dair ‘karın ağrımızı’ şimdilik askıya alıp, ‘eğitim meselesi’ne dertlenelim; Bostancı Gösteri Merkezi’nde Anafen Okulları’nın düzenlediği ödül töreni vesilesiyle. Önce bir tekmil verelim: Yaş 40. Ekonomik durum: Memur çocuğu. Eğitim durumu; ilkokul-anadolu lisesi-üniversite. Ücret: ‘beleş’. Sonrasında burslu bir mastır var çilek kıvamında ama o sayılmaz. Görüldüğü üzere, çok geriye gitmeye de gerek yokmuş, ‘ulaşılabilir kaliteli eğitim retrospektifi’ için bir 20-30 yıl kâfi… Şimdiki durumun ‘ağrılı’ özeti ise; daha evlat 3 yaşındayken biriktirilmeye başlanan özel okul parası… Ahali, zaruri koşullar cenderesinde bir temiz ikna edilmiş vaziyette, temel eğitim hizmetinin devletten beklenilmeyeceği konusuna… E mevzubahis evlat olunca, gerisi teferruat oluyor. Haksız da sayılmazlar yani… Öte yandan, özel okul faaliyetleri ile devlet okulları faaliyetlerini kıyaslayınca, araya da koca bir nitelik farkı giriyor. Bir tarafta beton-blok müfredatı esnetip, daha akılcı eğitim veren özel okullar, diğer tarafta umutsuz ev çocuklarına ortaya büyük resmi ideoloji. Aynı kentlerin bir tarafında ‘gelecek hayalleri’ kurulurken, diğer tarafta düşler mezarlıkları inşa ediliyor....

Devamı…

Korkuyorum ama hazırım!

Bu çok kişisel bir yazı. Kimseleri bulaştırmak istemem. Kızan, yadırgayan hatta “Bunlar acayip duygular” diyen çıkacaktır; umurumda değil. Gerçek duygular bunlar ve ürkmemek elimde değil. Efendim  “Veli” olmaya ramak kaldı. Son özgür “Doğum günü” kutlayacağız bu yaz Pavuryalarla. Henüz sadece biz varız; akraba, arkadaşlar, gerçek arkadaşlıklar, bile isteye ilişki kurulan rağmen gerçek ilişkiler söz konusu. Kendi dünyamızda ve görüşümüzde yaşadık bu dört yılı. Temmuz da 4 yaşları bitecek Bade ve Barış’ın (Nam-ı diğer Pavuryalar). Saçma şımarıklıkları yok benim gördüğüm. Arada sapıttıkları oluyor tabii, olacak, olsun… Gereken ne varsa (bizce tabii) öğretiyoruz, gösteriyoruz, açıklıyoruz. Biz bizi biliyoruz da dışarıdaki müdahaleler, öğretiler, disiplinler, duruşlar, görüşler, betimlemeler, sunuşlar konusunda korku ve endişe doluyum. Henüz okul serüvenimiz başlamadı. Öğretmenler devreye girmedi. Zorunlu arkadaşlıklar da yok. Yönetmelikler, talimatlar, kurallar (onların), direktifler, katılınması elzem görülen etkinlikler, ev ödevleri, projeler vs. vs. yok, hiçbiri yok. Zorunlu doğum günü kutlamaları, başka “veliler” ile zorunlu etkileşim, hatta bazılarıyla arkadaş olma, o aileleri tanıma, tanımaya çalışma, bilme, hayatımıza gelmeleri kaçınılmaz olan henüz tanımadığım o kişilerden ürküyorum. Yok yanlış anlaşılmasın ötekileştirmek değil yaptığım ama parklarda ve sokaklarda yaşadıklarım sanki o sürecin gerçek ürkütücü provaları. Her anne, anneanne, babaanne ya da her kim ise çocuğun yanındaki kişi illa ki konuşma ihtiyacı hissediyor başka çocuğun yanındakiyle. İlla ki kıyaslıyor, illa ki eşleştirmeye çalışıyor… Hele bir de çocuklar aynı yaştaysa hiç şansım kalmıyor mesela benim. “Sebze yiyorlar mı, bizimki hep köfte hep köfte!...

Devamı…

Çocuk geline imam nikahına 8 yıl

Altındağ’da 14 yaşındaki kızla imam nikâhı yaparak birlikte yaşayan kişiye 15 yaşından küçük çocuğa karşı “cinsel istismar”da bulunmak suçundan 8 yıl 4 ay hapis cezası verildi.  Dava dosyasına göre, S.B. (24) suç tarihinde 15 yaşında küçük mağdure R.B. ile yaşamaya başladı. R.B’nin yaşı küçük olduğu için resmi nikâh yapmayan sanık, imam nikâhı yaptı. Sanık S.B. Ağustos 2012’de “karı-koca hayatı” sürdürmeye başladı. İhbar üzerine soruşturma başlatan Ankara Savcılığı, S.B’nin ifadesini aldı. Savunmasında R.B. ile ailesinin rızasıyla düğün yaparak evlendiğini belirten S.B. suçlamaları reddetti. R.B. ise ifadesinde şikâyetçi olmadı. Savcılık, S.B. hakkında dava açtı. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan dava, 18 Nisan’da sonuçlandı....

Devamı…