Advertisement

Yazar: Seda Tezoler

Bilmek güzeldir baba, ama sevmek kadar değil*

Sanırım on üç, on dört yaşlarında filandım. Bir kot pantolonum olsun istiyordum. Bizim zamanımızda yoktu bu kadar marka, böyle süslü püslü giyecekler, demir perde ülkelerinden halliceydik. Yeni nesil bilmez o günleri. Babama söylemiştim, “bakarız” demişti. Hemen her isteğime verdiği cevap bu olurdu. Devlet memuruydu babam, yani temel giderlerimiz dışında her masrafa önce bir ‘bakmak’ zorundaydı. Alabilecek gibiyse de alırdı. Aynı isteği iki kere söylememiz canını sıkardı. Babamın ‘bakarız’ının üzerinden iki-üç ay geçmişti ki kardeşim istedi aynı şeyi bir akşam. Benim kırıla döküle sorabildiğim soruları, o çok daha çocukça ve rahat dillendirirdi. “Baba, bana kot pantolon alsana!” Babam ne cevap...

Devamı…

Gâh çıkarım gökyüzüne…

Kızımı henüz yatırmıştım, yeniden uyandı. Tam kalkıp kucağıma alacaktım ki, o benden önce davrandı. O sırada anlattığı şey her ne ise, konuyu bile bölmeden, sanki hep yaptığı şeymiş gibi, sanki benmiş gibi yaptı bunu. Bir yandan bana laf yetiştirirken, diğer yandan yaylanarak ileri geri yürüyor, bebeğime gülücükler atıp, yüzünü komik hallere sokuyordu. Beş dakika sürmedi kızın yeniden ve bu kez çok daha derin uyuması. Sırf bunun için aşık olabilirdim ona. Zaten hep farkında bile olmadan yaptıkları şeyler yüzünden aşık olmuşumdur adamlara. Ama olmadım. Anneyim ben artık. Öyle hemencecik aşık olamam kimseye, olmamam lazım. Zaten uzaklara gidecekti adam. Gitmesin, kalsın,...

Devamı…