Çıkarın Ozan Arif’i Veysel’in yanından ve ders kitaplarımızdaki hatalar…
Kendimizi talim ve terbiye kurullarındaki tuhaf kimseler tarafından onaylanmış ders kitaplarıyla kurabilir miyiz? Soru geçen hafta yapılan Zeynep Cemali Edebiyat Günü’nde, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden Zekeriya Kaya’nın sunumunu dinlerken takıldı aklıma. Yazımdaki alıntılar Kaya Hoca’nın derlemesi. Paylaştığı için sonsuz teşekkür… Sanıyorum ortaokulda, sıranın üzerine çıkartılarak namaz kıldığımız din kültürü ve ahlak bilgisi dersi kitabındaydı. Bunca ahlaksız yetiştirebilen ülkede bu dersin işe yaramadığı da ortada. Kitaptaki ova fotoğrafının altındaki cümle şuydu: “Evrenden bir görünüm…” Yoruma gerek yok! Kendi adıma, bunca okuldan, bunca ders kitabından tek şey öğrendim: Devlet, insan eğitemez! Nasıl eğitsin? Size lisedeyken şu soru sorulsa ne yapardınız: “Yaşadığınız çevredeki mimari eserlerin resimlerini sınıfa getiriniz. Aralarındaki yapı farklılıklarını karşılaştırınız.” [i] Gidip bir çeşme bir de cami fotoğrafı çekin, kolayca karşılaştırın. Bu tornadan çıkan adam ilerde Çamlıca’ya en büyük camiyi dikme yarışına girer elbet. Bizdeki ders kitaplarının hiçbiri Sultan Ahmet Camisi’ne altı minare yaptırdığı için padişahın küstahlıkla suçlandığını yazmaz. Zira Kâbe’deki camide de altı minare vardır. Padişah kimdir ki Kâbe’deki camininki kadar kubbe diker! Nihayet Mekke’deki Mescid-i Haram’a yedinci minare ekletilir.[ii] Bizim Osmanlı torunlarıysa cami altına otopark kondurma yarışındadır.[iii] Sonuçta devletin eğitimini sevmesek de benimseriz. Oysa edebiyatın mirası yanıbaşımızdadır. Üç dört büyük yazarla asıl gelişimin ucu görünür. Tabii ki hakikat arayışındaki insanı yetiştiren gerçek öğretmenleri hiçe saymıyorum, onlar her şeyimiz. Baksanıza Türkçe ders kitaplarımız bile öğretmen sevgisiyle dolup taşıyor. Şiire bakalım:[iv] Sendin yol gösteren, sendin ışığım, / Sendin annem,...
Devamı…