Advertisement

Yazar: Alıntı

Çocuğa yönelik şiddete karşı ulusal seferberlik

t24’ten Hülya Karabağlı, hükümetin çocuğa yönelik şiddete karşı başlattığı ulusal seferberliğin detaylarını anlatıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 13 bakanlık, STK ve TÜİK’i görev ve sorumluluk anlamında içine alan ‘Çocuğa Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’ hazırladı. Çocuğa yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla hazırlanan Ulusal Eylem Planı, ulusal bir seferberlik niteliği taşıyor. Aile, eğitim, yatılı kuruluşlar, tedavi ve rehabilitasyon merkezleri ve çocuk işçiliği başlıklı ana alanlarda iyileştirmeleri esas alıyor. Çocuklara yönelik şiddetin müfredat içinde zorunlu ders olması, asker ocaklarında, Kuran kursu hocaları, yargı, emniyet mensuplarına kadar geniş bir kitlede eğitim verilmesi öngörülüyor. Evlilik öncesi çiftlerin çocuğa karşı şiddet konusunda bilinçlendirilmeleri...

Devamı…

Barışa yürümek

Erkan Jan Aktaş, 45 gündür süren barış yürüyüşünü anlattı. Ne istiyor, neden yürüyorlar? Alıntılıyoruz… Her biri içinde onlarca hikaye olan bu güzel insanlar yürümeye devam ediyorlar… 20 Ekim’de Ankara’da olacaklar. Barış dolu yürekler ile buluşmak için 20 Ekim’de Sakarya Meydanı’nda olalım. Barışın talep edilir bir şey mi olduğu, yoksa gerçekleştirdiğin/gerçekleştirebileceğin bir şey mi olduğu konusunda bir kafa karışıklığı yaşıyorum. Herhangi bir tartışmada başka bir ihtimale yatabilir aklım, ancak son zamanlarda bende birikenlerden hareketle barışın gerçekleştirilebilecek bir şey olduğunu daha çok duyumsamaya başlıyorum. Talep üzerine kurulan özgürlük alanları üzerine ciddi bir sıkıntının yaşandığını düşünüyorum. Talep etmek bir yerde bir nesne/özne...

Devamı…

Nuh’un gemisi su alıyor etrafta kara yok

Bülent Şık, canlı türlerinin yok oluşunun işaret ettiği dönüşümü anlatıyor t24’teki yazısında. Alıntılıyoruz… Dünya genelindeki her tür ekosistemde biyolojik tür kayıpları olmakta. Türleri olağandışı bir hızla kaybediyoruz. Bir kısmını koruma altına almak mümkün olsa da; hangilerinin koruma altına almada öncelikli olacağı hakkında ise pek az şey biliyoruz. İnsanlığın bilgi birikimi çok arttı ama asıl bilinmesi gereken şeyler hakkında değil. Farklı türlerin bir araya gelerek karmaşık bir yaşam örgüsünü nasıl oluşturduklarını bilebiliyoruz; ama her bir türün bu örgü içindeki rolü hakkında bildiklerimiz çok az. Canlı türlerinin yüzde 75’inin iki milyon yıldan daha kısa bir sürede yok olması durumu kitlesel bir...

Devamı…

Vicdan ve Adalet Nöbeti tutanlar için

Bülent Şık, her ayın ilk Pazar günü iş cinayetlerinde hayatlarını kaybeden çalışanlar için düzenlenen Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni anlatıyor…  Günümüzde medya’nın asli işlevi görülebilir riskleri görünmez kılmaktır. Son birkaç yıl içinde medyada sağlık ve beslenme konuları ile ilişkili haberlerin ve bu konuları ele alan tartışma programlarının artışında bir ‘tuhaflık’ var. Genelde gıdalarda bulunan çeşitli risk unsurlarından söz eden veya “gıdalarımızda gözle göremediğimiz, sağlığa zararlı neler var” sorularını temel alan haber ve programlar bunlar. Pestisitler, hormonlar, arsenik, civa, antibiyotikler… gibi çeşitli kimyasal maddelerin gıdalarda bıraktığı kalıntılar ve bu kalıntıların yol açacağı sağlık sorunları sıklıkla gündeme gelmekte. Bu haber ve programlar...

Devamı…

Meme kanseri riskini azaltmak için 10 önlem

Meme kanseri kadınlar arasında en sık görülen kanser türü. Batı ülkelerinde her 8 kadından birinde, ülkemizde de her 12 kadından 1’inde, yaşamlarının bir döneminde meme kanseri geliştiği belirtiliyor Meme kanseri ölüme yol açması açısından da akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alıyor. Doktorlar, meme kanserine karşı yaşam alışkanlıklarında yapılacak basit önlemlerin çok önemli olduğunu belirtiyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanserinden korunmanın püf noktalarını anlattı: Formunuzu koruyun İdeal kiloya sahip kadınların, fazla kilolu olanlara göre menopoz dönemi sonrası meme kanserine yakalanma riskleri daha az. Çünkü obez kadınlarda kandaki cinsiyet...

Devamı…

Nuh’un gemisine alınacak kaç hayvan türü kaldı?

Pınar Doğu, insan türünün hayvanlarla derdini yazmış… Alıntılıyoruz… Aslan gibi cesur ya da tavşan gibi korkaktık; ceylan gözlü ya da eşek kulaklıydık; kaplumbağa kadar yavaş veya tazı gibi hızlıydık; dudu gibi lafazan veya dut yemiş bülbül gibi dilsizdik ve iyi ki fil hafızasına sahip olanlarımız hala mevcut da aramızda, dünyayı hayvanlarla birlikte paylaştığımızı hatırladık. Hayvanlar artık modern kategorilere göre ayrılıyorlar ne yazık ki; sokak hayvanları, kümes hayvanları, evcil hayvanlar vs. Çünkü uygarlaşmanın göstergelerinden biri de doğanın sadece ve sadece insana göre tanzim edilmesiydi. Doğal yaşam koşullarından kopartılan hayvanlar zaten gözden çıkarılmıştı, nesli tükenmekte olanları yapay ortamlarda korumaya alarak vicdanını...

Devamı…

Kipitap için yardım çağrısı

Çocuk Kitapçısı Kipitap.com‘un kurucularından ve babaolmak.com blogunun yazarı Özgür Poyrazoğlu, Kipitap için yardım istiyor… Bu bir yardım çağrısı. Ya da bir bilgilendirme mektubu. Aynı zamanda bir teşekkür yazısı. Ya da belki de sadece içini dökmek için karalanan kelimeler. Uğraşmaya başlayalı dört yılı geçmiş beş olmak üzere. İlk kez birinin gelip de kullanmaya başlamasının üstünden ise yaklaşık dört yıl geçmiş. Binlerce üye; onbini aşkın kitaba dokunmuşuz. Demek ki, binlerce kargo paketi, binlerce siparişle uğraşmışız. Gönül verdiğimiz bir işten, iş demek haksızlık olur, gönül verdiğimiz bir hobiden; Çocuk Kitapçısı: Kipitap.com’dan bahsediyorum. Biraz karman çorman olarak olarak da bahsetmeye devam edeceğim bu...

Devamı…

Üç çocuk

Bianet’ten Elif Atalay, ölümleri savaş talebine bahane yapılan Gülşah, Zeliha, Fatoş, Zeynep ve Ayşegül’ü yazdı… Yaşarken olmasa da artık devletin korumasındaydı başlarına yıkılmış ocakları, evleri. Zeliha, Zeynep, Ayşegül, Fatoş ve Gülşah sessiz sedasız gömüldüler, yan yana. El ayak çekilince üç çocuk geldi, taşlarla örtülü o büyük mezara. Böyle bir sonbaharda tanıdım ben onları. Memleketimin o güzelim kadınlarını, kızlarını. Bazen bakıştık, bazen konuştuk ama hep gülüştük. Hep güleryüzlüydüler hep neşeliydiler de uzun uzun bakınca sanki biraz da mahzunluk mu vardı gözbebeklerinde? Güneş ilk onların pencerelerine doğuyordu bu coğrafyada. Bu yüzen pırıl pırıldılar bu yüzden hafif yanıktı yüzleri, elleri. Mora bürünmüştü...

Devamı…

Hayvan Hakları Yasası ve İstanbul'un köpekleri

Cengiz Özdemir, sokaklara hijyen getireceğim derken hayvan katliamına neden olacak 5199 sayılı yasayı yapanların bilmiyor olabilecekleri bir tarihi anlatmış… Çok değil, bundan birkaç yıl önce Beyoğlu cenahında elinde asası, omuzunda halıları ve kilimleri ve peşinde kelimenin gerçek manasıyla bir köpek sürüsü ile İstiklal Caddesini ve ara sokakları arşınlayan Halıcı Osman nam bir şahsiyet var idi. Halıcı Osman diğer pekçok benzeri gibi bir süre sonra köpekleri ile birlikte “kırklara karıştı” ve ortadan yitip gitti. Ancak kendi gitse de namı yadigar kaldı. “Kardeşin duymaz, eloğlu duyar” misali bu avucumuzdan kayıp giden şehir dervişini bir Fransız sosyolog kitaplaştırdı ve “İstanbul’un Köpekleri” adında...

Devamı…

Kadının kimlik arayışında annelik

Elisabeth Badinter’in Kadınlık mı Annelik mi adlı kitabı hakkında Asuman Bayrak’ın Birikim Dergisi’nde yayınlanan incelemesini alıntılıyoruz… İdeolojik bir yeraltı savaşı“Natüralizmin, bir hayli zayıflamış olan annelik içgüdüsü kavramına yeniden saygınlık kazandırarak ve kadın mazoşizmini ve fedakarlığını överek tekrar güç kazanması, kadın özgürleşmesinin ve cinsiyet eşitliğinin önündeki en büyük tehlikedir.” Elisabeth Badinter. (Kadınlık mı Annelik mi. Çev.Ayşen Ekmekçi. İletişim Yayınları) Anne biricik, tektir. Kimse onun yerini dolduramaz. Babalığın tespiti için DNA testlerine başvurulabilir, ama anne tartışılmaz; ve bu gerçek, bir takım efsanelere yol açar. Anneliğin, “kadının doğası”ndan kaynaklanan içgüdüsel bir duygu olduğu ve her “nor-mal” kadının çocuk doğurmayı arzuladığı iddia edilir....

Devamı…